Bekir Coşkun - Hürriyet Gazetesi

Biz AB’nin neresine girdik?..

HENÜZ kafam karışık.

AB ‘çıkarmasının’ ruhuna uygun olarak yaklaşık altı uçak dolusu gazeteci göndererek medyamız bir rekor kırarken, A.A gazetecilerimizin çoğunluğunun otelden ayrılmadan konferansı izlediklerini bildiriyor.

Bunun üç nedeni olmalı:

Bir; kaybolup bir daha oteli bulamama tehlikesi.

İki; otelden uzaklaşınca yerlerinin Rum gazetecilere satılması şüphesi.

Üç; gelişmeleri birbirlerinden öğrendikleri için, birbirlerine en yakın biçimde durma içgüdüsü.

Yoksa Chirac’ın, Türkiye’nin kaderini Fransız halkının ileride yapacağı referanduma bağlamasını bir yana bırakıp sadece ‘Türkler gururludur’ demesini alıp nasıl ‘En kahraman Chirac...’ diyebildiler?

Ya da nasıl olur İngiliz, Fransız, İtalyan, Alman, Belçika, kısacası tüm Batı basını ‘Şartlar Türkiye açısından riskli ve zor’ yorumları yaparken, bizim gazetelerimiz-televizyonlarımız ‘Zafer... Tayyip Erdoğan kahraman...’ çığlıkları ile dolu?

*

Elbette editörler tarafından arkalarından su dökülerek uğurlanan gazetecilerimizin otelde yapışık durmaları yanında ‘AKP’li Nil de oradaydı’, ‘Başbakan Erdoğan Fenerbahçe kravatı taktı’ şeklindeki tespitleri iyi bir şey.

Ama Brüksel’de birinci sorun Kıbrıs mıydı?

Kıbrıs sorunu nasıl olsa önümüzdeki kısa süreçte çözülecekti. Nitekim Başbakan çözüm için imza değil ama söz verdi, oldu-bitti.

Ama asıl Türk halkı için AB demek olan; genç emekçilerimiz için serbest dolaşım, 15-20 yıl sonra da olsa kesin açılacak kapılar, tarım ürünlerine ve hizmetlerine yeni pazarlar demek değil miydi?

Dün bunların tümüne gizlenmiş kısıtlamalar koydular.

Serbest dolaşım öyle kolay değil, müzakerelerin ucu açık, tarıma ve hizmetlere sınırlamalar ve kısıtlamalar var.

Bunların tümü bir anda öne çıkartılan Kıbrıs sorununun arkasında kaybolup gitti...

*

Olsun...

Bugünden yarına değişen bir şey olmayacak.

Ama bizler çocuklarımız için, gençlerimizin umutları için, gelecek kuşaklara güzel bir ülke bırakmak için çırpınıp duracağız.

Kimi zaman üzüleceğiz, kimi zaman sevineceğiz.

Sonuç ne olursa olsun ben Türkiye’nin çağdaş dünyaya yanaşmak için gösterdiği çabadan memnunum.

‘Hizmet, emek, mal dolaşımı yoksa, biz AB’nin neresine girdik?’ diye diye benim kafam karışsa da...