31
Mayıs
2024
Cuma
ANASAYFA

SELAMLIK-İDAMLIK GİYSİ EDEBİYATI

Tarihin kötü mirası
Osmanlı tarihinin bize bıraktığı bazı acı hatıralar vardır. Bunlardan bir tanesi, sadrazamların çoğunun idam edilmesi. olayıdır. Bu misaller o kadar çoktur ki, birisine beddua ederken, “İnşallah sadrazam olursun” derlerdi.

Cumhuriyet dönemimizde, Adnan Menderes ve iki bakanın idam edilmesi olayı, bu acı hatıralara bir yenisini eklemiştir. Hatta bu olay, Türkiye’de başbakan veya bakan olanlarda bir sekel(hastalıktan arta kalan şey) oluşturmuştur. Buna göre, muhalefet partileri bazen açık, bazen kapalı bir tarzda başbakanlara bu acı olayı ima ederek uyarmak istemişler ve iktidarda bulunanlar da, bu tehditlerden korkmadıkları kanıtlamak için, “Selamlık giysimiz de, idamlık gömleğimiz de hazır” cevabı vermişlerdir.

Bir ülkede, muhalefet partileri, tarihten acı misaller göstererek iktidarı tenkit ve hatta tehdit etmeye kalkıyorsa, o ülkede demokrasinin varlığından bahsedilemez. Gene iktidar sahipleri, bu imadan korkmadıklarını ifade gereği duyuyorlarsa o ülkede demokrasinin varlığından bahsedilemez.

Son günlerde, türbanın yasaklanması veya serbest bırakılması yönündeki tartışmaların şiddetlenmesinden beri, bu konu yeniden gündemimize girmiştir. Muhalefet lideri Baykal, bazen açıkça, bazen da ima yollu, Menderes’in akıbetini hatırlatmakta ve Başbakan da bu hatırlatmaya korkmadığını söyleyerek cevap vermektedir.

Rahmetli Turgut Özal ve Tansu Çiller de “selamlık ve idamlık” giysilerinin hazır olduğunu söylemek gereği duymuşlardı. Yargılanmak ve haksız yere idam edilmekten korkmamanın, takdir edilecek bir yönü vardır. Ancak devlet adamlığı için bu kadar cesur olmak yeterli değildir. Devlet Adamının ilk görevi, milletçe kendisine verilmiş olan makamı koruyabilmektir.

Amerikan Cumhurbaşkanlarından George Washington, “Devlet adamının birinci görevi, oturduğu sandalyeyi korumaktır” demiştir. Bu söz hiçbir zaman, gayri meşru ve anti demokratik yollarla, mevkiini koruma manasına gelmez.

1960 darbesiyle iktidarını kaybeden, Adnan Menderesin durumuna üzülmemek mümkün değildir. Ancak o olaylara üzülürken, Demokrat Partinin milletin oyuyla elde ettiği iktidarı koruyabilmek becerisini gösteremediğini de unutmamak gerekir.

Politikada mazeret
Vatandaşlar milletvekillerini, siyasi partileri kendi sorunlarını halletmek için seçmişlerdir. Onların hiç hoşlanmadığı şey, yapamadıkları şeylere mazeret uydurmak istemeleridir. Seçmen, “Mademki bu şartları bilerek iktidara talip oldun, önüne çıkan engelleri de aşmak zorundasın” der.

Son günlerde iktidarla Ana muhalefet Partisi arasındaki tartışmaya bakalım. Baykal, “Türban serbestîsi sadece üniversiteyle sınırlı kalmaz. Liselere ve ilkokullara da iner. Hatta bu yolla kara çarşaf bile serbest olabilir” demekte ve ondan sonra buna müsaade etmeyecek çevrelerin varlığından bahsetmektedir. Yani 27 Mayıs 1960 olayındaki lisanla, “Zinde kuvvetlerin” buna izin vermeyeceğini” ima etmektedir.

Buna karşılık, Başbakan’ın “beyaz çarşaf” giyerek yoluna devam edeceğini beyan etmesi de, “Selamlığım da, kefenim de hazır” sözüne bir çağrıştırmaktadır. 21’inci asırda artık Türkiye 27 Mayıs 1960 hastalığından kurtulmalıdır.

