18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Emin Çölaşan-Hürriyet Gazetesi

DÜNKÜ Yeniçağ Gazetesi’nde Hulki Cevizoğlu’nun ilginç bir yazısı vardı. Başlığı: ‘AB’nin 6 Ekim bombası. Kürtçe resmi dil olsun.’

AKP içinden çok üst düzey, çok etkili, kulağı delik, ancak isminin gizli kalmasını isteyen bir isim Hulki’ye anlatıyor:

‘AB 6 Ekim’de vereceği İlerleme Raporu’nda Türkiye aleyhine şok edici bir isteğe, emir de diyebilirsiniz, yer vermiş ve bunu Türk hükümeti haber almıştı. AB 6 Ekim’de kültürel haklar konusunu gündeme getiriyor. Kürtçe’nin ikinci RESMİ DİL olmasını ve okullardan başlayarak çocuklara Kürtçe eğitim verilmesini istiyor.’

Önemli AKP’li kişi anlatımını sürdürüyor:

‘Basın atlıyor konuyu. Zina tartışmaları sırasında Başbakan’ın ‘Biz Türküz’ demesinin ne ilgisi vardı ki zaten.’

***

Yazıda yer alan hususlar son derece ilginç. Konuşan, bunları anlatan önemli bir isim.

Geçmişte ‘biz Türkiyeliyiz’ diyen Recep Tayyip Erdoğan’ın ağzından hemen hemen ilk kez ‘biz Türküz’ sözlerini duymak beni de şaşırtmıştı. Bunu 19 Eylül tarihli yazımda dile getirmiştim.

AB gerçekten böyle bir istemde bulundu mu? Türkçe yanında ikinci resmi dilin Kürtçe olmasını, okullarda Kürtçe eğitim verilmesini (gizlice) istedi mi? Başbakan bundan pirelendi mi? Bu yüzden mi ‘Türklük’ çıkışı yapmak zorunda kaldı? Zina bahanesinin ardına bu yüzden mi sığınıp AB’ye sert çıktı? Bugüne kadar içimize-dışımıza sürekli karıştıklarını unutup (!) bu nedenle mi ‘içişlerimize karıştırmayız’ demek zorunda kaldı?

Bu soruların yanıtını henüz bilmiyoruz. Bildiğimiz bir tek şey var. AB bu isteklerini ve daha nicelerini şimdi resmen gündeme getirmemiş bile olsa, ileride er geç getirecek.

Şairin deyimiyle belki yarın, belki yarından da yakın.

Teslimiyetçiliğin, evet efendimciliğin, onursuzluğun, yalvarıp yakarmaların kaçınılmaz sonu bu.

SAMSUN AHLAK ZABITALARI

Dün CNN Türk’te DHA muhabiri Şenol Çakır’ın haberini izlerken gözlerim faltaşı gibi açıldı, inanamadım. Türkiye’yi hangi kafaların nereye götürmek istediğini görünce bir kez daha utandım.

Samsun’da AKP’li belediye, 9 kişiden meydana gelen motorize zabıta ekibi oluşturmuş. Motosikletlere binmişler, işe çıkıyorlar.

Görevleri parklarda ve deniz kıyısında birbirlerine sarılmış, el ele tutuşup oturan çiftleri uyarmak!

Parklara, yeşil çimenlere motosikletlerle dalıyorlar. Çimenlerde ve banklarda oturan çiftlerin sırtına dokunup ‘hop dedik, ayrılın’ diyorlar.

Deniz kıyısında genç erkek, sevgilisinin veya kız arkadaşının omzuna elini koymuş. Onlara da aynı uyarı yapılıyor.

Bir çift sahil yolunun birkaç metre aşağısında deniz kıyısında, kayaların üzerinde oturmuş. Onlara ‘yukarı gelin’ diyorlar.

Uyarılan kızlar arasında erkek arkadaşıyla el ele oturan türbanlılar da var!

Ortada herhangi bir müstehcenlik, ahlaksızlık, çirkin görüntü, hatta öpüşme bile yok.

İnanılmaz bir denetim. Hem de gece falan değil, gündüz vakti oluyor.

Zabıtalar mutlu, motosikletle sevgili aramaya devam ediyorlar...

AB bunları görsün, önce bu AKP kafasını tanısın.

***

AKP’li Samsun Belediyesi zabıta ekiplerinin ahlak (!) denetiminde bir şey daha dikkatimi çekti. Uyarılan gençlerden hiçbiri itiraz etmiyor. Şaşkınlıkla zabıtalara bakıyor, elini sevgilisinin elinden-omzundan çekiyor, ya da yerinden kalkıp başka tarafa geçiyor.

İnsanlarımızın nasıl sindirildiği, nasıl korkutulduğu bu olayda net olarak görülüyor.

Tepkisiz toplum!

Hem de bunlar Samsun gibi uygar, gelişmiş, aydınlık bir sahil kentimizde oluyor. Samsun’da hiçbir kuruluş, ismi var cismi yok sivil toplum örgütleri, süregelen bu korkunç uygulamaya ses çıkarmıyor, tepki vermiyor.

Bir de Anadolu’nun kırsal ve uzak yerlerini, Doğu ve Güneydoğu’yu, gençlerin ve özellikle genç kızların üzerinde oralarda oluşturulan korkunç baskıları düşünün.

Onlar örtünmeye boşuna zorlanmıyor. Onların hayatı boşuna kaydırılmıyor.
Yayın Tarihi : 23 Eylül 2004 Perşembe 11:16:24


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?