18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Baykal, Güneydoğu'ya 'Almanya modeli' düşünüyor - Fikret Bila / Milliyet

CHP lideri Deniz Baykal'la, Güneydoğu'ya yaptığımız seyahat boyunca ve Ankara'ya döndükten sonra sorunun, sosyoekonomik boyutunu da konuştuk...
Şemdinli'de, Yüksekova'da, Hakkâri'de, Van'da halkın sorunların çözümü konusunda soldan öncülük beklediği, yerel sözcülerle sık sık dile getirildi.
Terör ve sonrasındaki siyasallaşma sürecinde siyasetin kimlik, aidiyet, dil, üniter yapı, federasyon gibi alanlarda gezdiği, halkın politize olduğu ancak sosyoekonomik sorunların geri plana itildiği ortak bir saptama olarak Baykal'a da iletildi.
Acaba CHP işin bu yanıyla ilgili miydi?
Ulusal bir ayrışmaya yol açmadan, herkesin kültürünü, etnik kimliğini yaşamasını, anadilini öğrenmesini ve kullanmasını savunuyordu. Atatürk'ün millet ve milletçilik anlayışı çerçevesinde bunu zenginlik saydığını vurguluyordu ama acaba Güneydoğu'nun kalkınması için bir plan geliştiriyor muydu?

Almanya modeli
Baykal, bu sorularıma "elbette" yanıtını verdi. Sorunun sosyoekonomik boyutuna sosyal demokrat anlayışın gerçekten çözüm bulabileceğini, bunu sorumluluk olarak gördüğünü belirttikten sonra Willy Brandt'ı anımsattı.
"Willy Brandt'ın" dedi, "Sosyal demokrat dünyada hâlâ çok saygın bir isim olmasının nedenlerinden biri ünlü kuzey-güney diyaloğu düşüncesini geliştirmiş ve uygulamış olmasıdır. Aynı yaklaşım tarzının Sovyet bloku dağıldıktan sonra iktidara gelen diğer siyasi partiler tarafından doğu-batı diyaloğu (Batı Almanya-Doğu Almanya) olarak sürdürülmüş ve başarıya ulaştırılmış olmasıdır. Biz de CHP olarak Türkiye'de bir doğu-batı diyaloğu geliştirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu düşünceyi somut projelerle geliştiriyoruz. Bu modelin özü, zengin bölgelerle fakir bölgelerin dayanışma, işbirliğine yönelmeleridir. Brandt, bunu ülkeler arasında düşünmüş ve geliştirmişti.
Sonradan aynı yaklaşımı Almanya'nın içinde de yaşama geçirdi. Keza daha sonra iki Almanya birleşince, Batı Almanya'nın zengin eyaletleriyle Doğu Almanya'nın yoksul eyaletleri eşleştirildi. İşbirliği içinde kaynak aktarımı sağlandı. Bu sayede Doğu Almanya da zenginleşti; yaşam kalitesi, refahı arttı. Türkiye'de de bu niye yapılmasın?"

Eşleştirme
Baykal, Güneydoğu için diyalog yaklaşımını şöyle somutlaştırıyor:
"Biz, CHP olarak somut projeler üzerinde çalışıyoruz. Bir uzmanlar kurulumuz projeleri geliştiriyor. Biz de batının olanaklarını, geniş illeriyle, Doğu ve Güneydoğu illerimizi eşleştirebiliriz. Örneğin gelişmiş illerimizin belediyeleri araç gereç ve fon havuzu kurabilirler. Zengin illerimiz, belediyeleri hangi partinin yönetiminde olursa olsun yine parti gözetmeksizin yoksul illerimizin belediyelerine kaynak, araç gereç aktarabilir.
Dev özelleştirmeler yapılıyor. Milyarlarca dolarlık özelleştirmeler söz konusu. Bu kamu tesisleri, fabrikaları üzerinde her vatandaşın hakkı var.
Bu özelleştirmelerden önce gönüllü olarak belki sonra belirli kurallar içinde Güneydoğu'ya yatırım için belli oranda kaynak aktarılabilir. Güneydoğu'ya sıfırdan yatırım yapacaklara, gerçekten yatırıma dönüşmesi koşuluyla kamu desteği sağlanabilir."
CHP, Güneydoğu için "Almanya modeli" üzerinde çalışıyor.
Baykal, ekonomik sorunların böyle bir modelle çözülmesinin doğu-batı arasında kaynaşmayı güçlendireceği gibi aşırı politize edilmiş kültürel sorunların da daha kolay çözüleceği kanısında...
Fikret Bila / Milliyet
Yayın Tarihi : 11 Aralık 2005 Pazar 09:25:42


