1
Mayıs
2025
Perşembe
ANASAYFA

Beklenenin aksine... - Sami Kohen / milliyet

Hamas liderlerinden Halid Meşal'in Ankara ziyaretiyle ilgili tartışmaları artık geride bırakıp bunun ne kadar etkili olduğuna bakmak ve bundan sonra neler olabileceğini düşünmek lazım.
İlk bakışta bu ziyaretin, Hamas'ın eski tutumundan vazgeçip yeni bir politika geliştirmesi yönünde etkili olduğu söylenemez. Halid Meşal'den, hükümeti kurmakla görevlendirilen başbakan adayı İsmail Haniye'ye ve yeni milletvekillerine kadar Hamas'ın önde gelenleri, son açıklamalarında hep bilinen pozisyonlarını tekrarladılar. Hatta Haniye, Cumhurbaşkanı Mahmud Abbas'ın yeni Hamas yönetiminin, İsrail'i tanımayı öngören anlaşmalara uyması çağrısını reddetti ve "Oslo Anlaşması artık ölmüştür" şeklinde konuştu...
Bu tür açıklamalar, Hamas'ın hiç değişmeyeceği, Halid Meşal'in Ankara'dan ayrılmadan önce Türk yetkililerinin kendisine yaptığı tavsiyeleri dikkate alacağı yönündeki sözünün havada kalacağı anlamına mı geliyor?

Şip-şak olmuyor
Bunun yanıtını vermek için zaman henüz erken. Şunu kabul etmeli ki, Hamas'ın Ankara'da yapılan tek bir görüşmeden sonra "şip-şak" politikasını değiştirmesini beklemek saflık olur. Meşal veya başka bir Hamas mensubunun, Ankara'da iletilen şartları bir çırpıda kabul ettiğini ilan etmesi mümkün mü? Eğer Hamas gerçekten stratejisini değiştirmeyi düşünüyorsa, bunun için zamana ihtiyacı var.
Bütün mesele, Hamas liderlerinin böyle bir değişiklik ihtiyacını duyup duymadığı ve bunu gerçekleştirmek için gereken siyasi kararlılığı gösterip göstermeyeceğidir. Bunun için de en azından yeni Filistin hükümetinin işe başlamasını beklemek lazım.
Ne var ki, Hamas adına konuşan yeni "siyasetçiler"in eski pozisyonlarını asla değiştirmeyecekleri yönündeki söylemleri (Mahmud Abbas'ın çağrısını reddetmek gibi) pek umut vermiyor. Aslında bu liderlerin, hele bugünlerde ileride daha esnek davranmayı zorlaştırabilecek sert çıkışlar yapmaktan kaçınmaları gerekiyor.

Bari dondursalar
Aynı şey İsrail için de söylenebilir. Halen geçici bir hükümetin başında bulunan Başbakan vekili Ehud Olmert'in, yeni Filistin hükümeti kurulmadan, bunun Hamas damgasını taşıyacağı için asla tanımayacağını söylemesi, ayrıca Filistin'e havale edilen fonların (ayda 50 milyon dolar) bloke edileceğini ilan etmesi, gerginliği artırıyor.
İsrail'de seçimlere bir ay kadar bir zaman kaldı. İşin doğrusu, geçici Olmert kabinesinin daha yeni oluşmakta olan Filistin yönetimi konusunu 28 Mart'a kadar "dondurması"dır. Böylece hem bu konunun seçim kampanyasında siyasi malzeme haline getirilmesi önlenmiş, hem de yeni Filistin yönetimine karşı alınacak tavrın sorumluluğu da yeni İsrail hükümetine bırakılmış olur...

Beteri olmadan...
Şu anda ortaya çıkan tablo, iki tarafın da giderek zıtlaşmakta olduğunu gösteriyor.
Hamas'ın esneklik yönünde herhangi bir işaret vermemesi, aksine bölgede radikal ülkeler (İran gibi) ve unsurlarla ortak bir cephe kurmaya çalışması, bölgede gerginlik ve istikrarsızlık kaygılarını artırıyor...
İsrail'in Hamas yönetimini hedef alıp Filistin halkını daha da büyük sıkıntılara mahkûm edecek yaptırımlar uygulaması da, ters tepeceği gibi, bırakın barışı, ateşkesi dahi tehlikeye düşürebilir...
Bu durumda belki en doğrusu, "Haaretz" gazetesinin yazdığı gibi, "siyasi anlaşma olanakları bulunmadığına göre iki tarafın da halklarını şiddet olmadan, nispeten sükûnet içinde yaşamalarını sağlayacak pragmatik önlemler almasıdır"... Ama doğrusu bugünkü ortamda bu kadarı bile mümkün görünmüyor...
.
Yayın Tarihi : 21 Şubat 2006 Salı 13:51:39


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?