29
Mayıs
2024
Çarşamba
ANASAYFA

Şeamet tellallığı yapmayın, oturun oturduğunuz yerde


KÜRESEL krizin dev dalgaları Türkiye kıyılarını fena halde dövmeye başladı. Herkes bir şaşkınlık ve korku içinde.

Başbakan ise hálá "Evvelallah bize bir şey olmaz" diyor.

Geçenlerde en büyüklerden bir işadamı arkadaşına dert yanıyordu:

"Muhatap bulamıyoruz. Mehmet Şimşek dünyadan habersiz orda burda konuşuyor. Maliye Bakanı laylaylom bir alaturkalık içinde. Nazım Ekren kendi halinde dolanıp duruyor. Başbakan ise kimsenin yüzüne bakmıyor. Kimseye randevu vermiyor. Ne oluyor, ne olacak kimse bir şey bilmiyor. Sorunlar çözülmüyor."

Bu şikáyetleri yalnız işadamları yapmıyor, tüm meslekten insanlar, kurumlar aynı dertlerle dolular.

Hükümet, ortak aklın kullanımına en çok gereksinim duyduğumuz bu kritik dönemde ortalığı silip süpüren küresel krizi nasıl yönetecek?

Ülkeyi karşı karşıya olduğumuz bu ekonomik felaketten nasıl koruyacak?

Vahim olan, Türkiye’nin hálá IMF ile ne yapacağına karar veremeyecek kadar aymazlık içinde bocalayan bir siyasi iradenin eline kalması.

* * *

Standard & Poors önceki gün iflas bayrağını çeken İzlanda’ya bile dokunmadan aniden Türkiye’nin görünümünü durağandan negatife çeviriverdi.

Buna hükümetin yanıtı hazır:

"Hamdolsun iyiyiz...

Evvelallah bize bir şey olmaz...

Bizi teğet geçer...

TOKİ sayesinde krizi savuşturduk...

IMF’ye ümüğümü sıktırmam
..."

Bankalar yana yakıla uyarıyor:

"Zaman geçirmeyin, çok acilen krize karşı önlem alın..."

Reel sektör temsilcileri de aynı uyarıyı yapıyor, ayrıca somut bir öneri sunuyorlar hükümete:

"Bankalara destek sağlayın, onlar da reel sektöre el atsın."

Başbakan laf altında kalır mı?

"Kimse şeamet tellallığı yapmasın. Otursun oturduğu yerde..."

İşte bu kadar...

Var mı bir itirazı olan?

* * *

Ekonomide bu kadar basiretsizlik içinde olan hükümetin başı dış politikada da harikalar yaratıyor.

Washington’daki Brooking Enstitüsü’nde yaptığı konuşmada bir Amerikalı kendisine şu soruyu sordu:

"İran’ın nükleer enerji üretmesine nasıl bakıyorsunuz?"

Başbakan’ın yanıtı şaşırtıcıydı:

"İran eğer kitle imha silahı yapıyorsa, her şeyden önce ona bunu yapma diyenlerin kendilerinin de nükleer silahlarının olmaması gerekir. Sizde nükleer silah olacak, karşı tarafa sen yapma diyeceksin."

Diyelim ki Başbakan bu sözleri İsrail için söylüyor. Ama herkes esas adresin Amerika olduğunu biliyor.

Amerika’nın İran konusunda ne kadar duyarlı olduğunu, bunun için Türkiye’ye sık sık uyarılarda bulunduğunu biz bile biliyoruz.

Peki Başbakan bunu nasıl düşünmüyor da böyle konuşabiliyor?

Geçin Amerika’yı, İsrail’i...

İran’ın nükleer silah sahibi olmasının bölgedeki dengeleri Türkiye aleyhine bozacağını, Tahran’ın Ortadoğu’nun egemeni olacağını da mı bilmiyor?

Eğer bunu bilmiyorsa halimiz harap demektir.

 

Tufan Türenç/Hürriyet
Yayın Tarihi : 17 Kasım 2008 Pazartesi 10:43:00


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?