18
Mayıs
2024
Cumartesi
SİYASET

Kafa karıştıran sözler

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal'ın istifasına yol açan kasete "örgüt" soruşturması açılması konusunda, "Önümüzdeki günlerde göreceksiniz, özel yetkili bir savcı CHP ile ilgili gene bir dosya çıkaracak. Ortalık, belgeler birbirine girecek" dedi.

CHP Lideri CNN Türk'te gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Kılıçdaroğlu, HSYK'nın Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin davaya bakan İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı ile Savcı hakkındaki inceleme kararını, "Ortada hukuk etiğine aykırı bir olay gelişmişse buna HSYK'nın müdahale etmesini olağan karşılarım" şeklinde değerlendirdi.

Ancak, yargıcın "Örgüt suçlamasını yapmamız için yereli delilimiz yok" dediğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Yargıç yani mahkeme delil toplamaz. Önüne gelen delillere göre bakar, kararını verir. Bir yargıcın 'yeterli delil yoktur' demesi aslına bir çığlıktır. Şunu sormamız gerekiyor, bu dosyaya yeterli delilleri kim koymadı" dedi. Diğer yandan ise savcının, 'yeterli delil vardı ama yargıç karar vermedi' dediğini belirten Kılıçdaroğlu, "Buna birisinin müdahale etmesi lazım. HSYK müdahale ettiğine göre tablo ortaya çıkacaktır, diye düşünüyoruz" dedi.

Bir yandan "delil yok", diğer yandan" delil var" denmesinin iç karartıcı bir tablo olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah'ın Osmaniye Valisi, dönemin İstanbul Valisi Muammer Güler'in AKP Mardin Milletvekili ve dönemin Trabzon Emniyet Müdürü'nün de İstihbarat Daire Başkanı olduğunu belirterek, "Baktığınız zaman olayı aydınlatması gereken kişiler, delil toplaması gereken kişiler, 'burada bir örgüt vardır' demesi gereken kişiler, delilleri yargıya intikal ettirmesi gereken kişiler AKP'nin göz bebeği bürokratlar ve bunların hepsi de yükselmiş kişiler" dedi.
Kılıçdaroğlu, "Hükümeti mi suçluyorsunuz" sorusuna "Evet" yanıtını verirken, "Niye şu ana kadar bu davaya sizin bürokratlarınız gerekli delilleri sunmadı" diye sordu.

"Bunlar bizi tatmin etmez"

Kılıçdaroğlu, Başbakanlık Teftiş Kurulu ile Devlet Denetleme Kurumu'nun konuyla ilgili inceleme başlattığının hatırlatılması üzerine, "Bunlar bizi tatmin etmez" dedi. Kılıçdaroğlu, "Bizi tatmin edecek şudur; Trabzon'da başlayan bir süreç var, 17 kez ihbar yapıldı. Dönemin Trabzon Valisi bile, 'bana önceden haber verselerdi, ben bu cinayeti önlerdim' dedi. Daha ne söyleyelim. Orada kimin suç işleyeceği, nerede, ne zaman, hangi silahla işleyeceği belli ama hiçbir şey yapılmıyor" dedi. Kılıçdaroğlu, bu açıklamalarının "Dink suikastının ardında Hükümet var anlamına mı geldiği" sorusu üzerine ise, kendisinin sadece gerçekleri söylediğini ifade etti.

