30
Mayıs
2024
Perşembe
ANASAYFA

Yeni moda askeri eleştirmek?..


Bugünlerin modası, “askere ve orduya sağdan, soldan, yandan eleştiri” yapmaktır...

Havası müthiştir...

Çünkü görünen bir yaptırımı yoktur, buna karşı karizması boldur...

Açık söyleyeyim...

Ordu eleştirileri yapanları ayıplamam ben...

“Hop kardeşim ne satıyorsunuz siz?..” gibisinden militer havalar basmam ben...

“Yaşa varol Harbiye” türünden marşlar nostaljik bir çocukluk ritmini hatırlatsa da müziğin daha sivilini, estetiğini ve mümkünse aşkî olanı severim ben...

Ayrıca, İspanya’dan Yunanistan’a, Portekiz’den İtalya’ya ve elbette Fransa’ya kadar derin empatiyle bağlı olduğum Akdeniz’in kuzey ülkelerinde askere eleştiriler demokrasinin olmazsa olmazıdır...

Egzistansiyalizmin (varoluşçuluğun) ve rezistansiyalizmin (direnişçiliğin) kırmızı renkli sokaksı özgür havasına tekabül eder “askere yönelik demokrasi eleştirileri...”

Elbette askere demokratik sistemdeki yerini gösterme sevdası, iç savaşların öksüz bıraktığı çocuklardan, faşist cuntaların tezgahındaki işkencelerden, kanlı günlerin acısından, kırmızı güllerin hülyasından arta kalan, bir yaşanmışlık ve olgunluk belirtisidir...

Alabildiğine sivil, olabildiğince demokrattır, insan haklarına ve onuruna yakışır, uluslararası tedavülde rağbet görür ve insana Nobel’li Oscar’lı bir hava verir...


***


Ne ki askerli meseleleri ilkesel bazda eleştirmekle, günlük hayhuyda demokrat görünmek baabında eleştirmek arasında dağlar kadar fark vardır...

Birincisi katılmasınız da saygın, ikincisi katılsanız da hava cıvadır...

Hava ve cıva dostlar alışverişte ve demokraside görsün misalidir...

“Bak ben de askere karşı çıkıyorum... Bir de utanmadan faşist dersiniz... Görün bakın ne demokratım!..” tavrının kaçak güreşen oportünist ve fırsatçı bir tezahürüdür...

Somutlarsam:

17 vatan evladının şehit düşmesine bakıp, bu savaşta başarılı olamadığımızı söyleyenler, dünyadan ve konjonktürden bihaber, zavallı fırsatçılardır...


***


1) Baktılar mı PKK’nın eylemlerini yoğunlaştırdığı ve bağımsız devlet istediği 1986’lardan bu yana, dünyanın kaç bucak haline geldiğini?..

2) Farkındalar mı Türkiye gibi, Birinci Dünya Savaşı sonunda kurulan yeni devletlerin, mesela Sovyetler Birliği’nin kaç bucağa ya da ülkeye ayrıldığının?..

3) Veya Yugoslavya’nın ne hale geldiğinin?..

4) Çekoslovakya’nın bile artık kalmadığını, Çekler ve Slovaklar’ın birbiriyle kıran kırana maç yaptığını biliyorlar mı?..

5) Birinci Savaş sonunda tarih sahnesine çıkan dünya devletleri bölüm bölüm bölünürken, herkes Türkiye ne zaman bölünecek diye merakla beklerken, PKK ilk zamanlar bunu bizzat talep ederken, haritası değişmeden kalabilen Türkiye’nin başardığı azboz bir başarı mıdır?..

6) Bugün PKK bile bağımsız bir devletten söz edemiyor, kültürel ve siyasi haklar noktasına geliyor, sınırlarla ilgili tartışma ortadan kalkıyor, Türkiye Cumhuriyeti 1923’deki haliyle yaşıyor, bütün bunlar tartışa tartışa mı oluyor?..

7) Güneydoğu’da Irak’ın hangi bölgesi kimin ben bile takip edemiyorum, İran’ın ne olacağını ne Bush ne İranlılar biliyor, kuzeyde Sovyetler Birliği yerine, Ermenistan, Azerbaycan, Türkmenistan, Kazakistan ve Çeçenistan var...


***


8) Sen bu kadar bölünmenin, parçalara ayrılmanın ortasında, hâlâ tek ve bütün olarak kalmışsın, bunu da senin ordun sağlamış, sen şimdi “demokrat ve solo şarkılar uğruna” askere damardan geçirip, puan toplama peşindesin...

9) Geçmişten bu yana Türkiye’de en faşizan çözümleri öneren sivil görünümlü faşist kafaların asker eleştirileri komik...

Askerin faşist olmayanı çoktur, yurdunu savunan demokratı da bu topraklarda gayet fazla bulunur...

Faşist kafalar, askeri eleştirmeye kalkıp demokratlık taslamasınlar lütfen komik oluyor...

Onların Susurluk’u nasıl faşistçe savunduklarının mürekkebi kurumadı hâlâ...

Belgeler orada asılı duruyor...

 

Reha Muhtar/Vatan
Yayın Tarihi : 10 Ekim 2008 Cuma 10:47:22
Güncelleme :10 Ekim 2008 Cuma 10:53:20


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?