19
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

Cemaatçi kafa!


Suçları ve kusurları örtme becerisi, cemaatçi siyasetin en belirgin farkıdır.

Bu siyasetin özü, toplumu “inanan-inanmayan” ayrımına tabi tutmak, kutsalı korumak bahanesiyle yandaşlarını yalan söylemeye, hatta suç işlemeye bile alıştırmaktır.

Kitle, dışardan gelen en doğru, en samimi uyarılara bile kör ve sağır kalmaya şartlandırılır.

Konya’da 18 kız çocuğunun ölümü ile sonuçlanan öğrenci yurdu faciasını anımsayın...

Patlamadan hemen sonra aileler, bu yurtta çocuklarının Kur’an kursu aldıklarını söylemişlerdi. Aynı şekilde müftü de kursun Süleymancılara ait olduğunu öne sürmüştü.

Ama sonra ne oldu?

Konya Valiliği’nin olayı araştırmakla görevlendirdiği komisyon “Binada Kur’an kursu olduğuna dair bir bilgi ve belge tesbit edilemedi” diye rapor tanzim etti.

Daha önce bunun böyle olmadığını açıklayan aileleri ve müftüyü ara ki bulasın!

Hani temiz eller?

Aynı savunma ve dayanışma şartlanmasını AKP Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli’nin karıştığı Silivri’deki yolsuzlukta ibretle izliyoruz.

CHP lideri Baykal dün “Hani yolsuzluk yapanın kafasını koparacaktın?” diyerek Başbakan’a teneke çalıyordu!

Sahi yolsuzluklara damardan girme sözü veren Tayyip Erdoğan’a ne oldu?

Yardımcısı Dişli deyim yerindeyse suçüstü yakalanmış, savunma tezleri tümüyle çökmüş, kıpırdayacak hali kalmamıştır.

Hani dokunulmazlığı bulunmasa, savcılara bile korku salan bir iktidar olmasa, yargının talebi ile polis onu çoktan derdest ederdi!

Ama AKP adalet adını ambleminde kullansa da kendisine pek inanmadığı için ve iktidar gücünden üreyen rantları da hak saydığı için Genel Başkan Yardımcısı’nı adalete vermiyor, koruyor.

Konya Valiliği’nin kurduğu gibi bir ayrancı-şıracı komisyonu Başbakan’ın emri ile bu iş için de kurulacak, bu komisyon da sonunda “Sayın Dişli’nin suçlu olduğuna dair bir bilgi ve belge tesbit edilemedi” yazıp verecek, üstelik “Gördünüz mü, boşuna yangın yaptınız” diye bir de bizlere dikleneceklerdir.

Böyle savunma olmaz!

Bu olayın peşini bırakmamak gerektiğine inananların VATAN dışındaki ek şansı, rezalete İngiliz şirketi TESCO’nun da taraf olmasıdır.

İngiliz gazetelerinin rezalete duyduğu ilgi iktidarı rahatsız edeceği için AKP göstermelik de olsa bir müeyyide işlettiğini kanıtlamak zorunda kalacaklardır.

Dışardaki bakış içerden daha önemlidir iktidar partisi için. AKP, seçmen tabanını inanç temelinde kışkırtarak yolsuzlukların aşındırıcı etkilerine karşı güçlendirmeyi iyi beceriyor.

Dünyayı götürseler iktidar medyası sessiz kalarak veya dikkatleri başka tarafa çeviren atraksiyonlar yaparak militanlaştırılan seçmeni uyutuyor.

Ama burada işleri kolay değil. Uluslararası bir şirket de işin içindedir ve adalet yerini bulana kadar bu rezalet unutturulmayacaktır.

Dişli dün medyanın karşısına haklılığına değil, cemaatçi siyasetin dayanışmasına inanan biri olarak çıktı. Yaptığı savunma değildi, yasak savma idi. Gerçek soruları cevapsız bıraktı.

Cemaatçi siyasetin koruyucu cazibesine kapılanlar bencillikten ve tamahkârlıktan kurtulmalıdırlar.

Çünkü bu yöntem sadece yolsuzlukları teşvik eder.

Bu kafa ile barış içinde yaşayan temiz bir topluma ulaşamayız!

Güngör Mengi/Vatan
Yayın Tarihi : 17 Ağustos 2008 Pazar 09:53:00
Güncelleme :17 Ağustos 2008 Pazar 09:57:36


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Lütfullah Çetin IP: 88.69.207.xxx Tarih : 19.08.2008 21:30:55

Doğru söze ne denir. Çoklarının cesaret edemediği bir akıntıya karşı kürek çektiği için sayın Güngör Mengi'yi kutluyorum.