9
Haziran
2025
Pazertesi
ANASAYFA

DUR YOKSA VURURUM

Dur! Yoksa vururum!


Polis ve jandarmanın, zaman zaman, dur ihtarına uymayarak kaçan kimseleri silahla vurması ve bu “tedbirin” bazen ölümle sonuçlanıyor olması kamuoyunda tartışmalara yol açıyor.


Bazen hiçbir suçu olmayan insanlar mezara, kamu görevlileri de cezaevine giriyor.


Bir de evine giren hırsızı ruhsatlı silahıyla vurup, daha sonra cezaevine düşenlerin durumu var. İnsanlar neden hırsızın değil de, hırsızı vuranın tutuklandığını merak ediyorlar?


Kamu görevlilerinin veya ruhsatlı silahı bulunanların silah kullanma yetkileri nerede ve nasıl başlar? Sınırları nelerdir?


Polis birisini bıçak dayayarak tehdit eden şüpheliyi vurmalı mıdır? Yoksa ikna etmeye mi çalışmalıdır?


Kamuoyunda çok merak edilen “silah kullanma yetkisini” Kenthaber olarak sizler için araştırdık.


İşte çok merak edip de cevabını bulamadığınız soruların yanıtları:


/ / /


Kamu görevlileri açısından "bıçak sırtı" bir durum olarak nitelenen silah kullanma yetkisini, terörle mücadele, kaçakçılık ve asayiş uygulamaları açısından tek tek örnekleriyle inceleyelim:


Terörle mücadelede silah kullanma yetkisi:


Mesela; oğlunuz askerde ve güneydoğuya gitmiş olsun.


Vatani görevini yaparken eli kanlı katillere karşı savunmasız olarak mı bekliyor, yoksa istediği her an silahını ateşleyip dağda gezinen birisini vurabilir mi?


Bu sorunun cevabı 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun ek 2 maddesinde veriliyor:


“Terör örgütlerine karşı icra edilecek operasyonlarda "teslim ol" emrine itaat edilmemesi veya silah kullanmaya teşebbüs edilmesi halinde kolluk görevlileri, tehlikeyi etkisiz kılabilecek ölçü ve orantıda, doğrudan ve duraksamadan hedefe karşı silah kullanmaya yetkilidirler.”


Bunun anlamı şu:


Oğlunuz mensubu olduğu timle dağda devriye görevi yaparken karşılaştığı teröristlere önce “teslim ol” çağrısı yapacak; teröristler bu çağrıya itaat etmez veya silah kullanmaya teşebbüs ederlerse kendilerine, doğrudan ve duraksamadan ölçülü ve orantılı olarak ateş açılacaktır.


Bu durumda, teröristlerin askeri karakol veya üs bölgesi nöbetçi noktalarına yapacakları baskın şeklindeki silahlı saldırılar ise doğrudan ateş açılmak suretiyle cevaplandırılacaktır.


Peki, kendilerine ellerindeki hafif silahlarla saldıran teröristlere, asayişi sağlamakla görevli askerlerce ağır silahlarla karşılık verirlerse ne olacaktır?


Kanun burada “tehlikeyi etkisiz kılabilecek ölçü ve orantıda” silah kullanmaya cevaz verdiği için, orantısız ve ölçüsüz güç kullanımı adli veya idari bir soruşturmaya konu olabilecektir.


/ / /


Asayiş suçlarında silah kullanma yetkisi :


Gece duyduğunuz tıkırtılar üzerine uyandınız ve gecenin karanlığında yatak odanızda hırsızlık yapmak amacıyla çekmecelerinizi karıştıran hırsızı gördünüz.


O panikle, ruhsatlı silahınız varsa siz veya olaya müdahale etmek için çağırdığınız polis, bu durumda silahını ateşleyip hırsızı vurabilir mi? Vursa ceza alır mı?


Bu hususu da 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu düzenliyor:


Madde 16- (Değişik: 2/6/2007-5681/4 md.)
“ …Polis, kendisine veya başkasına yönelik bir saldırı karşısında, zor kullanmaya ilişkin koşullara bağlı kalmaksızın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun meşru savunmaya ilişkin hükümleri çerçevesinde savunmada bulunur.


Polis;
a) Meşru savunma hakkının kullanılması kapsamında,
b) Bedenî kuvvet ve maddî güç kullanarak etkisiz hale getiremediği direniş karşısında, bu direnişi kırmak amacıyla ve kıracak ölçüde,
c) Hakkında tutuklama, gözaltına alma, zorla getirme kararı veya yakalama emri verilmiş olan kişilerin ya da suçüstü halinde şüphelinin yakalanmasını sağlamak amacıyla ve sağlayacak ölçüde, silah kullanmaya yetkilidir.


