1
Mayıs
2025
Perşembe
ANASAYFA

Çin’in de Kürt politikası değişiyor...

Bizler sadece kendi sorunlarımızla meşgulüz. Oysa, Kuzey Irak Kürdistanı ile ilgili olarak birçok ülke tutum değiştirmeye başladı. Benim en çok ilgimi çeken, Çin’in tutumu. Bakın, nereden nereye geldiler.

(CNN TÜRK Genel Yayın Müdürü Ferhat Boratav’ın listesinde bulunmamım en büyük avantajı, en beklenmedik makalelerle karşılaşmaktır. Boratav. Hem kendi merakını tatmin eder, hem de yakın arkadaşlarıyla paylaşır. Geçenlerde, 3 ocak 2006 tarihli China Brief’te Yitzhak Shichor adlı yazarın, çok iyi belgelenmiş “Çin’in Kürt politikası” başlıklı makalesini yolladı. Eminim, Üniversitelerimizde, medya’da veya bir çok Sivil Toplum Örgütünde, bu makaledeki bilgilere çok ihtiyaç duyuluyor. Makaledeki verileri, benim yaptığım araştırmalarla birleştirip sizlerle paylaşmak istedim.)

ÇİN ESKİDEN, KÜRT’LERDEN UZAK DURURDU...

Çin’in temel bir politikası vardır ve uzun yıllardın değişmemiştir. O da, ayrılıkçılığa kesinlikle karşı çıkmaktır.

Nedeni de çok açıktır: Aynı durumun kendi başlarına gelmesinden korkmaktadırlar.

Tayvan’ı bir şekilde kaybetmişlerdir. Çin’lilere göre, Tayvan’ın yabancı güçler tarafından bağımsızlığa itilmesi, hiçbir zaman unutulmayacak bir olaydır. Aynı şekilde, Tibet ve Mongolia’daki ayrılıkçı güçler de, Çin’i rahatsız etmektedir.

İşte bu çerçeveden bakılınca, Çin’in Kürt politikası çok net şekilde ontaya çıkmaktadır.

Çin hükümetinin resmi açıklamaları, kitap ve belgeleri incelendiğinde, Kürtlere karşı genel bir sempati duyulduğu hemen anlaşılmaktadır. Uzun yıllar boyunca, tüm mücadelesine rağmen kendi ülkelerini oluşturamamaları, bölgedeki güçler tarafından sürekli itilip kakılmaları “trajedi” olarak anılmaktadır.

Ancak Çinliler hiçbir zaman bu çizginin ötesine geçmemişlerdir. Özellikle 80-90’lı yıllarda, koşullar çok müsait olmasına rağmen, örneğin PKK’ya maddi destek vermemişlerdir.

PKK ve Kuzey Irak’taki Barzani- Talabani hareketleri, (Çin gizli servislerince el altından körüklenmişy olsalar dahi) resmi düzeyde cesaretlendirilmemişlerdir.

Gerekçesi de hep aynı olmuştur: Türkiye ve Irak’ın toprak bütünlükleri tehlikeye atılmamalıdır.

Ancak, ABD’nin Irak’ı istilası ve ardından ortaya çıkan manzara, Çin’in Irak Kürtlerine bakışını değiştirmeye başlamıştır.

ANCAK, BU POLİTİKA YAVAŞ YAVAŞ DEĞİŞİYOR...

Çin’in, Kürt ayrılıkçı hareketlerinden, siyasi partilerden mümkün olduğu kadar uzak durma politikası, ABD’in Irak’ı istilasından sonra yavaş yavaş değşimeye başladı. Özellikle, Kuzey Irak Kürtlerinin elde ettikleri ve bağımsızlığa tek bir adım kalana kadar geniş tutulan otonomi, Çin’in hareketlenmesine yetti.

Ağustos 2003’te Celal Talbani’nin Beijing’e gidişi, ardından Çin Kominist Partisi heşetinin Kuzey Irak’ı ziyareti ve Barzani’nin Bağdat’ta ilk defa Çin böyükelçisi ile buluşması ve resmi bir ziyaret için davet edilmesi, eski politikaların değiştiğinin en belirgin işaretleriydi.

Çinliler, bu temaslarında dahi son derece dikkatli davranmışlardır. İlişkilerini sürekli “partiler arası temas” veya “ticareti geliştirme” çerçevesinin dışına taşımamışlardır.

Ancak, sinyaller artık çok nettir: Çin, Kuzey Irak ile yakından ilgilenmektedir.

Bu ilginin nedenlerini şöyle özetleyebiliriz:

Irak tamamen parçalanmasa dahi, büyük olasılıkla üç otonom belgeden oluşacaktır. Kürtler hem Irak, hem de bölgedeki dengeleri etkileyebilecek konumdadır. Çin, şimdiden, pozisyon almakta ve ilerdeki oluşumlarda ABD ve Rusya’yı yanlız bırakmak istememektedir.

Kuzey Irak’taki petrol rezervleri 130 milyar varil olarak hesaplanıyor. Çin’in, Kürtlere ilgisinin en önemli nedenlerinden biri de işte budur. Irak’ın yeni anayasası, Kerkük ve civarındaki petrolün kim tarafından kullanılacağı konusunu çok muğlak bırakmıştır. İlerdi bir Şii-Sunni çatışması veya Kürtlere yönelik bir Arap baldırısı, Kuzey Irak’ın petrol kuyularıyla birlikte bağımsızlığını ilan etmesiyle sonuçlanabilecektir. Çin, bu olasılığı da dikkate almaktadır.

Çin’in Kürt politikalarındaki değişikliğin bir diğer nedeni de, Türkiye’deki gelişmelerdir.

UYGUR’A DOKUNURSAN, PKK’YA DOKUNURUM...

Çin’in Kuzey Irak Kürtlerine ilgi duymaya başlamasının bir başka nedeni de, Türkiye’yi dolaylı bir baskı altında tutmak, hiç değilse bazı sinyalleri yollamak.

Eski politikalar değişmiş değil. Hala Türkiye’nin toprak bütünlüğüne önem veriliyor. Bundan dolayı da, PKK ile organik bağ kurulmuyor. Açıkça, silah veya para yardımı yapılmıyor.

Ancak, Çin’in bir de kuşkusu var. O da, Türkiye’nin ayrılıkçı Uygur hareketleriyle ilgilenmesi.

Ankara kesinlikle yalanlıyor, ancak Çin inanmıyor. Bazı ayrılıkçı Uygur grupların, Türkiye’den gizli destek sağladıkları kuşkusu var. Bundan dolayı da, Kuzey Irak Kürt partileriyle temas oluştururken, dolaylı bir sinyal yollamış oluyor. Bölgeye yerleşmeye başladığı, Kürt politikasında “inci ayar” yaptığı, ilerde daha da farklı hareket edebileceği mesajlarını veriyor:

“Uygur ayrılıkçı gruplara dokunursanız, bizde PKK’ya dokunuruz”.

Çin’in, kendi içindeki ayrılıkçı gruplar konusundaki duyarlığının artışında, Çeçen grupların etkisiyle önemli ibr yer tutuyor.

Diğer bir neden de, ekonomik gelişmenin getirdiği yeni koşullar: Yabancılarla temasın artışı ve eskisi gibi sert önlemlerin alınamaması. Uluslararası alanda İnsan Haklarına duyarlıkların yaygınlaşması...

Ankara, bölgedeki Kürt oluşumunu hesaplarken, bundan böyle, Çin’e daha fazla dikkat sarfetmek zorunda kalacak.

Posta
Yayın Tarihi : 28 Şubat 2006 Salı 14:22:59


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?