26
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

Anıları yazmak kolay değil-Hasan Pulur-Milliyet

GÜNLERDİR Altemur Kılıç’la uğraşıyoruz, daha doğrusu uğraşmıyoruz da, soranlara "Valla öyle değildir!" diye anlatmaya çalışıyoruz...

Diyeceksiniz ki, ne oluyor, Altemur Kılıç’a n’olmuş, "Öyle değildir" demek ne demek?..
Altemur Kılıç kırk yıllık kapı yoldaşımız, meslek ağabeyimiz ve de dostumuz.
Oturmuş anılarını yazmış, anılarının bir yerinde, bir İngiliz’in kendisine sapık tekliflerde bulunduğunu anlatmış...

Ama anlaşılıyor ki meramını anlatamamış...

***

BAZILARI Altemur Kılıç’ın, sapık İngiliz’in elinden "şeyini" zor kurtardığını sanmış...
Oysa tam tersi, İngiliz, "o biçim" biri...

Lakin Altemur Kılıç bunu tam anlatamayınca, Sefa Kaplan da Hürriyet’te bunu yazınca, bazıları, onu "o biçim" sanmış...

Bizim de her sorana, "Öyle mi?" diyene, "Yok canım, hiç olur mu?" demekten iflahımız kesildi. Hele ortak bir dostumuz, Altemur Kılıç’ın "unutkanlığını" hatırlatarak, "Kim bilir belki de unutmuştur!" deyince, baktık bu iş böyle gitmeyecek, Altemur Kılıç’ı aradık. O da farkında, kitabının ikinci baskısında bunu düzeltecekmiş...

Biz, "Sen şimdiden bir açıklama yap!" dedik...

O da yaptı...

***

1960 öncesi, Demokrat Parti iktidarda, Altemur Kılıç çiçeği burnunda Basın-Yayın Genel Müdürü. Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu, İngiltere’nin ünlü gazetelerinden birinin yönetim başkanını Türkiye’ye davet etmiş, Altemur Kılıç’a da görev vermiş:

"Git adama bizim Kıbrıs davamızı anlat."

O da İngiliz’i bulmuş; sonrasını kendisinden dinleyelim:

"Sir Stuart’ı buldum, yetmiş yaşlarında bir adamdı. Öğle yemeğine davet ettim ve ’haklı’ davalarımızı, Kıbrıs sorununu, ekonomik problemlerimizi anlatmaya başladık. Adam beni dinlemiyor, gözleri etraflarda dolaşıyordu. Birdenbire ’Türk erkekleri nasıldır?’ diye sordu. Anlayamadım. ’İyidirler’ filan gibilerden bir şeyler söyledim. Adam ’Ben erkeklere meraklıyım’ dedi ve sordu:

’Sen hiç denemedin mi?’ diye... ve ilave etti, ’Eğer denemedinse, neleri kaçırdığını bilmiyorsun!’
Şaşırdım kaldım!

Anlaşılan, adam erkek meraklısı pasif bir eşcinseldi ve de bir Türk erkeği tarafından şey edilmek istiyordu."

***

BU kadarla kalsa iyi...

Altemur Kılıç, bir iki ay sonra görevle Londra’ya gider. Adam, nereden duymuşsa duymuş, Altemur Kılıç’ı bulur, şatosuna davet eder. Gitmek istemezse de Basın Müşavirimiz Yusuf Mardin adamın ne kadar önemli biri olduğunu anlatarak onu razı eder.

***

SONRASINI yine Altemur Kılıç’tan dinleyelim:

"O gece hayatımın en müşkül anlarını yaşadım. Adam, bütün hizmetçilere izin verdim, baş başayız diyordu. Yemekte, ben, haklı davalarımızı anlatmaya çalışırken, o cinsel tercihini bana satmaya çalıştı. Kendisine bundan hiç hoşlanmadığımı kesin olarak söylememe rağmen, sana nadide kitaplarımı göstereyim diye ikinci kattaki kitaplığa çıkardı ve orada bu sefer bana yalvarmaya başladı.

Adamı ya dövmek ya da anlamazlıktan gelmek gerekiyordu; ben ikinci yolu seçtim ama kendimi güç kurtardım, daha doğrusu, kapıdaki Yusuf Mardin’in zili beni kurtardı."

***

ALTEMUR Kılıç Türkiye’ye dönünce, olayı Fatin Rüştü Zorlu’ya anlatır, Kıbrıs uğruna başına neler gelmiştir!...

Zorlu güler; takılır:

"Yahu memleketin âli menfaatleri için keşke yapsaydın!"

***

ANILARI yazmak, hatıraları yazmak kolay mı?

Ne demek istediğini, meramını anlatamadın mı, başına Altemur Kılıç’ın başına gelenler gelir...

Hasan Pulur
Yayın Tarihi : 15 Nisan 2005 Cuma 13:49:21


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?