GÜNLERDİR Altemur Kılıçla uğraşıyoruz, daha doğrusu uğraşmıyoruz da, soranlara "Valla öyle değildir!" diye anlatmaya çalışıyoruz...
Diyeceksiniz ki, ne oluyor, Altemur Kılıça nolmuş, "Öyle değildir" demek ne demek?..
Altemur Kılıç kırk yıllık kapı yoldaşımız, meslek ağabeyimiz ve de dostumuz.
Oturmuş anılarını yazmış, anılarının bir yerinde, bir İngilizin kendisine sapık tekliflerde bulunduğunu anlatmış...
Ama anlaşılıyor ki meramını anlatamamış...
***
BAZILARI Altemur Kılıçın, sapık İngilizin elinden "şeyini" zor kurtardığını sanmış...
Oysa tam tersi, İngiliz, "o biçim" biri...
Lakin Altemur Kılıç bunu tam anlatamayınca, Sefa Kaplan da Hürriyette bunu yazınca, bazıları, onu "o biçim" sanmış...
Bizim de her sorana, "Öyle mi?" diyene, "Yok canım, hiç olur mu?" demekten iflahımız kesildi. Hele ortak bir dostumuz, Altemur Kılıçın "unutkanlığını" hatırlatarak, "Kim bilir belki de unutmuştur!" deyince, baktık bu iş böyle gitmeyecek, Altemur Kılıçı aradık. O da farkında, kitabının ikinci baskısında bunu düzeltecekmiş...
Biz, "Sen şimdiden bir açıklama yap!" dedik...
O da yaptı...
***
1960 öncesi, Demokrat Parti iktidarda, Altemur Kılıç çiçeği burnunda Basın-Yayın Genel Müdürü. Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu, İngilterenin ünlü gazetelerinden birinin yönetim başkanını Türkiyeye davet etmiş, Altemur Kılıça da görev vermiş:
"Git adama bizim Kıbrıs davamızı anlat."
O da İngilizi bulmuş; sonrasını kendisinden dinleyelim:
"Sir Stuartı buldum, yetmiş yaşlarında bir adamdı. Öğle yemeğine davet ettim ve haklı davalarımızı, Kıbrıs sorununu, ekonomik problemlerimizi anlatmaya başladık. Adam beni dinlemiyor, gözleri etraflarda dolaşıyordu. Birdenbire Türk erkekleri nasıldır? diye sordu. Anlayamadım. İyidirler filan gibilerden bir şeyler söyledim. Adam Ben erkeklere meraklıyım dedi ve sordu:
Sen hiç denemedin mi? diye... ve ilave etti, Eğer denemedinse, neleri kaçırdığını bilmiyorsun!
Şaşırdım kaldım!
Anlaşılan, adam erkek meraklısı pasif bir eşcinseldi ve de bir Türk erkeği tarafından şey edilmek istiyordu."
***
BU kadarla kalsa iyi...
Altemur Kılıç, bir iki ay sonra görevle Londraya gider. Adam, nereden duymuşsa duymuş, Altemur Kılıçı bulur, şatosuna davet eder. Gitmek istemezse de Basın Müşavirimiz Yusuf Mardin adamın ne kadar önemli biri olduğunu anlatarak onu razı eder.
***
SONRASINI yine Altemur Kılıçtan dinleyelim:
"O gece hayatımın en müşkül anlarını yaşadım. Adam, bütün hizmetçilere izin verdim, baş başayız diyordu. Yemekte, ben, haklı davalarımızı anlatmaya çalışırken, o cinsel tercihini bana satmaya çalıştı. Kendisine bundan hiç hoşlanmadığımı kesin olarak söylememe rağmen, sana nadide kitaplarımı göstereyim diye ikinci kattaki kitaplığa çıkardı ve orada bu sefer bana yalvarmaya başladı.
Adamı ya dövmek ya da anlamazlıktan gelmek gerekiyordu; ben ikinci yolu seçtim ama kendimi güç kurtardım, daha doğrusu, kapıdaki Yusuf Mardinin zili beni kurtardı."
***
ALTEMUR Kılıç Türkiyeye dönünce, olayı Fatin Rüştü Zorluya anlatır, Kıbrıs uğruna başına neler gelmiştir!...
Zorlu güler; takılır:
"Yahu memleketin âli menfaatleri için keşke yapsaydın!"
***
ANILARI yazmak, hatıraları yazmak kolay mı?
Ne demek istediğini, meramını anlatamadın mı, başına Altemur Kılıçın başına gelenler gelir...