'Olayı beynimizde çözdük ama, hâlâ delil arıyoruz.'
Üst düzey bir kaynaktan, isminin yazılmaması kaydıyla dün işittiğimiz bu cümleyi şöyle tercüme etmek de mümkün: Henüz delil yok.
Konu Danıştay baskını.
Baskınla ilgili olarak yakalanan avukat Alparslan Arslan hakkında fazla bir delil arayışı yok. O kadar ki, arkadaşımız Adnan Keskin'in elde ettiği bilgiye öre, Arslan'la bağlantılı olarak Nevşehir'de gözaltına alınan Osman Yıldırım'ın kendisini tutuklayan hâkime verdiği ifadedeki beyanı aynen şöyle: "Ben Alparslan ile Cumhuriyet gazetesine bomba atma eyleminde bulunmadım. Bu olaylara herhangi bir şekilde itiraz etmedim. Erhan Timuroğlu'nu da iki tane eleman bul diye Tekin Irşi'yi ve İsmail Sağır'ı getirmedim. (İfade ve yazım hataları ifade tutanağına ait-M.Y.) İfademin bu bölümleri doğru değildir. Bana bu konuda fiziki, hem de manevi baskı yaptılar. Ancak Danıştay'daki eylem ile ilgili benim aleyhime olacak şekilde bir baskı yapmadılar. Bunun sebebini bilemiyorum. Ancak benim iştirakimin açıkça olmadığından olabilir."
Tuhaf değil mi?
Burada kuşkusuz gözaltındaki sanığa neden baskı yapılmadı diye soracak halimiz yok. Ancak gözaltındaki sanık, polisin kendisine Cumhuriyet gazetesine bomba atılması eyleminde rolü olup olmadığını anlamak amacıyla fiziki baskı yaptığını, buna karşın Türkiye'yi sarsan Danıştay baskını ile ilgili doğru dürüst sorgulanmadığını ve buna şaşırdığını söylüyor.
Bizim de şaşırmamız gerekiyor. Ama ortalık tam bir bilgi kirlenmesi içindeyken, bu önemli ayrıntı pek dikkat çekmeden arada kaynıyor.
Üst düzey yetkilinin delil arıyoruz dediği, yani CHP lideri Deniz Baykal'ın da öne sürdüğü gibi henüz ortada delil olmadığını söylediği konu, Aslan ile, ordudan atılma Muzaffer Tekin ile Danıştay eylemine ilişkin bir bağ olduğu tezi. Tekin'in pek tekin işlerin içinde olmadığı, Susurluk çetesi ile antireformist kızılelma oluşumlarıyla ilişkide olduğu anlaşılıyor.
Arkadaşımız Soner Arıkanoğlu'nun haberine göre, Cumhuriyet gazetesine son bombanın konulduğu gün yurtdışına kaçan Ata Ocakları (Bu grup, MHP'nin kurucusu Alparslan Türkeş'in oğlu Turğrul Türkeş DYP'ye katılmadan önce, onu izleyerek MHP-Ülkü Ocakları çizgisinden ayrılmış bir gruptu-M.Y.) eski genel başkanı Ayhan Parlak ile Arslan ve Tekin arasında dikkat çekici bir telefon trafiğine işaret ediyor.
Parlak Cumhuriyet'e ilk saldırının gerçekleştiği 5 Mayıs gününe dek Danıştay tetikçisi Arslan ile 67, eski yüzbaşı Tekin ile de 49 telefon görüşmesi yapmış. Arslan ile Tekin arasında ise, baskından 20 gün kadar önce kayda düşen bir telefon görüşmesi olduğu polis kaynaklarınca söyleniyor.
Acaba Parlak, bir meczuptan çok iyi yetiştirilmiş profesyonel bir tetikçi profili çizen Aslan ile Tekin ve onu yönlendiren örgüt arasındaki kilit bağlantı elemanı mıydı?
Güvenlik güçlerinin en büyük kanıt bulma umudunun şimdilik Parlak'ın yakalanmasında olduğu anlaşılıyor.
Peki Parlak bulunmazsa ne olacak?
Arslan Danıştay baskınından cinayetle, Cumhuriyet baskınlarından bombalama ile suçlanacak ve mahkûm olacak. Peki ya arkasında ne olduğunu öğrenebilecek miyiz? Hayır, bu tabloya göre öğrenemeyeceğiz. Çünkü yazının başından bu yana söylemeye çalıştığımız gibi, Başbakan Tayyip Erdoğan'dan Emniyet Genel Müdürü Gökhan Aydıner'e dek yetkililer ortada kanlı bir örgütün olduğunu söylüyorlar, ama bu örgütün ne olduğu, nasıl çalıştığı, başında kimin, kimlerin bulunduğu ve bunun gibi temel bilgiler hakkında ortada henüz kanıt yok. Konuştuğumuz yetkili, 'Olayı beynimizde çözdük, ama hâlâ delil arıyoruz' derken bunu kast ediyor.
İçişleri Bakanı Aksu ne diyor bütün bunlara? 'Sabırlı olun, bu işler aceleye gelmez' anlamında konuşuyor. Ama onun da, devlet işleyişini kabinedeki çoğu bakana göre çok daha tecrübeyle bilen, örneğin Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in de sıkıntıları yüzlerinden okunuyor.
Peki bu bağ kanıtlansa ne olacak?
Danışay saldırısında kendilerini derin devlet gibi gösteren bir suç çetesi kullanılmışsa, bu kitlelerde oluşan siyasi algıyı değiştirecek mi? Yargıya, yargının temsil ettiği ilkelere yönelik saldırının vahametini azaltacak mı?
Bazen doğruları, soruları başka türlü sorarak buluruz. Öyleyse sormaya devam edelim.
.
Yayın Tarihi :
26 Mayıs 2006 Cuma 13:33:29