18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Bayrak ve ötesi - Güneri Civaoğlu

BBC internet sitesinden bir haber: "Türkiye’yi bayrak çılgınlığı sardı."
Elbette "çılgınlık" değil, ama abartma olup olmadığını düşünmeliyiz.
Önce altını çizerek belirteyim... "Asker torunuyum." Büyükbabam Mustafa Nadir, doktor paşaydı. Dedem Muharrem Efendi’nin son görevi, yüzbaşı rütbesiyle Bakırköy Fabrikası Müdürlüğü’ydü. Büyükbabam, yaralı gazilerimizi tedavi etmiştir. Dedem, Kurtuluş Savaşı boyunca Anadolu’da çarpışan ordularımıza gece karanlığında sahile yanaşan motorlarla bez kaçırtmıştır. Yani... Türkiye bayrağına yürekten bağlı olmamı gerektiren bir aileden geliyorum.
Ve...
Nevruz kutlamalarında Türk bayrağına yapılan küstahlıkları da kınıyorum.
Alçaklıktır.

Altın ölçüt

600 metrekare bayrak açmak... Her yerde dalgalanan ay-yıldızlı bayrak... TV’lerde bayrak... Doğrusu, kendimi kaptırdığımda "keyif ve coşku" duyduğumu, tüylerimin ürperdiğini teslim etmeliyim.
Ancak... Duyguları algılayan beynimin sağ lobunda neon şenlik ışıkları coşkuyla yanıp sönerken, beynimin akılcılığı temsil eden sol lobu ve duygularla akılcılık arasındaki "son sentezi" belirleyen alnımdaki prefrontal korteks aynı frekansı paylaşmadılar.
Tepkileri "çok abartılı" buldular.
Şöyle bir sorgulama oldu:
"Bunları yapanlar 13-14 yaşında iki çocuk... Hadi arkalarında bir de karanlık tezgâh olduğu varsayılsın. Gene de iki çocuk için tüm Türkiye nasıl ayağa kalkar?
Genelkurmay ve hükümet bildirileri. Bayrak mitingleri. Guinness Rekorlar Kitabı’na girecek bayraklar. RTÜK’ten TV’lere ekranlarda bayrak yer alsın işareti. Gazetelerde bayrak, sokaklarda, denizlerde bayrak. İki çocuğun densizliği ya da iki çocuğu kullanacak kadar çapsız tezgâhlara bu muazzam ulusal tepki fazla değil mi?"

Sular durulunca

Bu yargımı yansıtacak ve belki ilk bakışta yadırganabilecek satırlar için bir süre "toplum psikolojisinin yatışmasını" bekledim. Artık, daha serinkanlı değerlendirme yapabiliriz. Şimdi sormak zamanıdır: "Böyle çoluk çocuk işi olmayan ve gerçekten ciddi ve vahim bir bayrak olayı/süreci yaşasak ne tepki verilecek?
600 metrekare bayrağı, 1000 metrekareye çıkardığımızda, şu son görüntülerden daha fazla bir ulusal efekt mi oluşacak?
Bir deniz motorunda 15 bayrak dalgalanıyor. 20’den fazlasına zaten yer yok. TV’lerde bir ekran var. Hepsine daha fazla bayrak yansıtmak için çift ekran yok ki! Bildiriler de bir yerine iki sayfa olunca daha büyük etki mi sağlayacak?"
Görkemli tepkiler elbette güzel.
Fakat, her baldırı çıplağa, Türkiye’nin en ciddi kurumları en büyük sesleri ile tepki koyarlarsa, hadise zamanla yalama olmaz mı?

AB yolunda

Bu ölçüsü fazla kaçmış tepkilerle, toplum psikolojisi, AB ölçütlerinin gerektirdiği yeni demokratik açılımlara esnekliğini yitiriyor.
Zemin sertleşiyor.
Yarınlarda, özellikle Kürt kökenli yurttaşlar için yeni açılımlar gündeme geldiğinde, hükümetlerin daha çekingen olmaları riski var. Sadece Kürt kökenli kardeşlerimiz değil, daha geniş coğrafyalı kaygılar da duymalıyız. İleride, AB bayrağı Türk bayrağının üst kimliğini yansıtacak. AB yol haritası önüne psikolojik engeller koymak doğru mu?
............

Bayrağa saygı güzel elbette, ama bayrak için savaşmış olanlara da saygı yeterince gösterilmeli.
- Her kolej, şehit ve gazi çocuklarına kontenjan ayırıyor mu?
- Her işyerinde, gaziler için kontenjan var mı?
- Yavuz Donat köşesinde yazdı, eski ABD muhariplerinin yakalarında "mor kalp rozetler" var. O rozeti takana polis selam duruyor. Lokantada garson özel ilgi gösteriyor. Yurttaşlar onlara "Bizim için savaştınız" diye teşekkür ediyor. Yaşamları insan onuru düzleminde devlet güvencesine alınmış.
ABD’nin uçsuz bucaksız topraklarındaki evlerin önlerinde ayranların kabardığı bir gün değil, 365 gün bayrak dalgalanır.
Bunlar yapılıyorsa da, zaten, bayrak göstermeyi gerektirecek nedenler yaşanmaz.

g.civaoglu@milliyet.com.tr

GÜNERİ CİVAOĞLU / MİLLİYET GAZETESİ
Yayın Tarihi : 27 Mart 2005 Pazar 17:52:56


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?