3
Mayıs
2024
Cuma
SPOR

III. İnönü Zaferi


Fenerbahçe kuruluşunun 100. yılında Beşiktaş galibiyeti ile belki de yüzyılın en büyük derbisini kazanarak şampiyonluğa bir adım daha yaklaştı.

Yakın tarihimizde I. ve II. zaferleri vardır. İsmet İnönü’nün kazandığı bu zafer ile Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun ön adımları atılmıştı. O savaşlar için Atatürk’ün “Siz milletin makus talihini yendiniz” sözü ne kadar yerinde ise de Fenerbahçe Beşiktaş’ı İnönü stadında 1–0 yenerek Fenerbahçelilerin iki yıldır süren talihsizliğini de bir kalemde silip atmıştır.

Fenerbahçe-Beşiktaş maçı bir bakıma ligin kader maçıydı. Beşiktaş’ın galip gelmesiyle durum değişecek, siyah-beyazlılar ligin bitimine üç hafta kala rakibinin bir puan önüne geçecekti. Fenerbahçe kazanırsa rakibi ile puan farkını beşe çıkaracaktı. Her ne kadar bundan böyle önünde Trabzon, Galatasaray ve Ankaragücü maçları varsa da sarı-lacivertlilerin bu avantajını kola kolay yitireceğini sanmıyoruz. Daha doğrusu Fenerbahçe, Beşiktaş galibiyetinden sonra artık ŞAMP.... gibi...

Fenerbahçe-Beşiktaş maçı her şeyden önce I ve II. İnönü zaferleri gibi taktik savaşı idi. Zico ve Tigana tüm olasılıkları deneyecek, daha iyi taktiği uygulatan sahadan boynu dik çıkacaktı. Bu arada futbolcularında sinirlerini hâkim, morallerinin yüksek olmaları gerekiyordu.

Fenerbahçe kupa yarı finalinde elenmesinden sonra bu maça mutlak kazanma azmiyle çıkmıştı. Maçın başlamasıyla birlikte beklenmedik şekilde rakip kalede akın üstüne akın tazeledi Beşiktaş’ı kendi sahasına adeta hapsetti. Fenerbahçe 100. yılın maçında mutlak galibiyet hırsıyla sahaya çıktıkları açıkça kendisini belli ediyordu. Bu arada da sarı-lacivertliler sezonun en iyi futbolunu da ortaya koyuyorlardı. Beklenen gol Kezman’ın ayağından 12. dakikada geldi. Tuncay’ın iki rakip arasından akıl dolu pasını Kezman aynı güzellikte düzeltti ve ileriye çıkan Runje’nin üzerinden ağlara gönderdi. Fenerbahçe golü erken bulmasıyla rahatladı. Ancak İbrahim Toraman’ın Tuncay’ı omzundan sakatlamasıyla da sarı-lacivertlilerin hızı kısmen kesildi. Bununla beraber Beşiktaş’ın sağdan Burak ile gelişen akınlarını Edu ve Lugano kolayca önledi. İkinci yarı Beşiktaş’ın baskısı ile başladı, sağlı sollu kazandığı kornerlerden yararlanamadı. İlk 15 dakikada Beşiktaş adeta tek kale oynadı ise de Fenerbahçe savunmasını geçemediler. Fenerbahçe’de belki de hayatının maçını oynayan Tümer gerektiğinde savunmada gerektiğinde de hücumda Fenerbahçe’nin galibiyetinde büyük payı olduğu inkâr edilemez. Bu arada yer tutuşlarını çok iyi dengeleyen kaleci Serdar’ın da bu galibiyetteki payı göz ardı edilmemelidir. Kuşkusuz, Rüştü’nün sakatlığı, Volkan’ın acemice yediği goller Fenerbahçe’ye iyi ve güvenilir bir kaleci kazandırmıştır.

Beşiktaş kupa maçında Baki mercimek’in yaptığı fauller nedeniyle oyunda kalışını tenkit etmiştik. Bu maçta da İbrahim Toraman sertlik ile başarılı olacağı sanmış, önüne gelen vuruyor, tekme atıyordu. Ancak Fırat Aydınus tarafından kırmızı kartla cezalandırılmasıyla takımının puan kaybında büyük payı oldu. Fırat Aydınus’un sonucu etkileyecek bir yanlışı olmamakla beraber kartlarını biraz da Beşiktaş lehine kullandığını söylemeden geçemeyeceğim. Örneğin Kezman’ın Baki tarafından yere indirilişinde, Mustafa Doğan’ın sertliğine göz yumdu. İbrahim Toraman’dan önce Mustafa Doğan’ın kırmızı kart görmesi gerekiyordu. Ama olmadı...

Maçın sonlarına doğru sahada varlığı ile yokluğu belli olmayan Alex’in Runje ile karşı karşıya kaldığı pozisyonda topu dışarı atışına söyleyecek söz bulamadık. Bu arada Runje’nin kendisini kurtarıcı olarak görerek santrada top çevirmeye kalkmasından Fenerbahçe’nin ikinci golü bulması işten bile değildi.