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
İBRAHİM ÇAMKERTEN IP: 212.156.205.xxx Tarih : 12.12.2005 01:23:04
Sayın BİLA, Geç de kalınmış olsa sayın BAYKAL'ın Güneydoğu gezisi Cumhuriyet Halk Partisinin varlığını Güneydoğuda da görmek isteyenler için sevindirici olmuştur.Cumhuriyet Halk Partisinin Van Üniversitesi Rektörünün geciken adalet-adaletsizlikle yüzyüze kalmışlığı karşısında iki ay gibi bir süre sessiz kalması Yalçın Bayar tarafından dile getirilen gerçekleri bile dile getirememiş olması gönderdiği heyet'in gezi sonrası sessiz kalması bir üzüntü kaynağı olmuştur.Halkımız sayın Baykal'dan mağdur edilmiş sayın Rektör'le birlikte üzülmek yerine adaletin bir an önce tecellisi için CHP'nin hukuk yardımını sayın Aşkın'a sunmasını,intihar ortamına itilen merhum Genel Sekreter'in haklarının araştırılmasına öncülük edilmesini beklemektedir. Halkımız, Cumhuriyet Halk Partisinden sadece Güneydoğu için değil tüm Türkiye için somut,Türkiyenin sorunlarına çözüm getirecek projelerin zaman kaybedilmeden açıklanmasını, iktidara alternatifler sunmasını beklemektedir. Muhalefet Partisinin görevleri arasında muhalif parti liderinin önce Başbakanlık sonra da sessiz kalınarak Cumhurbaşkanlığı yolunu açmak gibi bir yükümlülük-sorumluluk yoktur.Yalnızca iktidarın eleştirilerek günlerin geçirilmesi bizlere hayal kırıklığı yaşatmaktadır.Olumlu çalışmalar halka anlatılamamaktadır.Cumhuriyet Halk Partisi halkına ulaşamamaktadır.Parti ile halk arasında demir perde vardır. Cumhuriyet Halk Partisi E-Devlet programı vaatetmiştir, ne yazıkki; milletvekillerine yazılan elektronik postalar "okunmadı" diye geri gelmektedir. Willy Brand; elbette saygın yerini saygın projeleriyle tarihte almıştır, ancak; Willy Brand'ın ortaya koyduğu çözümler 20 yıl önceki Dünya koşullarına getirilen sosyal demokrat çözümlerdir, bu çözümlerin içinde halkın alın terinin yok pahasına satılması yoktur.Özel sektör ile kamu sektörü arasında belirli çizgiler vardır.Bu günkü Cumhuriyet Halk Partisinin bu günkü çizgisi ekonominin neresindedir? Halkımız Cumhuriyet Halk Partisinden Cumhuriyetimizin laik demokratik sosyal hukuki değerlerinin korunması için gösterdiği çabaların yanında,dış güçlerin her dayatmasına evet diyebilen Hükümete karşı alternatif dış politika çözümlerini üretmesini de beklemektedir,Lozan bu gün tartışmaya açılmıştır,Ulus Devlet tartışılmakta,ümmetçi yaklaşımlar yol almaktadır. Sayın Baykal bu konularda halkımızı Türkiye'ye sahip çıkmaya çağırmakta ancak ne kendileri ne de 20 yıldır insanların politika yapma haklarına engel olarak birlikte çalıştıkları yönetim kadroları Cumhuriyet Halk Partisini yasal çizgiler içinde meydanlara indirerek halkımıza yol gösterici mitingleri düzenlemektedirler. Ekmeğe,işe,işsizliğe,kadınların ikinci sınıfta kalmışlıklarına,töre cinayetlerine-intiharlarına, yoksulluğa, pancar kotasına,hayvancılığa,tarımdaki desteğin avrupa standartlarına çıkartılmasına,hormonlaşmış doğası değiştirilmiş ithal gıdalara, nişastadan elde edilen ve ticareti belli kişiler tarafından yapılan mısır şekeri ithalatının engellenmesine,konut-eğitim-kültür-sağlık-özel yaşamın korunması,mahkumların rehabilitasyonu,sansür,basındaki belli güçlerin hakimiyeti-kadın hakları-aile içi şiddet-işyerlerindeki cinsel ve siyasal düşünceye dayalı ayrımcılığa-çocuk yaşta çok ağır işlerde çalıştırılan çocukların haklarına,ayrıma tabi tutulup itilen özürlülerin sorunlarına ilişkin olarak Cumhuriyetimizin 83.yılında, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 57 Yılında, 1951 Cenevre Sözleşmesi,1975 Cenevre Sözleşmesi,1989 Birleşmiş Milletler Bildirisi,1987 Avrupa Konvansiyonu,1996 Amsterdam Anlaşması çerçevesinde, Anayasamızda belirtilen ifade özgürlüğümüz çerçevesinde halkımız sayın Baykal ve Cumhuriyet Halk Partisinden somut çözümler beklemektedir.Kamu yararı herşeyin üstündedir. Saygılarımla İbrahim ÇAMKERTEN Birleşmiş Milletler Türk Derneği Üyesi Paris Büyükelçiliği emekli Kültür Ataşesi