30
Nisan
2024
Salı
İSTANBUL

Yeni Cami'yi sansarlar bastı!

Yeni Cami’deki Hünkar Kasrı’nın restorasyonu sırasında kurulan alarm sistemi, tuhaf biçimde tuhaf zamanlarda çalmaya başladı. Teknik uygulama sorumlusu Mimar İsmail Önel, neredeyse işin içinde iş olduğunu düşünnmeye başlamıştı ki sır çözüldü: Sorun, kameraya yakalanan sansarlardı.

YENİ CAMİ’deki Hünkar Kasrı’nın restorasyonu sırasında olur olmaz çalan alarm, teknik uygulama sorumlusu Mimar İsmail Önel’i canından bezdirdi. İsmail Önel, Hünkar Kasrı’na kurdukları alarm sisteminin uyaracağı numaralar arasına kendi telefon numaralarını da ekledi. Her alarm çalışında, evinden kalkıp kasra gelen İsmail Önel, hiçbir şey bulamıyordu. "Artık mekánın da özelliği nedeniyle ruhani bir şeyler olduğunu bile düşünmeye başlamıştım" diyen Önel, sonunda olur olmaz çalan alarmın sırrını çözdü. Alarmı harekete geçiren sansarlardı. Birisi de güvenlik kamerasına takılmıştı.

Sansaryan Han da var

Hünkar Kasrı’nda alarmı çalıştıran sansarlar meğer Eminönü’nde her köşeye yayılmışlar. Çiçek Pazarı’ndaki kümes hayvanlarına rahat vermeyen sansarlar, caminin çevresindeki güvercin ve martıların da baş düşmanı olmuşlar. Bir rivayete göre sansarlar, zamanında yiyecek depolarının çok olduğu bölgeye, fareleri avlamaları için getirilmiş. Mimar Öner’e göre ise 200 metre uzaktaki Sirkeci’deki bir zamanlar Emniyet Müdürlüğü olarak da kullanılan Sansaryan Han’a adını veren de yıllardır burada yaşayan sansarlar.

Mısır Çarşısı, bitişiğindeki Çiçek Pazarı’nın gece bekçiliğini yapan Ali Sait Akbulak, "Ben 25 senedir buradayım, onlar da buradalar" diyor. Akbulak, "Türbenin bahçesinden caminin bahçesine geçerler; çatılara, ağaçlara tırmanırlar. Güneş doğmaya ve insanlar yavaş yavaş gelip geçmeye başladığında gözden kaybolurlar. Soğuk havalarda daha az görülüyorlar. Ama yazın sabaha kadar caddede koşturuyorlar. Zaman zaman yavruları da yanlarında oluyor" diye anlatıyor sansarları.

Mısır Çarşısı yanındaki çay bahçelerinde 20 yıldır garsonluk yapan Yavuz Özarslan da, "Çoğu zaman türbenin çatısında dolaşırlarken görüyoruz. Hemen hemen her sabah türbenin bahçesinde veya çevresinde mutlaka güvercin veya martı cesedi buluruz. Gece avlanıp gündüz uyuyorlar" diyor.

Bizans ve Osmanlı döneminde liman bölgesi olarak bilinen Eminönü’ne yanaşan yiyecek içecek yüklü gemilerin ve bu malların ticaretinin yapıldığı hallerin bölgede bir gıda zinciri oluşturduğunu söyleyen Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Nilüfer Aytuğ da şunları anlatıyor:

"Bir yerde gıda varsa, gıda artıkları vardır. Gıda artıklarının olduğu yerde fareler, farelerin olduğu yerlerde de gelincik ve sansarlar bulunur. Sansarların fareleri temizlemeleri için buraya insanlar tarafından getirildiklerini düşünüyorum. Gündüz kaybolup gece ortaya çıktıkları, kuşlarla beslenebildikleri, barınmalarının kolay olması ve bir batında iki - dört arasında yavrulayabildikleri için yıllar boyunca bir yerdeki varlıklarını sürdürebilirler."

Gündüz uyku, gece av

KEDİYİ andıran uzun ve ince bir vücudu, uzun ve bol tüylü kuyruğu vardır. Boyları 40-50 santimetre, ağırlıkları iki kilogram civarındadır. Boyunlarında beyaz renkte çatal şeklini andıran tüyler olan sansarlar, parlak koyu kahve rengindedir. Gündüzleri uyuyup geceleri avlanırlar. Av sırasında çift olarak hareket ederler. Kemirgenler, sürüngenler, yumurta ve meyve temel besinleridir.

Hürriyet
Yayın Tarihi : 3 Ocak 2009 Cumartesi 11:56:13


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?