18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Köpeğini kaşıyan adam

Temel’in “düz mantık” fıkrasını bilir misiniz? Ben burada anlatamam; bilenler bilmeyenlere anlatsın ya da bilmeyenler İnternet’ten baksın.
Başbakan’ın “göbeğini kaşıyan adamlar”la alay edenlerin “köpeğini kaşıyan adamlar” olduğu saptaması tam düz mantık...
Üstelik de ayıp...
Erdoğan, insanları kişisel özellikleri nedeniyle topluca aşağılayan hasmane bir dili eleştirirken, “Köpeğiyle yatar bunlar” diyerek aynı dili kullanıyor. Nefret değirmenine su taşıyor.
Zıt kutuplar; ama ikisi de yanlış, ikisi de insafsız...
Geçenlerde bir yazar, “Bana kalsa Ege’de kebapçı açmayı yasaklarım” diyordu.
Bu da insanları yediklerine göre coğrafi sınırlara hapseden “gastronomik bir ırkçılık”tır ve Erdoğan’ın diplomatları “Gevşek, yumuşak monşerler” diye aşağılamasıyla akrabadır.
İkisi de dışlayıcı, ikisi de ayrımcıdır.

* * *

Türkiye’nin modernleşme yolunu, Batı kültürü almış aydınlar açtı. Bu aydınların bir kısmı, edindiği kültürü kendi toprağınınkiyle harmanlamayı denerken, bazıları halkı doğru seçim yapmaktan aciz, cahil “ayaktakımı” olarak gördü.
Popülist politikacıların buna tepkisi ise, seçkinleri “monşer”, aydınları “entel” diye karalamak oldu.
Bu iki akım, yani “seçkincilik” ve “seçkinden nefret edicilik”, çatışa çatışa birbirini büyüttü.
Operayla dalga geçen komedyen ile kapısına “Burada rakı satılmaz” levhası asan barmen, intikamcılıkta birbiriyle yarıştı.
Meclis tavanına çiğköfte yapıştıran bakanla, ona “beyaz çoraplı” diye burun kıvıran dekan oldum bittim çatıştı.
Ama sandık, hep “monşerler” aleyhine çalıştı. Para el değiştirdikçe kebap-rakı-beyaz çorap, ezikliğini atıp göstere göstere yaygınlaştı; “göbeğini kaşıyanlar”la, “göbeğini kaşıyanlara kızanlar”ın savaşı kızıştı.
Birinciler, işi yılların hasediyle aydın düşmanlığına vardırırken, ikinciler sözlerini dinlemeyen halktan umudu kesti.

* * *

Simgeler siyaseti bu:
Yeni “göbek”liler eski “köpek”lilerden rövanş alıyor.
Ama unutmayalım ki, “göbeğini kaşıyan adamlar” ile “gevşek monşerler”, birbiriyle kavgadan beslenen iki uçtur.
Dün Âşık Veysel’i “hırpani” diye Ulus’a sokmayanlarla, bugünün “Recep İvedik”lerinin ortak paydası, kendilerine benzemeyenleri küçümsemeleri, ezmeleri, “öteki”leştirmeleridir.
İkisine de uzak durarak bu kültürel hegemonya çabasını, ayrımcı dili, aşağılayıcı üslubu reddetmeliyiz.
Halkına yabancı aydınlar gibi, aydınına yabancı halkların durumu da ümitsizdir.

 

Can Dündar/Milliyet
Yayın Tarihi : 23 Şubat 2009 Pazartesi 09:27:42


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?