Polis, yedinci fıkranın (c) bendi kapsamında silah kullanmadan önce kişiye duyabileceği şekilde "dur" çağrısında bulunur. Kişinin bu çağrıya uymayarak kaçmaya devam etmesi halinde, önce uyarı amacıyla silahla ateş edilebilir. Buna rağmen kaçmakta ısrar etmesi dolayısıyla ele geçirilmesinin mümkün olmaması halinde ise kişinin yakalanmasını sağlamak amacıyla ve sağlayacak ölçüde silahla ateş edilebilir.


Polis, direnişi kırmak ya da yakalamak amacıyla zor veya silah kullanma yetkisini kullanırken, kendisine karşı silahla saldırıya teşebbüs edilmesi halinde, silahla saldırıya teşebbüs eden kişiye karşı saldırı tehlikesini etkisiz kılacak ölçüde duraksamadan silahla ateş edebilir.”


Kanun maddesi polislere, zor kullanmayı gerektiren hallerde “kademeli” olarak ve bazı hallerde de “doğrudan” silah kullanma yetkisi tanıyor.


Yani eğer hırsız silahı olmadan sadece evinizi soymaya gelmiş de siz de onu silahınızla vurarak orantısız güç kullanmışsanız, hakkınızda açılacak adli tahkikat neticesinde tutuklanıp hapse bile girebilirsiniz.


Ancak hırsızın aynı zamanda sizin veya evde bulunan yakınlarınızın canına da kastettiği ve bunun üzerine polis veya sizin tarafınızdan vurulduğu ispatlanırsa, bu durumda “meşru müdafaa” şartları oluştuğundan, silah kullananlar ceza almadan da kurtulabilir.


Kanun burada yine “orantılı ve ölçülü” olma zorunluluğunu getirmiştir.


Ölçülü ve orantılı silah kullanılıp kullanılmadığına ilgili mahkeme karar verecektir.


/ / /

Peki, yol uygulamasında “dur” emri veren polisten kaçıldığı zaman polis silah kullanabilir mi?


Bu durumda kaçan kişinin ya hakkında adli mercilerce çıkarılmış bir yakalama emri olması veya şahsın henüz işlenmiş olan bir suçun “suçüstü hali” taşıyan faili olması gereklidir.


Yani az önce bir suç işlemiş ve polisin takibinde olan veya işlenmiş bir suçun emarelerini üzerinde taşıyan bir kimse olmalıdır.


Bu durumda; sade bir vatandaşın polis uygulamasından “kaçması”, silah kullanma yetkisi bakımından, yeterli bir sebep olarak görülmemektedir.


Üzerlerine araba sürmek gibi görevli polislerin can güvenliğini tehlikeye düşürecek hareketler yapmak, “meşru müdafaa” kapsamında değerlendirilebileceğinden, bu durumda, kolluk görevlilerinin silah kullanma yetkisi doğacaktır.


/ / /

Tv haberlerinde, failleri her zaman farklı olsa da sıkça şahit olduğumuz bir olay vardır:


Cinnet geçiren bir şahsın ya çocuklarını üzerlerine benzin döküp yakmakla ya da çok kızdığı eşini bıçakla veya tabancayla öldürmekle tehdit ettiğini; polislerin de binbir dille bu şahsı ikna etmeye çalıştığını görürüz.


Peki, polis bu durumda silah kullanmalı mıdır? Yoksa şahsı ikna etmeye mi çalışmalıdır?


İşte en zor karar verilecek anlardan birisi de budur.


Polisin silah kullanmaması halinde mağdurun zarar görmesi durumunda, polis görevini yapıp, mağduru ölüm tehlikesinden kurtarmadığı için suçlu duruma düşebilir.


Ancak silah kullanma esnasında mağdurun da zarar görmesi ve bunun sonucunda geçirecekleri adli ve idari soruşturmaların olması olasılığı, polislerin inisiyatif almayarak, ikna etmeye çalışmak gibi daha esnek yollar denemesine yol açabilir.


Buradaki kararın nasıl alınması gerektiğini, oradaki olayın tansiyonunu da göz önünde bulundurarak değerlendirmek gerekir.


Birçok kamu görevlisinin adli ve idari soruşturmalar neticesinde mağdur edilmesi, bu gibi konularda kanunun emrettiği şekilde silah kullanmada zaman zaman “tutuk” davranılması gibi bir sonucu doğurmaktadır.


En gelişmiş ülkelerde de olduğu gibi; masum insanların mağduriyetinin engellenmesi amacıyla, polisin “kamu güvenliği” için “gerektiğinde” silah kullanmasının zorunlu olduğu gerçeğinin kamuoyunca da kabul edilmesi gerekmektedir.


