23
Mayıs
2024
Perşembe
ANASAYFA

Beton zemin yalnızları... İclal Aydın / Vatan

Doktor Deniz i özledim...

Nasıl özledim hem de.. Hani Aliye'yi umutsuzca, bıkmadan, deli divane seven hatta bir onu seven doktor var ya bir TV dizisinde...

Onu özledim...

Arabanın klimasını açıyorum ve İstanbul'da oradan oraya giderken Aliye'nin müziklerini dinliyorum.

Dinlerken de doktor Deniz'in iki çocuklu güzel Aliye'yi nasıl olup da bu kadar, bu kadar, bu kadar çok sevebildiğim düşünüyorum..

Peki gerçek hayatta nerede bu âşıklar?

Başımı nereye çevirsem yetersiz beslenmekten, vitaminsizlikten, dişleri dökülen çelimsiz insanlara benzeyen az sevilmiş ve bu yüzden büyüyemeyen ruhlar görüyorum.

Herkes nasıl da mustarip sevilmemekten..

Herkes nasıl da sızılı, yaralı, halsiz ve susuz aşktan...

Herkes nasıl da korkak..

Herkes nasıl da vazgeçmiş...

Arabayı park edip arkadaşımla buluşacağım deniz kıyısındaki kahveye giderken görüyorum;
kaldırımda bir çiçekçi çocuk duruyor elinde muhteşem çiçeklerle..

Kime gidiyor acaba o çiçekler? Bir kadına mı, bir erkeğe mi, bir sevgiliye mi?...

Bıraktım çiçekleri, kim kimi arıyor ki içinden geldiği gibi?

"Seni düşünüyordum şimdi, budur kalbimden geçen" diye...

Kim kime "yüzü gülsün" cümleleri kuruyor; tatil şeker yalanlar, oyuncaklar sunuyor...

"Ölüyorum sevilmemekten" diyor yanımdaki masada oturan güzel yeşil gözlü genç kadın. "Ölüyorum bir yudum su veren yok... Çok şey değil istediğim, biliyorum. Biri tarafından tutulsun istiyorum kolum hepsi bu..."

Susuyor karşısındaki biri erkek olan iki arkadaşı da...

Gidip otursam masalarına, soruversem onlara da:

Oyunların, kuralların, kural koyucuların olmadığı bir çayır yok mu bir yerde?

Aliye bu kadar güzel olmasa yine de sever miydi doktor Deniz onu?

Makyajsız görseydi bir sabah vakti, topuksuz ayakkabılarla, banyodan çıkmış saçlarla; uykusuz, yorgun, umutsuz görse sever miydi yine?

Ne dersiniz, o zaman da bu şarkılar bu kadar içlendirir miydi bizi?

Niye erkekler sevdikleri bedenin benliğinden giremez içeri?

Neden dışarıda kalır kimileri?

Neden bu kadar önemlidir kadınların dış yüzeyleri?

Ya da size sorayım sevgili okur; siz istemez miydiniz...

Ansızın çalıverse kapı...

Ansızın umut kesilmiş o mektup, o haber, o çiçek, o suret giriverse içeri..

Şaşırtıverse umutsuzca beklemiyorum sanmaktayken için için bekleyeni...

Gece yansı uyandırıverse uykudan...

Ya da yeniden, bir yerde, birden, aniden, gizliden çıkıverse ortaya aşk adına unutulan ne varsa...

İyi ki var dedirtecek yepyeni bir yol...

Bilirsiniz, bilirim..

Sanki balmumuyla kaplanır bazen insanın bazı inançlarının tüm uçları...

En uyuşmuş yerlere bazen bir "tırnak" atar birileri..

Ama hissettiğiniz, o inançların yaşam habercisi değildir asla... Yaşıyor mu acaba, açılır mı bir daha diye umutlanırsınız körelmiş, hissizleşmiş yerleriniz için kısacık bir an...

Hayır, kalbinizi daha da sızlatacak bir hatırlatıcı darbedir o "tırnak" hepsi bu...

Bilirsiniz bir kez daha: Uçsuz bucaksız bir beton zeminde size benzeyen bir dolu yalnız insanın yanında siz de onlara benzeyen bir yalnızsınızdır..

Doktor Deniz'i özledim..

Aliye'yi sabırla seven...

O beton zemine düşmesin Aliye diye tetikte duran...

Doktor Deniz'i özledim, bir kadın senaristin kaleminden çıkan o hayali kahramanı, o seven adamı...

Sonbahar gelse, doktor Deniz yine sevse Aliye'yi...

Biz beton zemin müdavimleri iç geçirsek...

İclal Aydın / Vatan
Yayın Tarihi : 3 Ağustos 2005 Çarşamba 10:50:37


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?