22
Mayıs
2024
Çarşamba
ANASAYFA

Baroların sesi - Melih Aşık / Milliyet

Hükümet, üniversite rektörleriyle zıtlaşıyor, YÖK'le zıtlaşıyor, Yargıtay'la zıtlaşıyor, barolarla zıtlaşıyor. Cumhurbaşkanı ile zıtlaşıyor, işçi sendikalarıyla zıtlaşıyor, TÜSİAD'la zıtlaşıyor. Meslek odalarıyla, mimarlarla, mühendislerle, ziraatçılarla zıtlaşıyor.
Bilime, hukuka, akla, mantığa, değer veren yurtsever çevreler, hükümet icraatını endişe ve telaşla izliyor. AKP ise, "Otobanda ters yola girip de karşıdan gelen tüm arabaların ters yola girdiğini anons eden Karadenizli sürücü misali" başkalarını haksız kendisini haklı görüyor.
AB ve ABD'den gelen her istek anında karşılanıyor. Dış desteğin sürmesi için halkın ve ülkenin cebinde ne kaldıysa yabancılara ikram ediliyor.
Ankara'da toplanan Barolar Birliği yöneticileri ve 60 ilin baro başkanları, yayımladıkları bildiride bakınız ne diyor:
"Halkın asıl beklentisi demokrasinin eksiklerini gidermek, üretimi artırmak, işsizliği önlemek, hakça paylaşımı sağlamak ve yolsuzluklarla savaşmak iken, dinsel özgürlüklerin kullanılmasında kısıtlamalar varmışçasına yapay gündem yaratılarak tüm dikkat ve zamanın buralarda harcanmasını yanlış buluyoruz. Toplumsal uzlaşmayı geliştirecek politikalar yerine ayrışmaları vurgulayacak uygulamaları kabul etmiyoruz..."
İktidar son umut olarak dinsel duygu ticaretini yoğunlaştırdı. Bakalım nereye varacak işin sonu?

Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç, "Solun sorunu ahlak" demiş.
Yanılıyor... Solun sorunu, dini kullanarak halkı uyutan sağ siyasetçiler kadar uyanık olmaması...
Haldun Ertem

Albayrak'ın isyan bayrağı!

Prof. Mümtaz Soysal, Telekom'un özelleştirilmesini, satışta kamu yararı bulunmadığı, ihale sürecinin şeffaf olmadığı, vs. gibi gerekçelerle geçen defa olduğu gibi yine yargıya götürmeye hazırlanıyor. Hoca, Telekom'un geçmişte 30 milyar dolar ettiği söylentisine gülüyor:
- Esas şimdi 30 milyar dolar eder ama 2.5 yıllık kârına sattılar, diyor.
AKP'de de itiraz bayrağı çekenler var. AKP Amasya Milletvekili Hamza Albayrak, KİT Komisyonu üyesiyken Özelleştirme İdaresi'ne yönelttiği 40 kadar soruya hâlâ yanıt alabilmiş değil. Neydi o sorular:
- Toplam uzunluğu 100 bin kilometreyi bulan fiber optik ile 35 milyon kilometreyi bulan bakır kablonun değerinin ne olduğunu sordum. Yanıt alamadım. Telekom'un bilanço değerini sordum, doğal olarak yanıt alamadım. Çünkü bunu açıklama yetkisi, çıkarılan özel bir yasa ile Bakanlar Kurulu'na verilmişti. Alamayınca da ben artık deneticilik oyunu oynamak istemiyorum deyip KİT Komisyonu'ndan istifa ettim.
- Siz daha önce Telekom'un hesaplarını inceleyen KİT Alt Komisyonu'nun başkanıydınız ama sonra ayrıldınız.
- Ayrılmadım. Ayırdılar!
Eski Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz, Telekom'un gerçek fiyatının 25 milyar dolar olduğunu, ancak ihalenin kapı arkası tezgâh politikasıyla kotarıldığını söylüyor. Önemli bir konuya dikkati çekiyor:
- Bu satış ileride milli güvenlik bakımından başımıza çok iş açacaktır. Dinlenme, dinlettirme, takip etme, şantaj dahil Türkiye'nin askeri ve haber alma teşkilatı ile ilgili konularını da büyük sıkıntıya sokacaktır. İhaleyi kazanan şirketlerin, bir süre sonra ellerindeki payları kimlere satacakları konusu da hiç ele alınmamıştır. Hasım ülkeler hisseler almak suretiyle Türkiye'nin başına belalar açabilecektir.
Bu iş iktidarın çok başını ağrıtacak... Çok...

Memleketin kârlı kuruluşlarını yabancılara satmak kolay... Kolaysa zarar eden kuruluşlarını satsınlar da görelim...

Exit

Sevgi Arslan, babasını bir rahatsızlığı nedeniyle Samsun Devlet Hastanesi'ne götürmüştü. Hayli temiz ve modern olan yeni polikliniklerin önünde muayene saatini beklerken dikkatlerini tavandan sarkan "EXIT" tabelaları çekti.
Acaba kaç kişi EXIT'ın çıkış anlamına geldiğini bilebilirdi? Yoksa sözcüğün Türkçesi mi bulunamamıştı?

"Kurbağa gökyüzünü kuyunun ağzı kadar sanır."
Çin atasözü

Melih Aşık / Milliyet
Yayın Tarihi : 5 Temmuz 2005 Salı 10:56:56
Güncelleme :5 Temmuz 2005 Salı 11:06:21


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Altar Atakan IP: 85.99.66.xxx Tarih : 5.07.2005 18:17:30
Marxtan bu yana dinin afyon addedilmesi ister istemez bizim aydın cenahını da etkiledi. İnsanlar tercihleri ile vardır. tercih edemeyen tercihi yok sayılan insan zaten birey olarak var değildir. Efendim siyasi simge imiş. Tabi ki siyasal demek bir tercih etme demektir. melih Aşık'ın seküler tercihlerine kutsal önyargısına nasıl tahammül gösterliyor ise o da kendisi gibi olmayanlara aynı şeyi göstermek zorunda. İkincisi aynı argümanları ileri süren aydınların hepsi nedendir bilinmez hep insanlardan uzak onlara mesafeli karşılıklı ilişkilerde bencildirler. Gelir bakımından hep iyi durumdadırlar. İçlerinde hiç esnaf, bakkal yoktur. Kitle Aşık gibi düşünmediğini gösterdi. Birey olarak insanların aydınlatılmaya değil düşünen bir varlık olduklarını hatırlamaya ihtiyaçları var. Gerisi kendilerine kalmış. Onların tercihlerine karışmak en azından terbiyesizliktir.