19
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

Cüneyt Arcayürek - Cumhuriyet Gazetesi

Sonuç: RTE’nin Yumurtasız Omleti!

Eğri oturup doğru konuşalım. Er doğmuş Recep Bey 16 Aralık günü öğleden sonra basına:

’’...Öncelikle ’koşulsuz’ tarih... Kopenhag siyasi kriterleri içinde olmayan, özellikle Kıbrıs ve sınırlar meseleleri gibi ’şeyler’ bizim önümüze gelmemeli... Bir de baktık ki istediğimiz gelişme olmuyor, oyalıyor. Biz de Norveç’in yaptığını yapabiliriz. Biz de kesip atarız. İktidarımızın, partimizin temel prensibi şudur: Milli çıkarlarımızın müsaade etmediği bir adımı ’asla’ atamayız...’’ dedi.

Üye devletlerin akşam yemeğinden sonra bir de baktık ki... AB kulislerinin nefes alışlarını bile anında öğrenen... Zirveden iki gün önce geldiği Brüksel’de Kıbrıs’ın adının bile geçmediğini söyleyen... Sorun zirveye damgasını vurunca; gazeteci kardeşimiz, TV starı Mehmet Ali Birand ’ı da şaşırtan gelişmeler yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlamaz mı?

O dakikaya kadar Chirac ’ın TV konuşmasını övmekten yorulan Yalım Eralp , aylardır Ankara Anlaşması’nın 25 ülkeye yayılmasını içeren protokolü imzalamalarını söyleyip durduğunu, ne çare bir türlü dinletemediğini söylüyor. Hasan Cemal ’i Güney Kıbrıs Rumlarının, arkalarına Atina’yı aldıktan sonra ulaştıkları aşama ilgilendirmiyor. O sadece tarih aldık, tam müzakere yolu açıldı ya, ötesini boş veren’e gelen bir hava içinde. Medyadaki durum vs.. vs..

****

17 Aralık sabaha karşı saat 04.00’te ortaya çıkan tablo şöyle:

Türkiye müzakerelerin Nisan 05’te başlamasını istiyordu. AB Konseyi tarihi 3 Ekim 05 olarak saptadı.

Güney Kıbrıs Rumları neredeyse iki aydır Ankara Anlaşması protokolünü Türkiye’nin imzalamasını ve böylece, Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanımış olacağını öne sürdüler.

Türkiye bu söylemleri, istekleri, Papadopulos ’un veto tehdidini önemsemedi. Dışişleri Bakanı Gül, ’’dolaylı dolaysız hiçbir şekilde Güney Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanımayacağımızı’’ açıkladı.

§Dönem başkanı Hollanda Başbakanı Balkenende ’nin, RTE’nin önüne uzattığı paragraf, AB Konseyi’nin Kıbrıs’ın dolaylı olarak tanınmasını Türkiye’ye koşul koyuyor.

’’Türkiye’den birlik adına Ankara Anlaşması’nı genişleten protokolün 17 Aralık tarihinde paraf edilmesini, imza işleminin -müzakerelerin başlayacağı 3 Ekim’den önce- 2 Ekim 05’te tamamlanmasını’’ istiyor.

Bir habere göre uzun süren görüşmelerden sonra karar metnindeki ifade, ’’sözlü teminata’’ dönüştürülüyor.

Dönem başkanı Hollanda’nın bütün üyelere yazılı olarak bildirdiği bu durum Türkiye’yi rahatlatacak bir değişiklik mi? Hayır; zira, ister yazılı olsun, ister sözlü olsun, dönem başkanı Hollanda Başbakanı’nın yapacağı iki açıklama, Güney Kıbrıs’ı 2 Ekim’e kadar tanıma anlamına geliyor. Ha Ali, ha Veli! Bu açıdan bakıldığında Güney Kıbrıs’ın sözlü bir teminatı kabul etmeleri akıl dışı görünmüyor.

****

Türkiye müzakerelerin ucunun açık olmasına karşı çıktı. İmtiyazlı ortaklık, özel statü gibi üyeliği başka yollara saptıracak yöntemleri reddedeceğini bildirdi. AB, Türkiye’ye karşın ucu açık ifadesini muhafaza ettiği gibi, özel statü arayışlarına yeşil ışık yakacak nitelikte bir paragrafı karar metnine aldı. Bu kararını Hollanda Başbakanı Balkenende, müzakere sürecinin açık uçlu olmasındaki nedenleri, 25 üyenin akşam yemeğinden sonra 16’yı 17 Aralık’a bağlayan gece yarısı açıkladı:

’’... Bir aday ülke ile müzakerelerin başarılı sonuçlanacağına dair garanti olmadığını, müzakerelerin başarısızlıkla sonuçlanması durumunda (Balkenende Türkiye demedi) aday ülkenin AB kurumlarına sıkı bir şekilde bağlı kalmasını (kimine göre AB’ye kenetlenmesini) sağlamaya çalıştıklarını’’ söyledi.

Diplomatlar arasında kullanılan bir söyleme göre:

Bu sonuçlar yumurtasız omlet!


CÜNEYT ARCAYÜREK - CUMHURİYET GAZETESİ
Yayın Tarihi : 19 Aralık 2004 Pazar 00:28:44


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?