Şurası bilinmektedir ki, 1959 CHP’si ve İnönü, tek başlarına askeri müdahaleye sebep olmamışlarsa da onu kolaylaştırmışlardır. Bu müdahale sonunda kimin karlı, kimin zararlı çıktığına bakıldığı zaman, diyebiliriz ki, muhafazakâr kesim önde gelen bir kadrosunu kaybetmiş ama başka bir kadro aynı bayrağı alıp götürmüştür. Bu müdahaleyi kolaylaştıran kadro ise, 1960 yılında yere düşürdüğü bayrağı hala gönderine çekememiştir.

Türkiye, gelecek tehlikelere göğüs germeye değil devleti gelecek tehlikelerden korumaya muktedir iktidarlara muhtaçtır. Her Türk vatandaşının özlemi, devleti, onun demokratik yapısını ve birliğini korumaya azmetmiş kadroları görmektir. Bu kadronun iktidar partisinde veya muhalefette olması önemli değildir.

Cevdet Akçalı/YDG
Yayın Tarihi : 20 Şubat 2008 Çarşamba 07:41:03


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Hüseyin gedik IP: 88.243.193.xxx Tarih : 20.02.2008 12:23:07

ilginç bir durum bakınız bunların ikisinede oy vermiş bir seçmenim sayin tayyipin partisine üye bile olmuştum. ben demokrat düşünen bir kişiyim tayip beyin yükselişi siyasete girişimi çeşitli mercilerce engellenmek istenmişti şiir okumayi bile suç sayarak sabıkalı konuma düşürülmek yolu ile siyasetten uzak tutulmak yolu kesilmek istenmiştir bu görülüyor açıkça haksızlık ile karşi karşiya kaldığı biliniyordu. ben özgür kişiliğim itibari ile haksızlığa uğrayandan yana olmamı gerektiriyordu ve hiç düşünmeden tepki desdek ve tercihimi kullanarak tayip beyi desdekledim tayip bey de siyeset yapabilmeliydi ülkemizde ilginç olan şuki sayin baykalda benim davrandığım gibi bir demokrat kişiye yakışır bir tavır sergiliyerek yetkilerini tayyip beyin lehine kullanarak kapatılan siyasi yolunu açmıştır ona seninde hakkın var buyur meydana demiştir . lider olarak baykal seçmen olarak bizler bu erdemliği gösterdik fakat bu erdemli davranışın içinde bir şart vardı bu şart her siyasi parti için geçerli . MEVCUT YASALAR ÇERÇEVESİNDE YASALARA RİYAYET EDEREK SİYASET YAPILMALI yasaların dışına çıkmayi hedef alırsan ve tepkiler ile edinnmiş olduğun siyasi gücü kullanarak yasaları zorlarsan keskin sirke kabına zarar misali akubeti seni zorda bırakacağı aşikâr çiplak gözle görünür bir gerçektir. baykalıda desdeklediğim nedenlerden bir tanesi yasalara ve CUMHURRİYETE olan bağlılığı ve bu sarsılmaz bağın ıkdidar pahasına bile esnetilemediğini gösterme dirayeti içindir . her siyasi parti oy avcılığında her konuda taviz verir veriyorda her seçim ortamında yaşadığımız gördüğümüz şeyler bunlar fakat taktir edilmeliki sayin baykal asla yasalardan ödün vermiyor vermedi her kanun dişi hareketin karşısına dikdurdu yasal haklarımızı sordu aradı ve muhafaza etti ve eden bir liderdir kendisine ahlkımız adına saygılarımı sunarım . Erdoğan ve onun gibi düşünenlerede bir seçmen olarak şunu ifade ve tavsiye ederim ne oldum coşkusuna ve seline kapılkarak yasaları zorlamayın zorduruma düşersiniz sevgi ve saygılarım la .hüseyin.


İlhan Arda IP: 88.226.37.xxx Tarih : 21.02.2008 00:20:52

bAYKAL BUNLARI HATIRLATMASI GEREKMİYOR TABİİ. AMA SİZ DEMOKRASİ DİYEREK LAİK DEMOKRATİK CUMHURİYETİ YOK ETMEYE KALKARSANIZ BAŞINIZA GELECEK OLAN ZATEN BU. BÖYLE BİRŞEY OLURSA DA SONUNA KADAR CUMHURİYETİN SAVUNUCUSU OLURUM.