18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Abbas Güçlü - Milliyet

Hani belediyecilik sizin işinizdi!

       
    AKP kurmayları, ekonomiyi ve dış politikayı ne kadar güzel idare ettiklerini söyleseler de, asıl işlerinin belediyecilik olduğunu her vesileyle dile getiriyorlar. Yerel seçimler öncesinde bunu bir övünç kaynağı olarak adeta beyinlerimize kazıdılar. Ama Allah'ın sopası yok ki göstersin demeye kalmadı, 20 santimlik karla birlikte, tüm söylemleri yerle bir oldu.
    Erdoğan'a Başbakanlık yolunu açan İstanbul, yoğun kış koşullarından etkilenen illerin en başında geliyor. Oysa İstanbul'a yağan kar Berlin, Londra, Paris ya da Moskova'ya yağan kardan hiç de fazla değil. Önceki yılların ortalamalarının da bir hayli altındaymış. O halde ne oldu da başta İstanbul olmak üzere Türkiye kara mahkum oldu?
    Türkiye'de olup bitenleri görmek için televizyonların canlı yayınlarını izlemek yeterli. Yönetim adına tam bir komedi oynanıyor. Kriz masalarını yönetenlere göre her şey kontrol altında ve duruma hakimler. Ama aynı anda gerçekleşen canlı yayınlarda yükselen çığlıklar, hiç de yetkililerin verdiği bilgiler doğrultusunda değil.
    Yöneticiler yollar açık, mağdurlar ise 8, 10 saattir ne gelen ne giden var, perişan olduk diyor. Yetkililer yakıt ve yiyecek desteği sağlandı. Sorun çözüldü diyor. Gelen bilgiler ise bunun tam aksi yönünde...
    Türkiye'yi yönetenler hala şunun farkına varamadı: Masa başından demeçle ülke yönetme dönemi artık çok gerilerde kaldı. Nasıl ki ekonomi rayına girdi işler tıkırında yürüyor söylemi vatandaşı çileden çıkartmanın ötesinde bir işe yaramıyorsa, kara kış kontrol altında yardım ekiplerimiz çekilen çileye son verdi şeklindeki açıklamalar da vatandaşı daha fazla kızdırmaktan başka bir etki yaratmıyor.
    Elektrikler kesildi, telefonlar sustu, yollar tıkandı, ekmek ve gazete bayilere ulaşamıyor. Perişanlık diz boyu. Oysa deprem sonrasında kriz merkezleri kurulmuş, acil durum planları yapılmıştı. Dün ve önceki gün, tüm bunların kocaman bir yalan olduğuna acı da olsa bir kez daha şahit olduk.
    İşin en acı yanı da hala geçmişten en ufak bir ders çıkartmamış olmamız. Meteoroloji günler öncesinden kar ve fırtına geliyor dedi. Ama kar yağıp trafik kilitlenmeden, öğrenciler eziyetin en ağırını çekmeden okullar tatil edilmedi. Ertesi gün yani dün, İstanbul yine tam anlamı ile bezdirici bir gün yaşıyordu ve buna rağmen işyerlerinde, özellikle devlet dairelerinde esnek mesai uygulaması ilan edilmedi. İşine yetişmek için sokaklarda perişan olan memurların hali tam anlamı ile içler acısıydı.
    Devlet ve onu yönetenler, böyle günlerde kendisini hissettirmelidir. Belli ki yerel yönetimler duruma hakim olamadı. Peki Ankara neredeydi? Hemen her vesile ile ekranlara çıkıp görüş beyan eden bakanlarımız, böylesi bir durumda halkı rahatlatmayacak da ne zaman rahatlatacaklar?..
    Deneme yanılma yöntemi ile olup biteni anlama yöntemi ilk çağlarda kaldı. Oysa biz hala eziyetin ve acıların en ağırını görüp, yaşamadan facianın büyüklüğünü kavrayamıyoruz. Son günlerdeki kar, fırtına ve sel felaketleri bunu bir kez daha bize gösterdi.
    Özetin özeti: Doğal afetler hep oldu. Olmaya da devam edecek. Anormal olan o değil. Bizleriz. Hala devekuşu gibi kafamızı kuma gömüp gerçekleri görmekten kaçıyoruz. O da yetmiyor, demeçlerle durumu farklı göstermeye çalışıyoruz. Herkese sabırlı günler diliyorum...
   
    aguclu@milliyet.com.tr
ABBAS GÜÇLÜ - MİLLİYET GAZETESİ
Yayın Tarihi : 24 Ocak 2004 Cumartesi 14:39:09


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?