19
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

Aydın Engin - Birgün Gazetesi

AKP'nin Çernobil'i: Pamukova

Sovyetler Birliği ne zaman çöktü?



Yakın tarihi iyi bilip ezberden yanıtlayabilenler sanırım "Duvar yıkılınca" dediler. Yani 1989’un sonbaharında. Kimileri de "Yeltsin uğursuzu, tankın üstüne çıktığında..." dediler. Kendini "ortodoks" olarak tanımlayanlar belki "Gorbaçov şu ünlü glasnost ve perestroyka tezlerini ortaya attığında" demişlerdir.



Ben soruyu "28 Nisan 1986’da, yani Çernobil Nükleer Reaktörü patladıktan iki gün sonra" diye yanıtlayacağım.



Niye iki gün sonra?



Çünkü Kremli’nin ses ve sır geçirmez duvarları iki gün süreyle Ukrayna Sovyet Sosyalist Federe Cumhuriyeti’nde bir nükleer reaktörün patladığını ve ölümcül radyoaktif ışımanın bölgeyi kapladığını halktan, dünyadan sakladılar.



İki gün sonra "sır" saklanamaz, ölümcül çevre felaketinin üstü örtülemez hale gelmişti. Kremlin de kabul etmek zorunda kaldı.



Sovyetler Birliği’nde önlenemez çöküş -bence- o gün başladı. "Duvar"ın yıkılması, Yeltsin’in tankın tepesine tırmanıp kendini ulusal kahraman ve kurtarıcı ilan etmesi, Gorbaçov’un eşi Raiza’nın "first lady" rolünü benimseyip, ziyaret edilen Batı metropollerinde pahalı giysiler satan butikleri dolaşıp, ayran budalası gibi sırıtması çöküşün daha ileri halkalarıdır.

20. Yüzyılda insanlığın o harikulade "düşü"nün, 1917’de başlayan o cesur ve şanlı sosyalizm kuruculuğu denemesinin yenilgisi Çernobil’le başladı.



* * *



Lenin’in önderliğinde Sovyetler Birliği Komünist Partisi’nin (SBKP’nin) dünyayı değiştirecek bir süreci başlatması ile Tayyip Erdoğan önderliğindeki AKP’nin Türkiye’de iktidara gelip yasalarda, devlet örgütlenmesinde, yerel yönetimlerde, Kıbrıs sorununda, AB yolunda değişiklikler içeren bir süreç başlatması ne kadar karşılaştırılabilirse (yani karşılaştırılamazsa), yeryüzünün tanık olduğu en büyük çevre felaketlerinden Çernobil Nükleer Santral kazası ile, Pamukova’da raydan çıkan hızlı trenin yol açtığı kaza da o kadar karşılaştırılabilir (yani karşılaştırılamaz).



Ancaaaaak...



Evet, ancaaak yine de Çernobil kazası ile Pamukova tren kazası arasında bir benzerlik var.



Yo, yooo, her ikisinin de "kaza çoktan geliyorum demişti" diye açıklanabilecek ortak yanlarından söz edecek değilim.



Keza her iki kazada da "teknolojik geriliği aşmadan teknolojik sıçrama yapmak" gibi bir "haddini ya da kendini bilmezlik"ten de söz edecek değilim.

Her iki kaza arasında çok daha anlamlı bir benzeşim var:



Ülkeyi yöneten siyasal güce karşı, her iki ülkede de o kazaların ardından kuşku, kaygı, güvensizlik gibi siyasal sonuçları önemli olacak sorular belirdi.

Sovyet insanı, Çernobil’den iki gün sonra belki de ilk kez, onlarca yıldır devlet aygıtını elinde tutan SBKP kadroları tarafından pompalanan "iktidarın güçlü, işini bilir ve işlerin ehil ellerde olduğu" propagandasını sorgulamaya başladı; o güne kadar doğru bellediklerini "Doğru mu bu" sorusuyla karşılar oldu.



Nereden mi biliyorum?



O günlerde oralardaydım da oradan biliyorum.



* * *



Pamukova kazasının ardından ise bırakınız son on yılın Bülent Ecevit-Mesut Yılmaz-Tansu Çiller-Devlet Bahçeli-Necmettin Erbakan arasında el değiştirerek sürüp giden hükümetlerinin hantallığından, çağa ayak uydurabilecek bir Türkiye yaratmaktaki beceriksizliklerinden, ufuksuzluklarından sıtkı sıyrılıp, umutsuzluğa kapılıp Tayyip Erdoğan’da çağ açan bir lider, AKP’de devrim nitelikli değişimleri gerçekleştiren bir siyasal güç düşü kuran kimi aydınları, enayilik sınırında kimi iyimserleri bir yana bırakın, AKP’ye içtenlikle oy veren seçmen kitlesinde de ciddi bir güvensizlik filizlendi; siyasal sonuçları kaçınılmaz bir sorgulama süreci başladı.



Nereden mi biliyorum?



Bu günlerde buralarda, o insanların arasındayım da ondan.



AKP’de işinin ehli, konusunun uzmanı insanlardan oluşan bir siyasal güç vehmeden, Tayyip Erdoğan’da karizmatik bir siyasal önder görenler şimdi bu cilanın altındaki derin bilgisizliği, kültür fukaralığını, bilimi umursamayan kaderciliği, bilgi donanımlarındaki yürekler acısı sığlığı görüyor ve sorguluyor.

Bunun kanıtını gazete sayfalarında, TV ekranlarında aramayın.



Çıkın sokaklara, oturun kahvelere. "Ben son seçimde Tayyip’e oy verdim bey" diyen ve sonra da Pamuokva sonrası bilincinde beliren zehirli soruları (zehir Tıp’ta tedavi amaçlı da kullanılır, unutmayın) ardarda sıralayanlarla sohbet edin. Balıkçılarla, bakkallarla, seyyar satıcılarla, esnafla, zenaatkarlarla konuşun.



Bana hak vereceksiniz...



Sonuçları bugündan yarına görülmeyecek. Ama Pamukova, AKP’nin Çernobil’idir...

AYDIN ENGİN - BİRGÜN GAZETESİ
Yayın Tarihi : 31 Temmuz 2004 Cumartesi 01:17:29


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?