Üfürükte doz ayarı...
HER şey değişiyor.
Bir müftümüz ‘Dere yatağına ev yapmak dinen doğru değildir’ deyince bütün medyada yer aldı ve insanlar belki de ilk kez suyun önüne ev yapınca eve suyun gireceğini anladılar.
Sağ olsun müftü.
Nitekim ‘kem gözler nazar edince trenin devrildiğini’ iktidarın açıkladığını da hesaba katarsak, büyük değişimi görebiliriz.
İşte; futbolda büyük kulüpler, maç öncesi hoca götürüp sahayı okutuyorlar ki gol olsun. Bir emekli imam ise gazetelere, kulüp yönetiminin istemi üzerine ‘Fenerbahçe’yi 2000’de okuyup şampiyon yaptığını’ açıkladı, bu sene ise Galatasaray’a okuyacağını bildirdi.
Devir böyle çünkü...
Atina’daki olimpiyat oyunlarında Başbakan’ımızın eşi Emine Hanım arayıp ‘Dualarımız seninle’ deyince ne oldu?
Nurcan halteri kaldırdı, altın aldı.
*
Artık işler eskisi gibi değil.
Doğrusunu isterseniz ben de arada bir üfletip, iyi yazılar yazmak isterim.
Yok eğer çuvallayıp abur-cubur şeyler yazdım da beni hemen kovdular mı diyelim?
Kem gözlerdendir.
Kimi vatandaşlarımız ise dozunu kaçırıp; İstanbul ve Gaziantep’te türbelere gidip, bahisleri türbe taşlarının üzerinde oynuyorlar ve orada yatan ermiş zatlardan hiç olmazsa bir kolon tutturmasını istiyorlar.
*
O kadar da değil...
Ben okuyup-üflemekle işlerin düzeleceğine inanmasam da, inancın ve Allah korkusunun beşeri düzen için önemli olduğunu bilirim.
Elbette din adamlarının şehir planlarına bakmalarını, futbolda gol sayısını tespit etmelerini, lotoda tutturmalarını ya da benim iyi yazı yazmamı sağlamalarını isteyemem.
Ama gerçek din adamları neler olup-bittiğini insanlara anlatabilirler:
Dinimizin siyasete ve ticarete alet edilmesinin giderek yaygınlaştığını...
Dinimizi kullanan üçkáğıtçıların giderek çoğaldığını...
Dini; kirli siyasete ve pis ticari çıkarlara maske yapanların aslında birer sahtekár olduklarını...
Bu nedenle; toplumun giderek adam olacağına, o sahtekárlara ayak uydurup çığırından çıktığını...
Ne bileyim ben...