Kılıçdaroğlu, Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Hammarberg'in "Ergenekon'daki enerji Dink Davasında verilmedi" ifadelerini ise, "Türkiye'deki hukuk garabetleri artık bütün dünyanın ilgisini çekmeye başladı" sözleriyle değerlendirdi. Kendilerinin her zaman hak ihlallerinin karşısında olduğunu, Dink olayında ise hak ihlallerinin dışında, bilgilerin gizlendiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Düşünebiliyor musunuz bir emniyet müdürü bir validen çok kritik bir olayı gizliyor. Bunu biz değil, Vali söylüyor" dedi. Cinayetin örgütsüz bir suç olarak ortaya çıktığını, daha sonra Başbakan'ın 'Yargıtay bunu düzeltecek' ediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Nereden inanıyorsunuz, yeni deliller mi sunacaksınız, bürokratları alıp yargıya mı teslim edeceksiniz" diye sordu. Savcılık emrindeki adli kolluğun siyasi otoriteden bağımsız olarak delil toplaması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Eğer siyasi otorite emniyete baskı yaparsa 'şu delileri vermeyin' diye, deliller gitmez. Deliller gitmeyince yargıç ne yapacak? Sonra biz yargıcı suçlayacağız. Aslında yargıcın çığlığı bu, 'davada delil yok' diyor" dedi.

Kılıçdaroğlu, baskılara ilişkin elinde somut bilgi olup olmadığı sorusuna, "Muammer Güler'le, dönemin Trabzon, İstanbul Emniyet müdürüyle ilgili somut bilgi var, bu somut bilgiler olduğunu gibi mahkeme dosyalarına yansımış. Bunu biz söylemiyoruz. Bütün gazetelerde şemalar var ama dava dosyasında yok" dedi.

Kılıçdaroğlu, Hükümetin bu konuda bugün "hiç bir şey yapamayacağını" ifade ederek, "Yapmak istemez, hükümetin normalde o delilleri toplayıp, savcıya vermeyen ve ya mahkemeye getirmeyen organların tamamı hakkında idari soruşturma açması lazım. Eksikleri varsa, ki bu davanın karartıldığını anlamına gelir, o zaman bulundukları konumlarından alması lazım. Hepsini terfi ettirdi, zaten onlarla işbirliği içinde. Siz niye terfi ettirdiniz bunları, baştan soruşturma açsaydınız belki tablo biraz daha farklı çıkacaktı" diye konuştu.

 

"Bu kişi hukuk eğitimi almamıştır, ön yargıdır, siyasi otoritenin emrindendir"

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, CNN Türk'te gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Kılıçdaroğlu, CHP tarafından Adalet Bakanı Sadullah Ergin hakkında verilen gensorunun gerekçesini açıklarken, "CHP'nin verdiği soru önergeleri iktidarı yıpratmak amaçlı verilmiştir' diye bir davada savcı tarafından delil olarak kullanıldı. Bu hangi demokrasi? Böyle bir anlayış olabilir mi? Bu savcı hakkında soruşturma açılması lazım. Sen muhalefetin verdiği soru önergelerini, 'hükümetin aleyhine verilmiş belgeler' diye, nasıl iddia dosyasına koyabilirsin? Bu kişi hukuk eğitimi almamıştır, ön yargıdır, siyasi otoritenin emrindendir bu kişi. Bizim muhatabımız burada o savcı değil, siyasi otoritedir yani Adalet Bakanıdır, Adalet Bakanının da HSYK'nın Başkanıdır" diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, Ergin'in CHP'ye yönelik "Sistematik şekilde aynı noktaya vuruş yaparak, o kurumları çökertme, göçertme operasyonu var" şeklindeki sözlerine de, "Hangi operasyon, bizim polis gücümüz yok, onlar iktidarın emrinde istediği baskın yapıyorlar. Daha Pazar günü Adalar Belediye Başkanlığı basıldı. Pazar günü belediye mi basılır" şeklinde yanıt verdi. Eleştirilerinin haklı yönlerde olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, Bakan Ergin'e yönelik, "Onun telefonları yasa dışı dinlense, bunlar yasaya göre imha edilmeyip alınıp bir davanın ekine konulsa, acaba ne yapar" diye sordu.

Baykal kaseti: MİT'in soruşturma yapmadığını biliyorum

Kılıçdaroğlu, Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın istifasına yol açan kasete, "örgüt" soruşturması açılması konusunda ise, "Önümüzdeki günlerde göreceksiniz, özel yetkili bir savcı CHP ile ilgili gene bir dosya çıkaracak. Ortalık, belgeler birbirine girecek" dedi.

