Başbakan muhalefet lideri olsaydı, ne derdi?
Başbakan, 1 milyon dolar karşılığında iş takibi yapmakla suçlanan AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Sakarya Milletvekili Şaban Dişli’yi uyarmış!
İyi iş vallahi...
Siyaseti, ticarete alet edeceksin...
Oturduğun koltuğu, vekili olduğun milletin ihtiyaçlarını karşılamak için değil de bir büyük şirketin “arsa siparişi” için kullanacaksın...
Taşıdığın “AKP Genel Başkan Yardımcısı” unvanını da basamak edinip, her engeli kolayca aşacaksın...
Karşılığında çantalar dolusu dolarları lüpleteceksin...
Foyan ortaya çıkınca da sadece “uyarılacaksın!”
Başkalarının yolsuzluğuna, usulsüzlüğüne, iş takipçiliğine aslan kesilen Başbakan, sana alt tarafı, “Biraz daha dikkatli ol Şaban, başımızı derde sokma” diyecek...
***
Elbisenin asla sökülmez denilen dikişleri sökülmeye başladı bir kere bundan sonra “Durmak yok, yola devam!”
Daha bu yolda taş gibi yapı şirketleri var!
İstanbul’un haraç-mezat satılan değerli kamu arazileri var!
Son üç-beş yılda toplu konut arazisine dönen çevre yollarının kenarlarındaki yeşil alanlar var!
Kamu kuruluşlarının gökdelenlenen bahçeleri var!
İkiye, üçe, dörde katlanan imar değişiklikleri var!
Düne kadar kadar adı bile bilinmeyen ama bugün ülkenin en çok kazanan şirketleri var!
Bu şirketlerde ortak olan ya da üst düzey görevlerde çalıştırılan çocuklar var!
O çocukların bitip tükenmeyen hırsları var!
O hırsın verdiği gözü karalıkla imzalanan başka “gizli” anlaşmalar var(dır herhalde)!
“Legal ya da illegal her türlü hizmet verilir” diyen özel sektör firmaları...
O özel sektör firmalarının yöneticileriyle kol kola gezen mülki amirler...
O mülki amirlere kol kanat geren başka siyasetçiler var!
En önemlisi daha düne kadar küçük bir kapkaç çetesi yakalandığında bile “Temiz eller hareketi başlamıştır” diye nutuk atan...
Ama kendi yardımcısının tezgâhları ortaya çıkınca “Dikkat et Şaban” demekle yetinen Başbakan var!
***
“Görevi kötüye kullanmak”, yasalarımız tarafından suç olarak tanımlanan bir eylemdir. Bu suçun cezası da “uyarı” falan değildir, hapistir!
Ayrıca hukuk devletlerinde cezalar başbakanlar tarafından değil, mahkemeler tarafından verilir!
Sayın Başbakan’a çok basit bir soru sormak istiyorum:
İktidarda değil de muhalefette olsaydınız...
Ve iktidar partisinin genel başkan yardımcısının adı bu tür bir iş takibine, rüşvete, görevi kötüye kullanmaya karışsaydı...
Başbakan da onu “uyarmakla” yetinseydi...
O başbakana ne derdiniz?
İşte... Milyonlarca vatandaş, sizin diyeceğiniz o sözü bugün için sizin kullanıyor...
Tabii, umurunuzda olursa!
***
TESETTÜRLÜ VİLLA!
Başbakan’ın şortla görüntülendiği beş yıldızlı oteldeki lüks villa, Erdoğan ailesini gazetecilere karşı korumak için yeşil brandalarla kaplanmış!
Bizim arkadaşlar bu durumu, “Otel tesettüre büründü” diye yorumladı...
Tesettürlü bir insan, bütün yabancıların yanında örtünür...
Oysa Başbakan’ın villası sadece gazetecilere karşı tesettüre giriyor...
İçeride korumalar, şoförler, garsonlar, bahçıvanlar fink atıyor...
Bu durumda, size göre de bir gariplik yok mu?
***
GÜNÜN SORUSU
İran Cumhurbaşkanı bugün Türkiye’ye geliyor ama “Anıtkabir’i ziyaret etmemek için” İstanbul’da ağırlanıyor...
Laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletinin vatandaşı olarak kendinizi nasıl hissediyorsunuz?
***
Benim vergimden gırtlağına düşen pay, haram olsun!
Çok değil, daha önceki gün 9 çocuğumuzu teröre kurban verdik!
Onların kanı bile kurumadan Meclis çatısı altında bulunan DTP’nin Eşbaşkanı Emine Ayna dün, bu bölücü terör örgütünün ilk silahlı eylemini gerçekleştirdiği 15 Ağustos’u “Zafer Bayramı” ilan etmiş!
Partisinin Lice’de düzenlediği toplantıya katılanların “15 Ağustos Zafer Bayramı”nı kutlamış!
***
Sana söylenecek her söz, beni düşürür ey terörün vekili:
Sadece bil ki...
Aldığın maaşın, benim ödediğim vergiden oluşan bölümü zehir zıkkım olsun!
Haydi, yüreğin yetiyorsa dava aç bana...
