27
Mayıs
2024
Pazertesi
ANASAYFA

Bu dalga Türkiye'yi batırır mı? - Osman Ulagay / Milliyet

Türkiye'nin artık ekonomik ve mali krizler yaşamayacağına inananların iyice çoğaldığı bir ortamda, bizim tekneyi çok fena sarsan iri dalgaya çarpınca hemen batma çıkma söylemine geri döndük. Şimdi en sık sorulan sorular şunlar:

Bu dalga geçici mi, arkası var mı?
2001 krizinin tekrarı yaşanır mı?
YTL.nin değeri ne olur? 2004'deki gibi bir toparlanma yaşanır mı?
Enflasyon başını alıp gider mi?
Reel ekonomide ciddi bir daralma yaşanır mı?
Bu dalga bu iktidarı götürür mü?
Bu tür sorulara cevap ararken öncelikle hatırda tutmamız gereken iki nokta var: (1) Bu dalgalanma, dünya ekonomisinin likidite bolluğu döneminden çıkıp bozulan dengeleri düzeltme dönemine girdiği bir ortamda yaşanıyor. Dolayısıyla şimdiki dalga YP ülkelerinin 2004 baharında atlattığı küçük dalgadan farklı (2) Türkiye bu dalgalanmaya 2001'den hayli farklı koşullarda yakalanmış bulunuyor.

2006 dalgası
Şimdi yaşanmakta olan olayı, finansal okyanustaki bir sarsıntının adeta bir tsunami etkisi yaratıp, Türkiye gibi 'Yükselen Pazar'(YP) ülkelerini vurmasına benzetebiliriz. Daha olay bitmiş, hasar belli olmuş değil ama Türkiye gibi hazırlıksız yakalanan ülkelerin daha çok zarar göreceğini görmek için kahin olmak gerekmiyor. Gelinen noktada şu gözlemleri yapmak mümkün:

Bu küresel dalganın henüz başındayız. Özellikle Japonya faizleri artırırsa ya da "Hedge Fund"larda bir çözülme yaşanırsa uluslararası mali sistemden yeni şoklar gelebilir ve bizi de sarsabilir.
Türkiye gibi YP ülkelerinden sermaye çıkışı ilk aşamada bu gruptaki tüm ülkeleri etkiledi ama bundan sonraki dalgada sermaye çıkışları ve girişleri daha seçici olabilir.
Türkiye bu yıl sergilediği tabloyla uluslar arası piyasalardaki "hikayesi" en fazla bozulan ülkelerden biri. Bu "hikaye"yi yeniden olumluya çevirecek bir şeyler yapamazsak sermaye çıkışlarında öne çıkan, girişlerde geride kalan ülkelerden biri haline gelebiliriz.
Hükümet henüz olayın ciddiyetini kavramış görünmüyor ve umulan sonucu vermeyen her önlem piyasalardaki inandırıcılığı daha da sarsıyor.
Türkiye 2001 krizine banka sisteminin derin bir zaaf içinde bulunduğu ve büyük döviz açıkları verdiği bir ortamda yakalandı, bu kez öyle bir durum yok. Bu nedenle bankaların döviz kurunu savunmak gibi bir dertleri de yok.

Merkez Bankası'nın rolü
Bu noktada seçenekler çok sınırlı. Piyasalardaki havayı yakından koklayanlara göre, TCMB'nın piyasanın beklediği döviz likiditesini daha fazla vakit kaybetmeden sağlaması dışında her hangi bir önlemin arz yanı sığ piyasadaki anormal kur yükselişini durdurması pek kolay değil. Kur denetime alınamazsa enflasyonun patlaması, ekonominin daralması ve iktidarın sarsılması mümkün.
Aslında olay şu: Dünyadaki tabloyu doğru okuyamayan ve en kritik yılda TCMB yönetimini değiştirip Türkiye'nin piyasalardaki "hikayesi"ni bozan Hükümet ve inandırıcılığını yitiren TCMB şimdi tam teslimiyete zorlanıyor. Bu noktada direnmenin bedeli belki daha ağır olabilir.
.
Yayın Tarihi : 26 Haziran 2006 Pazartesi 11:11:17


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?