İşte size küçük bir hikaye; “... Afrika savanlarında yaşayan kalabalık bir yaban öküzü sürüsü varmış. Tabii, etraflarında da aç arslanlar eksik olmazmış. Ancak sürü çok kalabalık olduğu için, bunlara saldıran arslanlar hırpalanır, geri çekilmek zorunda kalırlarmış. Bir gün, yaşlı topal bir arslan, sakin bir şekilde tek başına sürüye yaklaşmış. Sürünün lideri ile konuşmak istediğini söylemiş. İri yarı, genç bir öküz öne çıkmış.
Arslan, “Bakın öküz kardeş, biz sizinle bu savanda sulh içinde yaşamak istiyoruz, ama sizin içinizde şu sarı öküz var ya, o bizim sinirlerimizi çok bozuyor. Onu görünce çılgına dönüyoruz. Size saldırmaktan kendimizi alıkoyamıyoruz. Onu bize verin, biz bir daha size saldırmayız. Barış içinde yaşarız” der.
Öküz, “Bunu bir düşünelim” diyerek sürünün içine döner ve arslanın söylediklerini aktarır. Öküzler, bundan böyle rahat edeceklerini düşünerek, sarı öküzün arslanlara verilmesine karar verirler. Sadece sürünün en yaşlısı olan tecrübeli bir öküz buna karşı çıkar, “Sarı öküzü vermek bizim sonumuz olur” der. Diğerleri dinlemezler. Sarı öküz arslanlara verilir.
Bir süre sonra, yaşlı topal arslan tekrar görünür. Aynı hikaye tekrarlanır. Bu sefer kısa kuyruklu, kara öküz onların sinirini bozmakta, çılgına döndürmektedir. Onu verirlerse barış sürecektir. Kısa kuyruklu siyah öküz de verilir.
Günler böylece geçer, arslanlar acıktıkça bir bahane ile sürüden bir öküz isterler, öküzler de, barış bozulmasın diye yeni bir kurbanı arslanlara teslim ederler. Böylece, arslanlar semirir çoğalırken, öküzlerin sayısı giderek azalmaya, arslanların gücü arttıkça, öküzleri tehdit etmeye başlarlar, “Şu öküzü vermezseniz size saldırırız, bu öküzü vermezseniz size saldırırız” boyutlarına ulaşır. Öküzlerin artık güçlenen arslan sürüsüne karşı koyacak gücü kalmamıştır. Toplanıp “Biz nerede hata yaptık da bu savaşı kaybettik?” diye tartışmaya başlarlar. Sarı öküzün verilmesine karşı çıkan yaşlı öküz, “Biz bu savaşı sarı öküzü arslanlara verdiğimiz gün kaybetmiştik” diye durumu özetler...
Sevgili dostlar, “O değişti mi, bu değişti mi?” diyen herkese, en “sağlam kalması” gereken koltuktan, sokakta dolaşan vatandaşa kadar herkese soruyorum:
“Herkes üstüne düşeni yaptı mı?” Bugün “Ah, vah” diyenler, “sarı öküzler” verilirken nerelerdeydiler?