Kılıçdaroğlu, "Nasıl bir dosya?" sorusuna ise, "Bir sürü hayali isimler, isimsiz ihbar mektupları, gizli tanıklar... Bu olay kamuya yansıdığında Sayın Başbakan 'ben MİT'e talimat verdim, derhal ortaya çıkarın' dedi. Aradan bu kadar zaman geçti, MİT ortaya çıkardı mı?" dedi. Soru üzerine, Başbakanı ameliyatının ardından ziyaret ettiği sırada bu konunun gündeme gelmediğini belirten Kılıçdaroğlu, "Ama MİT'in soruşturma yapmadığını, Başbakan'ın talimat vermediğini de biliyorum. Sormamamız gereken sor şu; Sayın Başbakan niye millete çıkıp doğruyu söylemiyorsun? Bu olay ortaya çıkabilir mi? Çıkabilir. Devletin istihbaratı var, bilgisi var" dedi.

Kılıçdaroğlu "CHP'yi yeniden dizayn etmek kim ister" sorusuna ise, "Bunu ben ne bileyim, savcıya sormak lazım, bakalım savcı ne diyecek" dedi.

"Katsayı başvurusu kişisel"

Kılıçdaroğlu, CHP İstanbul Milletvekili Fatma Nur Serter ile Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz'ın katsayı uygulamasının iptali için yaptığı başvuruya ilişkin, "Katsayı başvurusunu biz yapmadık, CHP yapmadı. CHP olarak başvurumuz yok bizim, iki arkadaşımızın kişisel başvurusu var. Yurttaş olarak girmişler başvurmuşlar" dedi.

Kılıçdaroğlu, Başbakanın konuyla ilgili CHP'ye yönelik eleştirilerine de tepki gösterirken, "İmam hatip liselerinden rahatsız olup olmadığı" sorusuna ise "Hayır efendim. Neden rahatsız olayım. İmam hatip okullarını kuran CHP'dir, onlar kurmadılar. Biz hiçbir zaman 'dindar, insanlar yetişmesin' demedik, kendi kafasından uydurduğu bir şey. Bu ülkede ilahiyat fakülteleri de olmalı, iyi çalışan, iyi öğrenim veren imam hatip okulları da, sanat okulları da, ticaret lisesi de olmalı. Belli bir kural içinde, ülkenin ihtiyaçları göz önüne alınarak olmalı. O bundan dini siyasi sömürü alanı haline getirdiği için, 'acaba ben nerelerden nasıl bir şeyler yakalarım', bunun peşinde" diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, başvuruyu doğru bulup bulmadığı konusunda ise, "Büyük ihtimalle bunlar reddedilir. Çünkü kendisinin haksızlığa uğraması lazım ama öyle bir haksızlığın olduğunu sanmıyorum" dedi.

Milli Güvenlik dersinin kaldırılması: Sorun yok

Kılıçdaroğlu, okullarda Milli Güvenlik Dersinin kaldırılması konusunda ise, "Olabilir. AB standartları içinde böyle bir olayın olamaması söyleniyor. Eğer biz oraya müracaat etmişsek, o standartları yakalamak istiyorsak, gereği yapılmışsa, herhangi bir sorum yok" diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, bazı aydınların "siyasi amaçla demeç verme" ve "yargı görevini yapanı etkileme" iddiasıyla Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel hakkında suç duyurunda bulunmasına "saygı duyduğunu" ifade ederken, "O aydınlarımız, aynı olayı niçin başkalarına yapmıyorlar. Bir sürü var ileri geri konuşan, yargı için konuşan da var, onlar için de suç duyurusunda bulunsunlar. Çifte standarta izin vermeyelim" dedi.

"Askerin siyaset konuşması doğru değil"

Kılıçdaroğlu, askerin siyaset konuşmasının ise doğru olmadığını kaydederek, "Askerin belli bir konuda düşüncesi varsa, gider Sayın Başbakana aktarır. Ama askerin siyasete müdahale etmesi doğru değildir" dedi.

