27
Mayıs
2024
Pazertesi
ANASAYFA

Hükm-i Karakuşi


BİR esasa, bir temele dayanmayan “keyfi” karar ve hükümlere “Hükm-i Karakuşi” denir.
Demek “Karakuş” namında bir Kadı varmış, öyle abuk, sabuk kararlar verirmiş ki “Hükm-i Karakuşi” denirmiş. Kararlar çoğalınca “Hükm-i Karakuşi” lafı da
bugünlere kadar gelmiş...

* * *

HIRSIZIN biri gece işe çıkmış, yağmur borusuna tutunarak balkona atlamış, balkonun parmaklığı çürükmüş, paldır küldür aşağı düşmüş, ayağı kırılmış...
“Karakuş Kadı”ya gitmiş, derdini anlatmış:
“Efendim soyacağım evin balkonuna tırmandım, lakin balkonun parmaklığı çürükmüş, beni çekmedi, düşüp ayağımı kırdım... Balkonun parmaklığını çürük yaptırdığı, ya da çürük bıraktığı için evsahibinden şikayetçiyim. Evet, hırsızlık suçtur ama, benim ki hırsızlığa teşebbüs, cezası ayak kırmak değildir.”
“Karakuş Kadı” ev sahibini çağırmış:
“Ulan niye balkonun parmaklığına dikkat etmiyorsun?”
Ev sahibi başına geleekleri anlamış:
“Parmaklığı ben yapmadım ki!”
“Kim yaptı?”
“Filan marangoz yaptı!”
“Çağırın marangozu gelsin!”

* * *

MARANGOZ başına gelecekleri anlamış:
“Behey marangoz, niçin balkonun parmaklığını çürük yaptın, tırmanmak, tutunmak isteyen hırsız düştü, ayağını kırdı!”
“Efendim kabahat bende değil, ben balkonun parmaklığını çakarken, ördek yeşili başörtülü bir hanım geçiyordu, çok güzeldi, herhalde gözüm ona takıldı, çiviyi boşa çaktım” Kabahat o renk başörtüsü takan kadında...”

* * *

KADI emretmiş:
“Gidin, o kadını bulun!”
Kadın başörtüyle gelmiş, “Karakuş”un da herhalde yüreği hoplamış:
“Be hatun, niye bu kadar göz alıcı renkte başörtüsü takıyorsun? Marangozun gözü senin başörtüne takılıyor, çiviyi boşa çakıyor, tırmanan hırsız da düşüp ayağını kırıyor.”
Kadın kıkırdamış:
“Aman kadı efendi, başörtüsünü ben boyamadım ki, boyacıya sorun!”

* * *

“KADI”nın aklı buna da yatmış:
“Gidin boyacayi alın gelin!”
Boyacı gelince “Kadı” kükremiş:
“Şu yaptığın işe bak, başörtüsünü öyle güzel boyuyorsun ki, marangozun gözü takılıyor, çiviyi boşa çakıyor, hırsız da düşüp ayağını kırıyor!”
Boyacı ne diyecek şaşırmış, “Karakuş” da hükmünü vermiş:
“Gidin bu boyacıyı asın.”

* * *

ZAPTİYELER biraz sonra gelmişler:
“Efendim boyacının boyu sehpaya uzun geliyor!”
“Gidin, kısa boylu bir boyacı bilin, onu asın!”
“Hükm-i Karakuşi” budur işte...
Çok şükür ki “Hükm-i Karakuşi”lerin çağında yaşamıyoruz.

Hasan Pulur/Milliyet
Yayın Tarihi : 25 Ocak 2009 Pazar 10:40:03
Güncelleme :25 Ocak 2009 Pazar 10:52:01


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?