/ / /


Kaçakçılık suçlarında silah kullanma yetkisi:


Kaçakçılık suçlarıyla mücadele eden kamu görevlilerinin silah kullanma yetkileri de ayrı bir kanunla düzenlenmiştir:


5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu


“MADDE 22 – (1) Gümrük Kanunu gereğince belirlenen kapı ve yollardan başka yerlerden gümrük bölgesine girmek, çıkmak veya geçmek isteyen kişiye "dur" uyarısında bulunulmasına rağmen bu uyarıya uymaması halinde, havaya ateş edilmek suretiyle uyarı yinelenir. Ancak silâhla karşılığa yeltenilmesi ve sair surette meşru müdafaa durumuna düşülmesi halinde, yetkili memurlar saldırıyı etkisiz kılacak oranda doğrudan hedefe ateş edebilir. Memurların silâh kullanmalarından dolayı haklarında soruşturma ve kovuşturma açılması halinde, bağlı bulunduğu kurum tarafından avukat sağlanır ve avukatlık ücreti kurumlarınca karşılanır.


(2) Kaçakçılığı önleme, izleme ve araştırmakla yükümlü olanlar, gümrük bölgesindeki her nevi deniz araçlarına yanaşıp yük ve belgelerini incelemeye yetkilidir. Görevlilerin yanaşmasına izin vermeyerek kaçan veya kaçmaya teşebbüs eden her nevi deniz araçlarına uluslararası deniz işaretlerine göre telsiz, flama, mors ve benzeri işaretlerle durması ihtar olunur. Bu ihtara uymayan deniz araçlarına uyarı mahiyetinde ateş edilir. Buna da uymayıp kaçmaya devam ettiği takdirde durmaya zorlayacak şekilde üzerine ateş edilir.”

/ / /


Sonuç:


Kanunlarda silah kullanma yetkisi tarif edilirken, silahın karşıdaki kimseyi etkisiz hale getirecek ölçüde ve orantılı olarak kullanılmasına defalarca atıfta bulunulmasına rağmen; tatsız bir olayla karşılaşmamak için, silahı kullanan görevlinin atış becerilerini; sabit veya hareketli halde oluşunu veya (olası ölüm tehlikesine maruz kalması/hissetmesi halinde) girebileceği ruhsal durumu da çok iyi değerlendirmek gerekmektedir.


Bir de özellikle maçlardan sonra coşan ve olur olmaz silah sıkan “magandalar” olarak adlandırılan bir gurup var.


Bunlara şahit olduğunuzda derhal 155 veya 156 arayarak ihbarda bulunmalısınız.


Temel itibarıyla silahlar, insan hayatına son vermek içindir.


Silahlardan uzak; acısız, kedersiz ve barış dolu bir hayat dileğiyle.


Feramuz Erdin- Kenthaber

KENTHABER
Yayın Tarihi : 5 Kasım 2008 Çarşamba 17:20:18
Güncelleme :6 Kasım 2008 Perşembe 20:46:36


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
mehmet ersindigil IP: 84.62.54.xxx Tarih : 5.11.2008 18:30:39

Sayin Feramuz Erdin,Ellerine saglik.Simdi daha iyi anlasiliyorki neden bu kadar sehit verdigimizi.Vur emrini TSK ve Polisin yetkisini alirsaniz daha fazla sehit vereceyiz anlamina geliyor.nasil olur da kanun bu kadar hirsiz ve eskiya tarafindan oluyor.Insanin inanasi gelmiyor nasil olurda adamlar sizleri gasp ediyor,veya dur diyecegine kadar adam sizi vurup öldürecek sizde öldükten sonra silahiniza davranacaksiniz.Aslinda bu kanun maddelerini destekleyen Sayin Savcilarimiz ve Hakimlerimizi Asker edip daga ormana terörist yakalamak icin göndermek lazim.O zaman bu savunduklari kanun maddelerine ne kadar uyacaklarini merak ediyorum.Evinde yatarken duydugun hisiltili sese uyanyorsun hirsiz veya hirsizlar evini soyuyor kolay gelsin arkadas demek,mi lazim.Dur teslim ol demek,mi lazim diger elinde ya silahi var yada bicagi dönüp size saldiriyor veya öldürüyorlar.O zaman vesikali silah niye veriyorlar.Sirf silah satip para kazanmak icin,mi Allah kimsenin basina vermesin,Böyle bir durumla insan karsilasirsa ne yapar bilmiyorum.Onuda cezalandirmak istegen Sayin Savcilar ve Hakimler düsünsün saygilarimla.