28
Mayıs
2024
Salı
ANASAYFA

Bismillahir- rahmanirrahim - Ertuğrul Özkök / Hürriyet

DÜN bütün gazeteleri dikkatle okudum.Kimsenin garibine gitmemiş, kimse benim şimdi soracağım soruyu kendi kendine sormamış.

Önceki gün İstanbul’da İslam Konferansı Örgütü Parlamento Birliği Konferansı’nın açılışı vardı.

Dikkat ettiniz mi?

Başbakan Tayyip Erdoğan, İslam Konferansı Örgütü toplantısının açılışında yaptığı konuşmaya başlarken "Bismillahirrahmanirrahim" demedi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç da konuşmasına başlarken "besmele" çekmedi.

Oysa aynı Erdoğan, Sudan’da konuşmasına "Bismillahirrahmanirrahim" diyerek başlamıştı.

* * *

Şimdi ortada ciddi bir çelişki var.

Erdoğan’ın Sudan’da konuştuğu platform "Arap Birliği Örgütü" toplantısıydı.

Yani bir araya gelen devlet adamları, orada "Müslüman kimlikten" çok, Arap kimliğiyle konuşuyordu.

Bir nokta daha.

Oraya katılan Arap ülkelerinin bazılarında ciddi bir Hıristiyan nüfus var.

Mesela, Mısır’ın yüzde 20’den fazlası Hıristiyan.

Keza Suriye, Irak, Ürdün gibi ülkelerde küçümsenmeyecek Hıristiyan nüfus var.

Ürdün Kralı’nın cenazesi kaldırılırken Amman’daydım.

Neredeyse ezan sesi kadar kilise çanı sesi geliyordu.

Bu ülkelerin bazılarında Hıristiyan bakanlar var.

* * *

Türkiye Cumhuriyeti’nin bir başbakanının, Arapların bile telaffuz etmediği, bir dini kimlikle yer aldığını göstermediği bir platformda konuşmaya "Bismillahirrahmanirrahim" diye başlamanın manası var mıydı?

Bence yoktu.

Türkiye Cumhuriyeti gibi, din ile devlet işini birbirinden tamamen ayırmış bir ülkenin başbakanının bunu yapmaması gerekirdi.

* * *

Şimdi gelelim önceki güne.

Toplantının adı "İslam Konferansı Örgütü".

Yani adında "İslam" kelimesi var.

Katılan ülkeler, "İslami" özellikleriyle bir araya gelmişler.

Ama aynı Başbakan bu defa konuşmasına başlarken "Bismillahirrahmanirrahim" demiyor.

Neden?

Toplantı Türkiye’de yapıldığı için mi?

Yoksa Sudan’da yaptığının yanlış olduğunu gördüğü için mi?

Bence önceki gün yaptığı doğruydu.

Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi temsilcilerinin, uluslararası toplantılarda ağır İslami tonu olan bu tür girişler yapmaması gerekir.

Geliyorum asıl soruya:

Sizce Başbakan Erdoğan, böyle davranarak Arap ülkelerinde sempati topluyor mu?

Mesela HAMAS’ın, hem de askeri kanadından birini Türkiye’ye davet etmesi, Arap ülkelerinin başkentlerinde çok mu iyi karşılanmıştır?

Öyle olsaydı, kendileri de HAMAS’ı davet ederlerdi.

Hadi, kendileri tek tek bunu göze alamadı, hiç olmazsa Arap Birliği Örgütü’nün toplantısına davet ederlerdi.

Onu da yapmadılar.

* * *

Ben diyorum ki, Erdoğan bu tür "İslami sembolizmi" ağır basan girişimleriyle ılımlı Arap ülkeleri yöneticilerinin sempatisini toplayamaz.

Olsa olsa, o rejimler içindeki fanatik muhaliflerin sempatisini toplayabilir.

Bu arada kendisine son derece iyi niyetli bir uyarıda bulunmak isterim.

Dış politikada cesaretli gibi görünen bu tür sıradışı çıkışlar, zamanla "Kaddafi" gibi bir imaj bile yaratabilir.
.
Yayın Tarihi : 14 Nisan 2006 Cuma 09:49:10
Güncelleme :14 Nisan 2006 Cuma 09:50:37


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?