1
Mayıs
2025
Perşembe
ANASAYFA

CIA ve FBI bu mektupta ne arıyor - Ertuğrul Özkök / Hürriyet

13 Mart günü Beyaz Saray’da Türk-Amerikan ilişkileri açısından önemli bir tören vardı.

Türkiye’nin yeni Washington Büyükelçisi Nabi Şensoy, Başkan Bush’a itimatnamesini sunuyordu.

Bir itimatname töreninin ne önemi olabilir diyebilirsiniz.

Nabi Şensoy, 1 Mart Tezkeresi’nin TBMM tarafından reddinden sonra göreve başlayan ilk Türk büyükelçisi oluyor.

O nedenle, Başkan Bush’un yeni sefire vereceği mesajlar heyecanla bekleniyordu.

* * *

Dün önüme bir belge geldi.

Bu belge, Başkan Bush’un Büyükelçi Nabi Şensoy’a verdiği mektuptu.

Bu mektuplar çoğunlukla basına açıklanmaz.

Ama her iki taraf da, Bush’un verdiği mektubun içeriğinin kamuoyuna yansımasını istiyor olmalıydı ki, mektup önüme geldi.

Mektubun içeriği hakkında bilgi vermeden önce yeni Washington Büyükelçimiz Nabi Şensoy hakkında biraz bilgi vereyim,

Şensoy’u, daha Özal’ın dış politika danışmanlığını yaptığı dönemden beri tanırım.

Çok başarılı bir büyükelçi olmasının yanında, sempatik bir kişiliği vardır.

İyi ilişkiler kurar.

Sıcak bir elektriği vardır.

Uzun yıllar bekár kalmıştı.

Hatta, bir yurtdışı gezisi sırasında, gazeteciler kendisine bir şaka yapmıştı.

Kendi aralarında sanki Şensoy, rahmetli Özal’ın kızı Zeynep ile evleniyormuş gibi konuşmaya başlamışlardı.

Ancak heyetteki gazetecilerden biri bunu gerçek sanıp haber haline getirmiş ve ertesi gün Güneş Gazetesi bu manşetle çıkmıştı.

Şensoy geçtiğimiz haftalarda evlendi.

* * *

Başkan Bush’un Şensoy’a verdiği mektupta bir bölüm çok dikkatimi çekti.

Bildiğim kadarıyla, bir büyükelçi itimatnamesine verilen cevabi mektupta ilk defa CIA ve FBI direktörlerinin adı geçiyor.

Başkan Bush, "CIA Direktörü Goss ve FBI Direktörü Mueller tarafından Türkiye’ye yapılan son ziyaretler, ABD’nin terörizmle savaşta Türkiye ile birlikte çalışmaya ne kadar büyük önem verdiğini vurgulamaktadır." diyor.

PKK’ya karşı mücadelenin tartışıldığı günlerde, iki istihbarat başkanının adının zikredilerek mektuba konulmasının özel bir anlamı olmalıdır diye düşünüyorum.

Ancak Bush’un verdiği mektubun asıl önemli yanı bu değil.

* * *

Başkan Bush, Türkiye’nin uluslararası çatışma bölgelerinde aldığı aktif görevleri tek tek sayıyor.

Kosova, Bosna ve Afganistan’ın adını veriyor.

Ama asıl önemli yanı, Türkiye’nin Irak’ta yapmaya çalıştığı uzlaştırıcı rolün ilk defa çok net biçimde vurgulanmış olması.

Türkiye’nin, birleşik, güvenli ve istikrarlı bir Irak’ın yaratılması yolundaki ABD görüşlerini "paylaştığı" vurgulanıyor.

Daha da önemli cümle ise şu:

"Türkiye, uluslararası toplumun, demokratik biçimde seçilmiş Irak hükümetine verdiği desteği hızlandırmıştır."

Bush, ayrıca Türkiye’nin, Irak’ın bütün kesimleriyle ilişki kurarak, "Özellikle de Sünnilerin hükümete katılmaları" konusunda etkili bir çalışma yaptığını kabul ediyor.

Başkan Bush bir de Başbakan Erdoğan’ın, İspanya Başbakanı Zapatero ile birlikte yürüttüğü hoşgörü ve özgürlük çalışmalarını övüyor.

* * *

Bu önemli mektubun tam metnini bugün Hürriyet’te okuyacaksınız.

Dün Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’e bu mektup hakkında ne düşündüğünü sordum.

"Altına ben de imzamı atıyorum" dedi.

Bu sözler, Türkiye ile ABD arasındaki ilişkinin yeniden mantıklı ve sağlam bir işbirliği temeline oturmaya başladığını gösteriyor.

Daha doğrusu, her iki tarafta da bunu sağlamaya yönelik kuvvetli bir iradenin bulunduğunu ispatlıyor.

İşte bu nedenle, gizli kalması gereken bu mektup kamuoyuna yansıtılıyor.
.
Yayın Tarihi : 28 Mart 2006 Salı 08:39:37
Güncelleme :28 Mart 2006 Salı 08:42:09


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?