Demokrasilerde, askerlerin bildiri yayınlamasının da doğru olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, "Neden bildiri yayınlıyorsunuz? Siz devletin dışında bir organ değilsiniz ki? Bağlı olduğunuz bir yer var. Gider Başbakana endişelerini aktarabilir. MGK toplanıyor, orada devletin bütün bilgileri, bütün kozmik bilgiler paylaşılıyor, ayrı bir bildiri yayınlamanın bir mantığı yok ki?" dedi.

"Önümüzdeki günlerde göreceğiz"

Kılıçdaroğlu, Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt için 'Büyükanıt'ı dinleyemezler?' sözlerinin hatırlatılarak, 'Hala aynı noktada mısınız?' sorusu üzerine, "Önümüzdeki günlerde göreceğiz. Şimdi hükümet Sayın Büyükanıt'ın vermiş olduğu muhtıra için, 'bu muhtıra değildir' demeye başladı. Niye bu muhtıra değil, ben onu anlamadım. Şimdi gayet alttan alıp, 'ordunun hassasiyetleri dile getirildi' deniyor, ordunun hassasiyetleri varsa, gider Başbakan'a anlatır. Hükümetin tavrı nedeniyle o düşüncemi dile getirdim" dedi.

Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanlığı görev süresi konusunda ise, "Anayasa'ya göre 5 yıl, şimdi getirdiler 7 yıl. Neye göre? Yasaya göre. O zaman Anayasa ne olacak? Sayın Cumhurbaşkanı bunu kişisel meselesi olarak görmemeli. Sayın Cumhurbaşkanı bu yasayı parlamentoya iade etme durumundadır" diye konuştu.

Uludere: Bazı duyumlarım var

Kılıçdaroğlu, Uludere olayına ilişkin "İstihbaratı Amerika mı, İsrail mi kim verdi?" sorusunu sık sık gündeme getirdiğini, kendisinin istihbaratı kimin verdiğini bilip bilmediğinin sorulması üzerine, "Bazı duyumlarım var ama elimde bir şey olmadığı için kesin bir görüş vermek doğru değil" dedi. Kılıçdaroğlu, "İki ülke zaten. Benim sorduğum soru çok net, istihbaratı hangi ülke verdi" dedi.

"362 imza şaşırtmadı"

Kılıçdaroğlu, soru üzerine olağanüstü tüzük kurultayının tarihi üzerinde çalışıldığını belirtilerek, "Mart'ta da olabilir, Şubat'ta da olabilir" dedi.

Kılıçdaroğlu, Tüzük kurultayı için verilen 362 imzanın içinde memleketi Tunceli'den 4 delegeden 2'sinin ve yüksek disiplin kurulu üyelerinden de isimlerin bulunduğunun belirtilerek, "Hayal kırıklığı yaşadınız mı? Şaşırttı mı sizi?" sorusu üzerine, "Hayır, şaşırtmadı. Tüzüğümüze göre parti delegeleri imza toplamışlar, biz de gereğini yapacağız. Ayrıca bunları muhalif olarak da görmüyorum. Sadece şu; daha sonra yapacaktık, 'daha önce yapalım' diyorlar, olur daha önce yapalım" diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, soru üzerine bir genel başkan olarak, genel başkanın geniş yetkilerinin bulunduğunu düşünmediğini ifade etti. Kılıçdaroğlu bazı iddiaların hatırlatılması üzerine de "Ne bacanağımın, ne kardeşlerimin parti içinde etkili bir görevde bulunmalarını istememem. Oy kullanacaklarsa gelir kullanırlar, sandık konulmuş delege seçilmişlerse seçilirler. Ama onu dışımda etkin bir yerde bulunmalarını istemem" dedi.

 

anka
Yayın Tarihi : 25 Ocak 2012 Çarşamba 18:43:17


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?