Tayyip Erdoğan’ın öncelikli siyasi karşıtları ya da rakipleri kimlerdir sorusunu sorarsanız kamuoyu ilk dört sıraya şu kurum ya da isimleri oturtacaktır.
1) Askerler.
2) Aydın Doğan.
3) Deniz Baykal.
4) Devlet Bahçeli.
Asker fenomen yaptı
Kuşkusuz TSK’nın kurumsal bağlamda resmi bir tavrı ya da tutumu kural gereği elbette olamaz, ancak askerlerin laiklik bağlamında AKP’den ilk günden beri hazzetmedikleri görüşü kamuoyunda yaygın kanaattir.
Keza özellikle de bu aralar Aydın Doğan’ın Erdoğan bağlamında burnundan soluduğunu bilmeyen yoktur.
826 trilyonluk vergi cezası ve kaçakçılık suçlaması sonrasında Tayyip bey Doğan için artık karabasan halindedir..
Deniz Baykal’la Devlet Bahçeli’nin Erdoğan karşıtlığı zaten olması gerekendir. Öyle, çünkü bu iki isim siyasi arenada Tayyip beye ağırlıklı siyasi alternatif konumundadırlar.
Var olan öncelikli muhalif unsurları bu şekilde özetledikten sonra, gelin bu dörtlünün Tayyip Erdoğan’ın doğuşu ve yükselişinde oynadıkları rolleri hatırlayalım.
Lafı hiç dolandırmadan yazacağım, Tayyip Erdoğan’ı siyasi fenomen haline getiren askerlerdir.
Tayyip Erdoğan eğer şiir okuma gerekçesiyle asker üyelerinin ağırlıkta olduğu Diyarbakır DGM tarafından mahkûm edilmese ve başkanlıktan alınmasaydı, asla siyasi bir figür haline dönüşemeyecek, sadece eski bir belediye başkanı olarak kalacaktı.
Şiirden ötürü mahkûmiyet Tayyip Erdoğan’a mağduriyet bahşetmiş ve istismar imkânını sunmuştur.
Doğan’ın Frankfurt çıkarması
Buradan bakınca postmodern 28 Şubat darbesinin kime ve neye hizmet ettiği ortadadır.
Bir başka boyut, sadece bu şiirle mahkûmiyet hadisesi bile askerin toplum mühendisliğindeki yetersizliğini gözler önüne seriyor, ki hatırlayın, benzer bir şeyi 27 Temmuz 2007 seçimleri sürecinde de malum e-muhtıra olayı ile yaşadık.
Dolayısıyla Tayyip Erdoğan’ın ilk siyasi sermayesi askerin kendine bahşettiği masum ve mazlum görüntüsüdür.
Gelelim Aydın Doğan’a?
Tayyip Erdoğan’ın iktidara gelmesinde Aydın bey de pay sahibidir.
Hayır, kastım yaptığı yayınlar değildir.
Aydın bey seçime bir buçuk yıl varken seçim olması için iklim ve zemin hazırlayarak Tayyip beyin önünü açmıştır.
Nasıl mı?..
Ecevit hükümetinin altını boşaltarak.
Hatırlayın, Aydın beyin Frankfurt’taki matbaa açılışında Mesut Yılmaz ve Çiller’in dışında davetli olan bir diğer isim Bahçeli değil Tayyip Erdoğan’dı. Aydın beyin projesi Yılmaz-Çiller ve Tayyip Erdoğan destekli Hüsamettin Özkan bakanlığında bir hükümetti ve bunu inşaya çalışırken var olan koalisyonun altını oydu.
Sonuç, hepimizin bildiği gibi oldu.
Aydın beyin bu teşebbüsünden işkillenen Devlet Bahçeli, partisinin durumunu sorgulamadan, yani baraja takılacağını hesap etmeden, Aydın beye inat olsun diye apar topar erken seçim kararını verdi ve bu şekilde adeta Aydın Doğan’la beraber el ele vererek Tayyip beyin önünü açtılar.
Siirt skandalı
Peki erken seçime gidilmezse ne mi olacaktı?
2001 krizinin yaraları bir buçuk yılda sarılacak ve Derviş Programı ile düzelmeye başlayan ekonomi küresel likidite bolluğunun da katkısı ile ayağa kalkacak ve Tayyip Erdoğan’a uygun bir zemin oluşmayacaktı.
Dolayısıyla bugün keskin AKP karşıtı konumunda olan Aydın Doğan’la Devlet Bahçeli’nin göründüğü gibi ortak sorumlulukları vardır.
Gelelim Deniz Baykal’a?
Tayyip Erdoğan’a Başbakanlık yolunu açan Deniz beydir. Siirt’te seçimlerin yenilenmesi, hukukun tartışmasız olarak paspas yapılmasıdır. Baykal demokrasinin sonucu demeyip hâkim olan kurallara sadık kalsaydı AKP ortasından ikiye bölünecek ve Türkiye bugünkü noktaya gelmeyecekti.
Göründüğü gibi Tayyip Erdoğan’ın doğumu ve varlığında askerin, Aydın Doğan’ın, Baykal ve Bahçeli’nin göz ardı edilemeyecek katkıları olmuştur.
İroniye bakar mısınız ki Tayyip karşıtları olarak öne çıkan ilk dört yine bunlardır. Merak ediyorum, tarihi yazacak olanlar bu durumu nasıl yansıtacaklar acaba
Kıyamet kopartacak seçim kasetlerine hazır olun!
Seçim son 20 günde şekillenecek. Dolayısıyla önümüzdeki günlerden itibaren suçlamalar müthiş yoğunlaşacaktır. Yönlendirmelerle manipülasyonlar sıklaşacaktır. Medya kullanımları artacak, çamur atmalar gırla gidecektir.. En önemlisi, para bu 20 gün içinde açıktan harcanmaya başlanacaktır. Bu seçimler önemli, çünkü AKP geçtiğimiz gün yazdığımız gibi yüzde 40’ın altına düşerse, psikolojik üstünlüğünü kaybedip inişe geçeçek.. Keza muhalefet için de önemli, zira seçim sonrasında tabanlar liderlerden hesap soracak. Dolayısıyla seçim bütün partiler için sırat köprüsü hüviyetindedir. Bu itibarla böylesine önemli olan 29 Mart seçimlerinde göreceksiniz pek çok kural dışılığa şahit olacağız.. Beklenen, muhalefetin ses getirecek birkaç yolsuzluk bombasını patlatmasıdır ki bu noktada söylentiler vardır. Ancak biz iktidar cenahının da boş duracağı kanaatinde değiliz. Göreceksiniz önümüzdeki günlerde bilgime göre değil, ama mesleki tahminime göre bazı dinleme kayıtları servis edilip gündem ters yüz edilmeye çalışılacaktır.. Beklentim, kamuoyuna vay be dedirtecek dinlemelerin sızdırılmasıdır. Kimden nasıl bir şey olur bilmem ama sansasyona sebep olabilecek dinlemeler olabilir. Evet yıllardır yapılan dinlemelerden seçime bir şeylerin saklanması akla yatkın bir husustur. AKP aslında böyle bir kural dışılığı yapmaya da mecbur gibi, zira AKP bu seçime yoksulluğu, işsizliği, fakirliği, talanı ve hırsızlığı tartıştırarak gitmez, gidemez. Giderse, sonunun hüsran olacağını biliyor. Bunun için de dikkatleri dağıtacak bir şeyleri mutlaka devreye sokacaktır.. AKP’nin seçimi ne kadar önemsediğini bilen biri olarak böyle bir şey benim için kesin gibidir.. Bekleyin curcuna yeni başlıyor...