İşte yine geldi cumartesi...
Karanlık olaylara bakarak yüz buruşturmak yerine, şöyle hafif gerinerek enseyi karartmamak...
Enseyi karartmamak... Her ne kadar kızım Zeynep Bakan ile eşi Gürkan Bakan'ın, 9 yıllık, Şahin marka arabası; bir bakıma dünyaya geldiği mekândan, Göztepe'de oturduğu apartmanın bahçesindeki park yerinden çalınmış olsa da...
***
Ülkenin onca derdi varken ve milyarlarca dolarlık görünmez avantalar hapazlanırken; eskice bir arabanın çalınması kimi ne kadar ilgilendirir ki?..
Birkaç hafta önce de Mehmet Altan'ın, Gayrettepe'de arabasının camı kırılıp, içinden el çantası çalınmıştı...
***
Ne vatandaşların soyulması, ne de birbirini soyması önemli değil.
Yeter ki vatan sağ olsun...
Bir de vatanın tepesinde oturup, bizleri yönetmeye çalışan büyüklerimiz; hem sağ olsun, hem var olsun...
***
Masmavi ve kimsesiz Köyceğiz Gölü'nün kıyıdan bakıldığında, bir karış üstünde upuzun düzgün bir ip gibi, peş peşe hışımla uçan yüzlerce siyah karabatak...
Ankara'daki hukuk tartışmalarına asla katılmıyor karabataklar...
Oysa Ankara'da, değişik havaları gösteren, değişik barometrelere göre özel ayarlanmış hukuk tartışmaları, ne kadar ateşli sürüyor:
- O hukuka uygun değil, hukuka uygun olan bu...
- Hayır, şu hukuka uygun, öteki değil...
- Şu da değil, öteki de değil; asıl beriki uygun hukuka...
***
Masmavi kimsesiz gölün bir karış üstünden, tek parça bir uçurtma kuyruğu gibi, peş peşe uçan yüzlerce siyah karabatak, derinlerdeki balıklarla ilgili; ne uğraşsınlar Ankara'da, siyasal bir oltaya dönüştürülmek istenen "hukuk"la?..
***
Eski zamanlardan kalma, ortadaki kapısının iki yanındaki bir çift penceresiyle, tek katlı, kirli beyaz, çöküntü bir Köyceğiz evi...
Önündeki otlara boğulmuş bir avuçluk bakımsız bahçesinde, anaç bir erik ağacı, bembeyaz çiçeklerle donanmış...
Tenha, gözden uzak, yağmur sularıyla yer yer havuzlanmış yolların, sağında solundaki arsa kıyılarında, birkaç avuçluk şıkıdım papatyalar...
***
Dört bir yanından burnuna doğru, süngüleşmiş "çete" haberlerinin gelip dayandığı bir âlemde; tadına varabildiğin ölçüde güzel olan, gürültüsüz patırtısız, sakin Köyceğiz...
Bıçkın bir hint horozu, uzun bacaklarıyla nasıl da kovalıyor, hızla kaçan tavuğu...
Solmaz'a döndüm:
- Kadınlara hiçbir yerde rahat yok, dedim.
- Yok, dedi.
Malın gözü keçilerle, akşam saatlerinde ağıllarının yolunu tutan boş bakışlı inekler de, omuz silkiyor gibiydiler kadın haklarıyla, Ankara gündemlerine...
***
Bu arada en ballı petekli haber, Kırşehir Kaman'da bir arkeoloji müzesi kurulması için, Japonya'nın hibe etmeye karar verdiği 288 milyon yenle birlikte, ileri sürdüğü koşuldu:
- Bu parayla açacağınız ihalede lütfen kimse rüşvet ve hediye almasın...
Ankara da önce:
- Peki, demişti; söz veriyoruz...
Ama sonra Ankara rüşvetçiliğinin, uluslararası bir antlaşmada da ilk kez belgelenmesi; büyüklerimizin haysiyetine, şerefine, onur ve gururuna dokunmuş; antlaşma iptal edilmişti...
***
Dünkü Radikal'in manşeti de, karanlık "çete" haberleri yanında, dalgacı bir özellikteydi:
"Başbakan'a yumurta atanlara dokuz ağır suçlama yöneltildi - İki yumurtaları daha olsa rejimi yere sereceklerdi - Yargıtay'ın 'hak' saydığı eylem, polise göre 'devletin düzenini değiştirmek, bütünlüğünü bozmak, devlet otoritesini ele geçirmek, hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs' gibi suçlara denk düşüyor".
***
Bana öyle geldi ki, bu kez Köyceğiz Gölü'nün bir karış üstünden peş peşe uzun bir çizgi halinde uçan siyah karabataklar da, durup gülmeye başladılar; eski zamanlardan kalma çöküntü Köyceğiz evinin bakımsız bahçesindeki, bembeyaz çiçeklerle donanmış erik ağacı da...
***
Genç kuşaklar kim bilir daha neler yaşayacaklar...
Ola ki aralarından bir gün Köyceğiz'e uğrayacaklar, uzaklardan bir ses duyarlar kulaklarında:
- Enseyi karartmayın; kimi hayatı hak edip tadını çıkarmaya uğraşır; kimi de çete kurup bokunu çıkarmaya...