27
Mayıs
2024
Pazertesi
ANASAYFA

Bağımsız sauna hukuku, serbest yumurta ekonomisi... - Ece Temelkuran / Milliyet

Gazetemizin dünkü birinci sayfasını, sanırsın ki ben yazı yazayım diye hususi yapmışlar. Yani hakikaten hususi! Şöyle ki...
Manşet: AKP Milletvekili Çömez'den Unakıtan'a mektup:
'Bu ülke sizi taşıyamıyor.'
Manşet altı: Unakıtan'dan bu kez de süt ve kremşanti!
Maliye Bakanı'nın oğlu Abdullah Unakıtan, likit yumurtadan sonra süt ve kremşanti üretimine başladı.
Bu haberin hemen altındaki habere gelelim ki hususi olan da budur. Haber şöyle:
Yumurta atan 13 yıl hapisle yargılanacak.
Başbakan'a Mersin'de yumurta atan 5'i tutuklu 9 kişiye dava açıldı.

Çift sarılı bir gün
Yani dün gazetenin birinci sayfasında yakıcı bir "yumurta konsepti" oluşturulmuştu. Sayfa, siyasi tarihimizin yumurta etrafında şekillenen bu müstesna ve çift sarılı günlerini mükemmelen yansıtıyordu. Birinci sayfamız dosta düşmana karşı açık ve net bir dille aslında şöyle diyordu:
"Yumurtam muhalif, gel de bak" dersen girersin içeri. Fakat dersen ki "Yumurtam Unakıtan!" kimse kaldıramaz seni yapıştığın koltuğundan! Ezcümle, memleketimizdeki bazı yumurtayla berbat, bazı yumurta abad olur insan.

Yumurta ve insan
Lop pişmiş birinci sayfamız böyle iken iç sayfalarımız efendim, daha cılk bir vaziyet arz ediyordu. Buradan ilan ediyorum:
Memleketimizde bir dil sorunu vardır! Bu memleketin milli, özbeöz Türk mafyası kendi dilini layıkıyla konuşamamaktadır. Muhabirlerimiz, editörlerimiz ve okurlarımız sıkıntı içerisindedir.
Müessesemizin hiçbir zahmetten kaçınmayarak "Sauna çetesi" elemanları arasında geçen telefon görüşmelerinin bant kaydını ele geçirip yayımlaması bu sebepten yeterli verim vermemektedir. Çünkü bu bant kayıtlarını yazdığınızda aslında kişilerin neden bahsettiğini anlamak mümkün olmamaktadır. Örnek dünkü gazetemizdendir:
K: Beni aradın mı abi?
X: Evet.
K: İbo'yla beraberim ya şimdi Asena'nın yanından geldim, para getirdim ona. Harçlığı yokmuş. Bir şey yapmamız lazım, yapabilir misin?
X: Ne yapmam lazım?
K: Basına telefon edilecek. Balık lokantasında, İbrahim'in orada olduğunu ispiyon etseler. Yani Asena'yla arasını yapmaya çalışan akıl hocasıyla.
X: Asena'nın yanında kim olacak?
K: Asena değil, Tatlıses.
X: Seni görüntüleyecekler yani.
K: Görüntülesinler, inkâr edecem zaten.
X: Asena'nın seni görmesini mi istiyorsun onun yanında?
K: Asena'nın beni onun yanında görmesini istiyorum. İkincisi, olay değişik anlaşıldı. Şahin ve Drej birbirine girecek.
Herhalde dikkatinizi çekmiştir, kahramanlarımız da birbirini anlamıyor. Yani bu dil sorunu, sadece mafya haberlerinin anlaşılmasını güçleştirmekle kalmayıp aynı zamanda mafya üyeleri arasında bir iletişim sorunu da yaratıyor. Örneğimizde de tecrübe ettiğimiz üzere nice yiğitler telefonda telef oluyor, halis mulis Unakıtan yumurtası gibi gençler bu yolda yılıyor, bıkıyor, o mafya motivasyonunu kaybediyor. Yazık, çok yazık.

Rafadan memleket
Vaziyet-i umumi bu merkezdeyken, memleketin soruşturmacı haberciliğe dair bütün enerjisi "Seray Sever'in sesi kendi sesi mi?" sorusunun cevabını aramakla meşgulken, Diyarbakır Cezaevi'nde işkence görenlerin açtıkları davalar yıllar sonra kimseye ceza verilmeden kapatılmışken, bu memlekete dair tek korkusu Ermeni konferansı yapılması olan insanlar yolda, belde bir "tahrik unsuru" ararken, ülkücü gösterilerde linç girişimine uğrayan astsubaya polisin ilk sorduğu soru "Ne işin var burada?" oluyorken, memleketteki yumurtacılar tok, doktorlar aç gezerken, yumurtacılara yurtdışından doktor ithal ettirilirken...
Bazen "Artık bir yerde bitecek herhalde" dedirten, illallah ettiren bir korku masalı içinde yaşadığımızı düşünmüyor musunuz sizde gazeteleri baştan sona okurken?
.
Yayın Tarihi : 1 Mart 2006 Çarşamba 15:28:15


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?