3
Mayıs
2024
Cuma
İSTANBUL

Kerem Gibi…

“Bu yazı; Ermeni Meselesi’ndeki gerçekleri bıkıp usanmadan Türk Halkı'na anlatmaya çalışan Sayın Ruhat Mengi’ye ithaf edilmiştir.”



Kerametleri kendilerinden menkul bilim adamları (!) toplanmış, ne yazdığı bir türlü anlaşılamayan bir yazarı da almışlar aralarına.
Gayet bilimsel (!) bir çabayla ispatlayıvermişler gönüllerindeki aşkı.
Ve sonucu ilân etmişler dünyaya…
“Ermeniler’i soykırıma uğrattı Türkler.”
“Hem de milyonla çarparak bir buçuğunu…”

Postulat haline getirilmeye çalışılan bu ahlâk dışı teranenin her yanı yalan. Eğer gerçekten kuyruklu yalan denen bir eylem varsa, işte o burada…
Şu utanmazlığa bakın!
Koca bir ulusun geçmişiyle oynayıp geleceğini karartma çabasındalar.
Bu kadar büyük cesaret gösterisi hangi bedel karşılığında sağlanabilir ki?

Bilim denen şeyin temeli; şüphe, araştırma ve ispata dayanır.
Akademisyen olsun, olmasın bu kıstasları yerine getirenler bilimin gereğini uygulayan insanlar, bilim adamlarıdır.
Ülkemizdeki bilim adamı kavramının sorgulanma zamanı gelmedi mi hâlâ?
Bilim, bu kadar ucuz kavramsa içleri sızlamaz mı gerçek âlimlerin.
Başkalarına ait eserlerin üstüne çöreklenen, bilim adını bırakın, bilimsizlik adına dahi hiçbir şey üretmeyen bazı tiplerin, insanımıza yalan yanlış eğitim vermeleri karşısında neden sessiz kalmak zorunda herkes?
Onları sırtlarımızda taşıtma yöntemi daha ne kadar sürdürülecek?
Onlar ki bir Ermeni masalını kendilerince süsleyip, koskoca bir ulusu ahlâksız iftiralarla mahkûm ettiler kalem kırarak…
Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde hiç kimse davacı olmasa da ben kıyamete kadar davacıyım onlardan.
Yalnız onlardan mı? Bu iftiralar karşısında sessiz kalan herkesten.

Hayat boyu merak etmişimdir.
Neden; Aristo’nun, Sokrates’in, Adam Smith’in, David Ricardo’nun, Keynes’in okulu, bilim tarihine geçen yeni fikirleri var da bizimkilerin kendilerine ait küçük bir öğretileri dahi yok.
Neden sürekli başkasının öğretileriyle yetiştirirler bizi.
Hani nerede o dillerinden düşmeyen ekol sözünün okullaşmış gerçeği…
Eğer bu gerçeğe biraz dikkat etselerdi, bugün bilim çatılarının üstüne tüneme cesareti gösterebilir miydi engizisyonist kafalar?

Sözüm şüphelenen, araştıran gerçek bilim adamlarına değil tabii ki…
Her kapıyı tutup, her musibetten yarar uman, bunun için tüm değerleri yok sayan imge adamlarına…

Anadolu’nun her yanı Ermeniler’in soyunu kurutmaya çalıştığı insanların toplu mezarlarıyla dolu. Bunu görmezlikten, bunu bilmezlikten gelmek en azından soykırımcıların safında yer almakla eşdeğer.
Dikkat lütfen, en azından diyorum.
Milyonlarca soykırım kurbanına ve onların soyundan gelen milyonlara soykırımcı sıfatını yapıştırmaya çalışan çıkar avcılarına, gerçek kimliklerini sormadan söylüyorum bunları.
Görüyorum, onlar ödüllerini birer birer almaya başladı bile…
Gerçekleri söyleyenlerin beklediği ödülse gerçeklerin egemen olmasından başka bir şey değil.
Hakaret etmek de istemem kimseye.
Ama hakaret görmemeyi beklemek benim ve ulusumun da hakkı değil mi?

Küçüklüğünden beri, “Son Şahitler’le yüz yüze görüşmüş biri” olarak; gerçekleri yalanlarla örtmeye çalışanlara karşı doğruları anlatmaktır görevim. Bugün, kaç tane soykırım şahidi kaldı ki dünyada!
Doğruları anlatmak, yıllardır yaptığım gibi gerçekleri yazıya döküp izlerini bırakmak, onlara karşı görevimdir benim.
Aslında hepimizin olması gereken bir görev bu…
Bırakalım görevi, çok büyük bir çoğunluğumuz konuyla ilgilenmiyor bile.

En büyük suçluya gelince…
İnsanını örgütleyemeyen, sesini gerektiği gibi çıkaramayan hükümetler ve sivil toplum kuruluşlarıdır en büyük suçlu...
Bırakın bu işten anlayanları, benim gibi halktan gelenlerin basit önerilerini* dahi uygulamaya koysalar, çok şey değişmiş olurdu bugün.

Herkes; tehlikeli bir oyunda gözlerini kapamış, “Kerem Gibi…” yürüyor.
O da ne derseniz, bilen bilir anlamını.
“Gören, duyan, yine de boyun eğen” anlamıyla eşdeğer bir deyim.
Tembellikten mi, çekingenlikten mi, korkudan mı desem.
Ülkenin geleceğini karartırken yüzsüzler, millet sümen altı olmuş kamufle etmiş kendini…
Aynen bizim Kerem, tıpkı tüm Keremler gibi…

 

 


* Söz konusu önerilerin bulunduğu Ermeni konularını da içeren yazılar için başvurulacak arşiv adresi: www.kenthaber.com/kosearsiv.aspx?ID=33

Yayın Tarihi : 23 Mart 2006 Perşembe 15:39:45
Güncelleme :24 Mart 2006 Cuma 14:05:57


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
M.Ünal IP: 85.104.128.xxx Tarih : 14.04.2006 15:15:03
Sayın Hocam 1)Hafta sonu Bilgi Üni.de Ermeni Sorunu Konferansı var. Davetlimizsiniz. 2)Yedi gibiydi yaşım şiirini senaryolaştırmayı denediniz mi.3)Kızılderililer konusunun devamını bekliyoruz. İçten saygılarla(Grup Bilginler)