22
Mayıs
2024
Çarşamba
ANASAYFA

Dolar ve YTL - Mahfi Eğilmez

Yerli ve yabancı yatırımcıların bir ülkede yatırım yapmak için en çok dikkat ettiği konu nedir? Bu sorunun yanıtı bana göre ’O ülkedeki bütçe açığı ve cari açığın durumu’dur. Buna karşın tek başına bu iki
açığın varlığı yabancı ve yerli yatırımcıyı olumsuz olarak etkilemeyebilir. Eğer bu yatırımcılar o ülkenin gelecekte bu sorunları çözeceğine ilişkin önlemler aldığına inanıyorlarsa, yani geleceğe ilişkin beklentileri olumluysa yine yatırım yapmaya devam edebilirler. Ya da tam tersine bir ülkede bütçe fazlası ve cari fazla olsa bile eğer geleceğe ilişkin beklentiler olumsuzsa o ülkeye yatırım yapılmayabilir.
ABD ekonomisi gerek bütçe açığı ve gerekse cari açıkta tarihi rekorlar kırıyor. Üstelik Amerikalılar her iki açık konusunda da başka toplumlardan daha fazla hassas. Çünkü yıllar yılı Amerikalılara bütçe açığının nasıl bir felaket olduğu ve bunun nasıl bir borçlanmaya yol açtığı anlatıldı. O kadar ileri gidildi ki meydanlara borç stokunun sürekli artışını gösteren bir saat konuldu. Bütün bu girişimler sonucunda ABD yönetimleri de bütçe açığının kapatılması için yasalar çıkardılar. 1980’lerin ortasından başlayan denk bütçe düzenlemeleri 1990’ların sonunda semeresini vermişti.
1992 yılında 340 milyar dolar olan bütçe açığı 1998 yılında 29 milyar dolara düşmüş ve uzun yıllar sonra ilk kez 1999 yılında 2 milyar dolar fazla vermişti. 2000 yılında ABD bütçesi 67 milyar dolar fazla verince Amerikalılar bunu bir zafer olarak kutlamışlar ve büyük borç stoku sorununun çözümü için bu gelişmenin tarihi bir dönüm noktası olduğunu kabul etmişlerdi. Oysa öyle olmadı. 2001 yılında 33 milyar dolar açık veren ABD bütçesi 2003’te 536 milyar dolarlık tarihi bir açık rekoru kırdı. 2004 yılı bütçe açığı 675 milyar dolarlık yeni bir rekor kırarken
2005 yılında 543 ve 2006 yılında da 470 milyar dolarlık bütçe açığı tahminleri yapılıyor. Ki bu tahminler oldukça iyimser. 2009 yılı tahmini
500 milyar dolarlık bir bütçe açığını öngörüyor. Bu tahminler ABD bütçe açığının önümüzdeki dönemde de devam edeceğini gösteriyor.
ABD’nin cari açığı da benzer bir seyir gösteriyor. 1996 yılında 117 milyar dolar cari açık veren ABD ekonomisi, 1999 yılında 297 milyar, 2000 yılında 414 milyar dolar cari açık verdi. 2000 yılında 386 milyar dolara gerileyen cari açık, 2001 yılından başlayarak tekrar yükselmeye başladı. 2003 yılında 531 milyar dolar olan cari açığın 2004 yılını 635 milyar dolar dolayında tamamlaması ve 2005 yılında da 650 milyar dolayına oturması bekleniyor.
Demek ki bir yatırımcının en önemli beklentisi olarak tanımladığımız ikiz açıklar ABD’de mevcut. Ve ABD açısından işin daha da kötüsü bu açıklar giderek artıyor. Yani geleceğe ilişkin beklentiler de olumlu değil. Bu durumda yerli ve yabancı yatırımcılar açısından ABD çekiciliğini giderek yitiriyor. Benzer bir durum Türkiye’de de var. Yani ikiz açıklar mevcut ve bunlardan vari açık giderek büyüyor. Ama buna karşılık gerek yeniden yapılacak üç yıllık IMF programı ve gerekse AB ile müzakere sürecine girilecek olması Türkiye ile ilgili gelecek beklentilerini olumlu kılıyor ve henüz yabancı doğrudan yatırımcıları çekmiyorsa da yerli yatırımcıları ve yabancı portföy yatırımcılarını özendiriyor.
ABD’nin ikiz açıklardaki artış nedeniyle yükselen risk primi ve yabancı yatrımcılar açısından çekiciliğini yitirmesi FED’i (Amerikan Merkez Bankası) faizleri artırmaya zorluyor. FED, bu yolla ABD’yi terk etmiş olan fonları geri çekmeyi amaçlıyor. Bir yandan da büyük bütçe açıklarının neden olabileceği enflasyonist kıpırtıları denetim altında tutmayı amaçlıyor.
ABD’de risk primi artışı faizlerin yükselişiyle, Türkiye’de risk priminin azalışı faizlerin düşüşüyle çıkıyor karşımıza. Özetle önümüzdeki dönemde YTL’nin değer kazanmaya ve doların değer kaybetmeye devam edeceği bir süreç yaşayacağız.
Mahfi Eğilmez - Radikal Gazetesi
Yayın Tarihi : 13 Ocak 2005 Perşembe 14:10:17


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?