1
Mayıs
2025
Perşembe
ANASAYFA

Şişşşşt!


Hastanelerin koridorlarında işaretparmağıyla dudağını teyelleyerek herkese sus işareti yapan meşhur hemşire vardır ya...

Bugünlerde onun fotoğrafını, büyük meydanlara, gazete bürolarına, televizyon binalarına, parti genel merkezlerine, holdinglerin gökdelenlerine asmakta yarar var.

Devlet, dört koldan bizi “şişşşt”liyor çünkü...

Başbakan “Ağzı olan konuşuyor” diyerek kriz endişesini dile getiren işadamlarını fırçalıyor.

Genelkurmay Başkanı bize eski eylül rüzgârlarını anımsatan bir hiddetle hizaya girmemizi istiyor.

Hemen hiza alan Başbakan, her kavgada okulun en sert pazılısının yanına seğirten çocuklar gibi “Paşam size az bile söyledi” havasına giriyor.

Askeri mahkeme, Aktütün’le ilgili ciddi soru işaretleri ortaya koyan belgelere yayın yasağı koyuyor; savcılık, belgeleri yayımlayan Taraf’a baskın sinyali veriyor.

Krize karşı uyaranımız, cenazede tepki koyanımız, saldırıyı haber yapanımız, hataların hesabını soranımız da dahil hepimiz derin bir suskunluğa, soru dahi sormayacak bir itaatkârlığa buyur ediliyoruz.

* * *

Taraf’ın finans ya da haber kaynaklarını sorgulamak başka şeydir, kozmik bilgilerin bir askeri karargâhtan nasıl sızabildiği mevzusu başka...

Niçin hiç polisten değil de hep askerden bilgi sızdığı, o gizli ellerin niye hep aynı kasalara dadandığı konusu başka...

Ama yayımlan belgelerin içeriği bambaşka...

O içerik doğruysa yapılacak şey, haklıyken haksız duruma düşüren bir üslupla konuyu gürültüye boğup örtbas etmek değil, sabırla iddiayı incelemek, araştırmak, yanlışsa yalanlamak, doğruysa aydınlatmaktır.

Devletin güvenlik güçleri bu iddialardan olumsuz etkileniyor” yaklaşımıyla basın susturulursa hiçbir olay aydınlatılamaz:

Tutukluyken kolektif bir zorbalıkla kafası duvara vurula vurula katledilen Engin Çeber’in hesabını sormak da polisin moralini bozar.

Baskın sırasında golfe dalan komutanın fotoğrafları, askerin kararlılığını baltalar.
Trabzon’da bir Ukraynalı kadına “hukuki yardım sunmak amacıyla” yatak açtıran RTÜK üyesinden bahsetmek kurumu yıpratır.

Ekonomik krizin iyi yönetilemediğini dile getirmek, piyasaları tedirgin eder.

Deniz Feneri’nin hesabını sormak, hayırseverlik duygularını törpüler.

Hrant Dink’in katillerinin nasıl kollandığını ortaya koymak, katilseverlik hislerini gemler.

Bizden beklenen, bu cinnet hastanesinde gözümüzü hemşireye dikmemiz ve sükûnetle devletimizin konuşma izni vereceği günü beklememizdir.

* * *

Bu tür bir basın özleyenler karşısında dünyanın her yerinde medyanın vereceği tepki bellidir:

Bunu yapmayacağız!

Askeri kışlaların duvarlarında “Vatanını en çok seven, işini en iyi yapandır” yazar.

Asker askerliğini iyi yapacak, biz gazeteciliğimizi...

Gazeteci için “doğru yer”, haberin safı, ifade özgürlüğünün yanıdır.

Can Dündar/Milliyet
Yayın Tarihi : 18 Ekim 2008 Cumartesi 09:34:10
Güncelleme :18 Ekim 2008 Cumartesi 09:42:59


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?