Maçın ikinci yarısında saha içi ve dışında yine çirkinlikler yaşandı. Beşiktaş yedek kulübesi önünde Fenerbahçelilere sataşılması, bunun soyunma odaları koridorlarına taşınması, tribünden kendini bilmez bir terbiyesizin Zico’nun başına tükürmesi yaşanmaması gereken olaylardı. Bir ara şeref tribününün de karıştığı görüldü. Şeref tribününe gelenlerin bu tribün adabına göre davranmaları, diğer tribünlere örnek olmaları gerekir. Ama nerde!...

Kısacası bu maçta Fenerbahçe beş maçlık galibiyet hasretini bitirirken şampiyonluk yolunda büyük bir avantajı da yakalamış oldu.

Fenerbahçe-Beşiktaş derbisini yakından izleyen Galatasaray ikincilik umudu ile çıktığı Antalyaspor karşısında üç puan yerine bir puanla yetinerek üçüncü sıradaki yerini korudu. Antalyaspor da bu maça düşme hattından uzaklaşabilmek için puan almak zorundaydı. Her iki takımda sakat ve cezalı oyuncular vardı. Bununla beraber ilk yarıda Antalyasporu’un rakibinden daha genç ve diri bir takım olduğu görülüyordu. Maçın 12. dakikasında Coşkun’un pası ile bir anda kaleci Montragon ile karşı karşıya kalan eski Beşiktaşlı Ahmet Dursun kaleciyi de geçerek topu boş kaleye yuvarladı. Bu golün ardından Gerets, İnamoto’nun yerine Hakar Şükür’ü alarak bir Ümit Karan ve Necati’nin yanı sıra bir bakıma üçlü forvete döndü. Ancak Galatasaray ikinci yarıda tüm baskısına rağmen kornerden gelen topu elinden kaçıran İlker’in hatasından Song’un ayağından beraberliği sağladı ve oyunda bu 1–1 sona erdi.

Turkcell Süper liginin 31. haftasında herkes Fenerbahçe-Beşiktaş derbisine kilitlenmişti. Oysa düşme hattında tam bir ölüm kalım savaşı yaşanıyordu. Sakarya’nın düşeceği haftalardın belli olmuştu. Ancak düşecek diğer iki takım kim olabilirdi?

Düşme hattının iki adayında Kayseri Erciyes ile Ç. Rizespor’un oynadığı maçı en az Fenerbahçe-Beşiktaş maçı kadar önemliydi. Kupa finalisti, Bülent Korkmaz’ın büyük bir hayat verdiği Erciyes ne yapıp ne edip bu maçı almak zorundaydı. Kısacası bu maç bir ölüm kalım maçı idi. Ancak futbolda bir de şans faktörü vardır. Erciyes 29.dakikada Lazarov’un atığı gol ile üç puanı alacağı sanılıyordu ki, 90+5 de karanbolde yediği gol ile 1–1 beraberliğe razı olmak zorunda kaldı. Bu macta Ç.Rizespor’lu Bashir rakibine yumruk atması ile kırmızı kart görmüştü. Bunun ardından İbrahim Said de kırmızıyı görünce rakip dokuz kişi kalmıştı. Erciyes bu maçta iki penaltı ve çok sayıda da gol kaçırmıştı. Kayseri takımına gerçekten yazık oldu, belki bu maç onu hakkı olmadığı halde küme düşürecektir...

Futbol gerçekten garip bir oyun...

Haftanın diğer maçlarında Trabzonspor, ilk yarıda yenildiği Sivasspor’u haftanın ilk maçında 2-0; Ankaraspor Gaziantepspor’u 2-0; V.Manisaspor da Kayserisporu 1-0; Ankaragücü Sakarya’yı 1-0; Konyaspor’da Gençlerbirliği’ni 2-1 yenerken, Denizlispor ile Bursaspor golsüz berabere kaldı.

Süper ligin düşme hattında 21 puanlı Sakarya’yı bir kenara bırakacak olursak 33 puanlı Erciyes; 36 puanlı Gaziantep, Denizli, Ç.Rize; 38 puanlı Antalya; 39 puanlı Bursa, Gençlerbirliği ve hatta 40 puanlı V.Manisa ile 41 puanlı Sivas’ın kaderlerini son üç hafta belli edecektir.


erdem@kenthaber.com
Yayın Tarihi : 6 Mayıs 2007 Pazar 21:44:47


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Süleyman KARAEL IP: 85.101.201.xxx Tarih : 8.05.2007 00:54:57
Fenerbahçe Şampiyonluğa gerçek anlamda çok yaklaştı. Keşke Yönetim daha önceki UEFA ve Türkiye Kupası Maçlarında da böyle yüksek primler verseydi de Fenerbahçe o maçlardan da galip ayrılsaydı. Fenerbahçe'nin elde ettiği şampiyonluğa kimse laf söyleyemez, ancak gönül ister ki tüm futbolcular her maça formasının hakkını vermek için çıksın ve ruhuyla oynasın. Şimdi BJK cephesi bu maçın ardından öküzün altında buzağı aramaya başlayacaktır.(Başladılar bile, kural hatası falan...) Nedense bu hep böyle olur kaybeden nedense hiç yenilgiyi hazmedemez ve birşeyler arar. Bunu inşallah tüm ülke olarak en kısa zamanda aşarız. Galatasaray sonunda rüyadan uyandı, Antalya spor mücadelesine kadar Şampiyon Oluruz diye rüya gören Galatasaray sonunda bu rüyadan da uyandı ve normale döndü.