2
Mayıs
2025
Cuma
ANASAYFA

Büyüyünce ne olsam? Taha Kıvanç / Yeni Şafak

İlkokula giden çocuğa "Büyüyünce ne olmak istiyorsun?" diye sorulduğunda, öğretmen, mühendis, doktor gibi akıllı her insanın olmak isteyeceği mesleklerin adları cevap olarak alınır... Bugünkü aklımla çocukken aynı soruya muhatap olsaydım vereceğim cevabı şimdi açıklıyorum: "Ertuğrul Özkök olmak isterim."

Aramızda fazla bir yaş farkı olmadığı için çocukluğumda onu 'örnek' alamazdım elbet; ama sonraları, paralel yollardan yürürken, özenebilir, yaptıklarından esinlenen bir çizgi izleyebilirdim. 'Bugünkü aklım' düne kadar olmadığı için ülkemizin bu başarılı insanına özenme şansımı da kaçırdım. "Hiç değilse takdirlerimi sunarım" düşüncesi beni bu yazıyı kaleme almaya sevketti...

Hatanın neresinden dönsem kârdır.

Ertuğrul Özkök'e duyduğum takdir hisleri bugünlerde iki sebeple arttı: İlki, 'Ermeni Konferansı' diye ünlenen akademik etkinliğe karşı sergilediği müthiş 'kıvrak' tavır; ikincisi de, Aydın Doğan'ın Star-Tv'yi satın almasıyla en fazla onun gücünün artacak olması...

Hiçbir zaman 'kıvrak' biri olamadım, olamayacağım da; 'güç' de benim arzularım listesinde ön sıralarda yer almıyor... O yüzden, hiçbir zaman bir Ertuğrul Özkök olamayacağımı biliyorum; kusura bakmayın...

'Kıvraklık' çok önemli bir özellik. Eskiler "Hâfıza-yı beşer nisyan ile mâlul" diye formüle ederlerdi unutkanlığın insana mahsus olduğu tespitini; 'kıvraklık' işte o tespit üzerine oturuyor. Eskiden unutkanlığa yol açan süre çok daha uzundu; şimdilerde birkaç ay -hatta bazıları için birkaç gün- kısalığında olabiliyor o süre... Daha önce tavrınıza aldırmayıp farklı şeyler konuşup yazabiliyorsanız kıvraksınız demektir...

Dün, Ertuğrul Özkök, "Ermeni Konferansı, bana göre olabilecek en büyük olgunlukla yapıldı" diye yazdı. Yönettiği Hürriyet gazetesi, günlerdir, hep olumlu yönleriyle yansıtıyor konferansı. Protestoculara haddini bildiren özgürlükçü bir yayın çizgisi izliyor Hürriyet... Şu satırları da konferansın mahkeme kararıyla ertelenmesi üzerine Ertuğrul Özkök yazdı: "Bu yazıyı yazdığım sırada Ermeni konferansının ertelenmesi ile ilgili mahkeme kararının hukuki durumunu çok iyi bilmiyordum. / Ama hissiyatımı söyleyeyim. / Bu erteleme hiç iyi olmadı. / Hele hele erteleme için oynanan oyun, kurulan pusu... / O daha da yakışıksız."

Ertelenmesini 'yakışıksız' bulduğu konferans sonunda yapıldı diye sevinmesi doğal Ertuğrul Özkök'ün...

Oysa, Hürriyet yönetmeni konferansın yapılacağını ilk duyduğunda çok öfkelenmişti. Mayıs ayında yazdığı yazılar, gazetesine attığı manşetler o öfkeyi yansıtıyor. Önce şunu yazdı: "...Boğaziçi Üniversitesi'nde o toplantının yapılacağı salonun önünde bir eylem yapmak isterdim... 'Ermeni soykırımı' iddiası konusunda, 'devletin resmi tezlerine karşı' fikirlerini söylemek üzere bir araya gelen konuşmacıların eline küçük bir bildiri tutuşturmak isterdim..."

Cemil Çiçek'in "Bizi arkadan hançerlemek istiyorlar" sözü üzerine ertelendiğinde konferans, Özkök'ün öfkesi devam etmişti: "...Ama ne yazık ki korktuğum başımıza geldi. Bu konferans ertelendi. Konferansçılar amaçlarına ulaştılar. Kaybeden yine Türkiye oldu. Çünkü bugünden itibaren kimse bu ülkenin makul çoğunluğunun sesine kulak vermeyecek. O tek sesli koronun sesi daha yüksek çıkacak. Ve bizler de aynı kompleksle köşelerimize çekileceğiz. Yazık oldu. Çok büyük bir hata oldu."

Mayıs ile Eylül arasında meydana gelen görüş değişikliği, olaya yaklaşım farkı, bana bu yaşımda, "Ertuğrul Özkök olmak isterdim" dedirten sebep işte.

Bir başka sebep de, Hürriyet yönetmeni Ertuğrul Özkök'ün her zaman güçlenmekten yana, etkisini artırmayı ana hedef bilen bir patrona sahip olması... Dünkü Vatan'ın sürmanşetinden olayın özetini okuyalım: "İKİ AYDA 1.2 MİLYAR DOLAR. Aydın Doğan, Dışbank'ın satışından gelen 1.1 milyar dolarla 'alışverişe' çıktı. Hilton'a 255.5, Petrol Ofisi'nin yüzde 44'üne 616 milyon dolar verdi; dün de Star'ı 306.5 milyon dolara aldı."

Ne güzel. Satın aldığı Star-Tv'li medya gücü sayesinde Hilton Oteli'nden binlerce lüks konut üretmeyi başardığı taktirde yaptığı bütün alışverişin üç misli para kazanacaktır Aydın Bey; o parayla isterse kendisine Türkiye'de çıkan bütün gazeteler ile bütün televizyon kanallarını satın alabilir. Bugün rakip görünen yerli ve yabancı isimlerle yapacağı işbirliği...

Bu son cümleyi kurmaya başladığımda omuzumun üstünden bakan bir arkadaşım, "CanWest'le işbirliği olur da, Turgay Ciner'le de mi?" deyiverdi. Şu tezviratçılar da neler düşünüyorlar, hayret birşey... Aydın Doğan'ın Star-Tv'yi almak için CanWest ve Ciner Grubu'yla ayrı ayrı anlaştığı hiç aklıma gelmemişti oysa... Ben daha çok, Ertuğrul Özkök'ün, "Medya patronundan başbakan neden olmasın?" sorusunu bizlerle paylaştığı eski yazısını düşünüyordum...

Küçük çocuklardan "Büyüyünce Ertuğrul Amca gibi olacağım" diyenler çıkıyordur herhalde. Çıkmıyorsa yazık...

Taha Kıvanç / Yeni Şafak
Yayın Tarihi : 28 Eylül 2005 Çarşamba 11:19:18


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?