GEÇEN cumartesi günü Uğur Dündar, çocuklarıyla birlikte evinin ikinci katının penceresinden dışarıyı seyretmektedir.
Dışarısı cıvıl cıvıl kuşlarla doludur.
Bazıları evin bahçesindeki ağaçlara konup kalkmaktadır.
Uğur Dündar, kuş gribi nedeniyle kafası karışan çocuklarına, kuş sevgisini anlatmaya çalışmaktadır.
Yukarıda uçmakta olan kuşlardan biri, aniden taklalar atarak düşmeye başlar.
Yerçekiminin etkisiyle taş haline gelen kuş, pencerenin tam altında, üç beş metre önlerinde bahçeye çakılıp kalır.
Biraz merak, daha büyük endişe ile bahçeye koşar.
Önünde, bir atmaca yatmaktadır.
Kuşun ağzında bir et parçası vardır.
Kader, kuşu, Uğur’un anlattıklarını tekzip eder gibi önüne koymuştur.
* * *
Ölü bir kuş, bir zamanlar hafızamızda sadece bir acıma sızısı olarak kalırdı.
Bugün ise elinde orak, kara cüppeli bir Azrail’in cismani biçimine dönüştü.
Son günlerdeki kuş gribi haberlerinin verdiği korkuyla Uğur, hemen İl Tarım Müdürlüğü’nü arar.
Yetkili, bu gibi çağrılar için özel ekip oluşturduğunu, ancak trafik nedeniyle gelmelerinin biraz zaman alabileceğini söyler.
Ekip biraz gecikince, haklı olarak Uğur’un endişesi de artar.
Bir kovaya evdeki dezenfektan maddelerden koyarak, kuşla etrafını ilaçlar.
Biraz sonra yetkililer gelir, kuşu alıp giderler.
Kısa bir süre sonra, müdürlükten cevap gelir.
Atmacada kuş gribine rastlanmamıştır.
"Ama bunca dezenfektan atıldıktan sonra virüs kalır mı?"
Yetkililer bunu da söylerler.
* * *
Aynı Uğur Dündar’ın 24 saat önce ilginç iki ziyaretçisi vardır.
Beyaz Et Toptan ve Perakendeciler Derneği Başkanı Demir Kunter ile reklam işlerine bakan Şenay Kalkan, Uğur Dündar’a kritik bir teklif getirmişlerdir.
Tavuk üreten modern kuruluşlar batma noktasına gelmiştir.
Bunları kurtaracak ve halkı yeniden beyaz et yemeye ikna edecek bir proje hazırlamışlar.
Türk halkının güvendiği bir isim çıkıp, insanlara "Rahatlıkla tavuk eti yiyebilirsiniz" diyecekti.
* * *
Ama bu sözleri, en ikna edici biçimde kim söyleyebilirdi?
Yaptıkları araştırmada öne çıkan isim Uğur Dündar olmuş.
Uğur iki yıla yakın bir süredir, halka gıda sağlığı konusunda çok ilgi çeken ve güven veren programlar yapmıştı.
Dolayısıyla o çıkıp bunları söylerse etkili olabilirdi.
Tabii bu Uğur Dündar açısından da ağır sorumluluk getiren kritik bir karardı.
Bazıları tarafından "radyasyonlu çay içen bakan" gibi algılanabilirdi.
Ancak ortada bir gerçek vardı.
Beyaz et sektöründe, modern üretim yapan kuruluşların paket içindeki ürünlerinde tehlike yoktu.
Ayrıca kuş gribi artık sadece beyaz et sektörünü değil, turizmi de etkileyecek boyuta gelmişti.
Uğur Dündar kritik kararını verdi:
"Bu felaket tablosu karşısında benim buna hayır demem mümkün değil."
Ama iki şartı vardır. Önce birincisini söyler:
"Bu reklamdan tek kuruş para almam. Bunu ilan edeceksiniz."
İki: "RTÜK’le konuşup izin alacaksınız. Çünkü ben haberciyim ve reklam programına çıkma hakkım yok."
Bunları anlatmak için ayrıca Tarım Bakanı Mehdi Eker’i de aradı.
* * *
Tarım Bakanı Eker, Uğur Dündar’a ancak ertesi gün döner.
Uğur bu arada bakana ölü kuş meselesini de anlatır.
Ama bakın, bir gazetecinin, ülkesi için aldığı bu kritik ve son derece riskli karar, ertesi gün basına nasıl yansır:
"Ölü kuştan korktu, bakanı aradı."
Arkadaşlarımızın bunu kasıtlı yaptıklarını asla düşünmüyorum.
Ama hepimiz bazen istemeden insanları üzebiliyoruz...
.
Yayın Tarihi :
28 Ocak 2006 Cumartesi 09:57:17
Güncelleme :28 Ocak 2006 Cumartesi 09:59:59