Jaques Chirac ile Kürşad Tüzmen

Kimlik sorununun peşine takıldık gidiyoruz. İşi gücü bıraktık "biz kimiz..? sorusunun yanıtını arıyoruz. Kimine göre Türk’üz .Hem doğruyuz,hem çalışkanız.Her daim Türk oğlu Türk’üz. Kimine göre alt kimliğimizle Türk’üz, Kürt’üz, Laz’ız, Çerkez’iz, Azeri’yiz, Gürcü’yüz, Çeçen’iz, Arnavut’uz, Boşnak’ız . Kimine göre üst kimliğimizle,Türk halkıyız, Türkiye halkıyız,Türkiyeliyiz.. Soruna okyanus ötesinden ısmarlanan reçetelerle yaklaşanlar da var. Soruna tarihin öğretici mirasını yadsıyarak el alanlar da. Emek ve sermaye karşıtlığına göre değerlendirenler için hala "imtiyazsız, sınıfsız kaynaşmış.." bir kitlenin çocuklarıyız. Din ve inanç açmazı penceresinden bakanlar için ılımlı İslam’ın iktidar olduğu bir düşler coğrafyasının milleti değil Müslüman ümmetiyiz.. Kimine göre Anadolu Cumhuriyeti’nin vatandaşlarıyız. Kimine göre Türkiye Cumhuriyeti’nin yurttaşlarıyız. Coğu zaman ezen ulusuz, zaman zaman ezilen ulusuz.Kurucu unsuruz, tali unsuruz. Kısaca işler her gün biraz daha karışıyor. Bir sabah Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğini destekleyen Fransa Cumhurbaşkanı Jaques Chirac ’ın "aslında hepimiz Bizans çocuğuyuz.." müjdesiyle uyanıyoruz. Bir başka sabah dış satım bakanı Kürşat Tüzmen’in "Osmanlı çocuğuyuz, Osmanlı torunuyuz.." uyarısıyla titreyip kendimize geliyoruz.



"Biz kimiz..?" sorusunun yanıtına "yüceltmenin ve aşağılamanın tek simgesi.." sevgili annelerimizle ulaşabiliriz.Bütün kültürlerde övgünün ve sövgünün ortak paydasında annelerimiz var. Irk, din, dil, renk,cinsiyet ayrımı olmaksızın, hepimiz her şeyden önce "övgünün ve sövgünün evrensel öznesi.." annelerimizin çocuğuyuz. Dilerseniz Chirac ’ın hepimizin Bizans çocuğu olduğumuz savını şimdilik bir yana bırakalım. Tüzmen’in Osmanlı çocuğu savına "anne" paranteziyle şöyle bir bakalım. Kim olduğumuz sorusuna kimin çocuğu/kimin torunu olduğumuzu saptayarak yanıt arayalım. Prof Türker Alkan’a Prof. Ercan Eyüpoğlu’nun gönderdiği özet bilgilere göz atıp "Osmanlı çocuğu , Osmanlı torunu olmanın.." mana ve ehemmiyetini kavrayalım."

Yıldırım Beyazıt’ın annesi Bulgar Marya, yani Gülçiçek Hanım...

Çelebi Mehmet’in annesi Bulgar Olga Hatun...

II. Murat’ın annesi Veronika...

Fatih Sultan’ın annesi Sırp Despina, yani Hüma Hatun...

II. Bayezit’ın annesi Kornelya...

Yavuz Sultan Selim’in annesi Ayşe takma adlı Pontuslu bir Rum...

Kanuni’nin annesi Polonya Yahudisi Helga, yani Hafıza Sultan...

II. Selim’in annesi Yahudi asıllı Roksalan, yani Hürrem Sultan...

III. Murat’ın annesi Yahudi Raşel, yani Nurbanu Sultan...

III. Mehmet’in annesi Venedikli Bafo, yani Safiye Sultan...

I. Ahmet’in annesi Yunan Helen, yani Handan Sultan...

Genç Osman’ın annesi Sırp Evdoksiya, yani Mahfiruz Sultan...

IV. Murat’ın annesi Sırp asıllı Anastasya, yani Mahpeyker Sultan...

V. Mehmet’in annesi Rus Nadya, yani Turhan Sultan...

II. Süleyman’ın annesi Sırp Katrin, yani Dilasüp Hatun...

II. Ahmet’in annesi Polonya Yahudisi Eva, yani Hatice Sultan...

II. Mustafa’nın annesi Rum Evemia, yani Emetullah Sultan...

III. Ahmet’in annesi gene Rum Evemia’dır...

I. Mahmut’un annesi Aleksandra, yani Saliha Sultan...

II. Osman’ın annesi Sırp Mari, yani Şehsüvar Sultan...

III. Mustafa’nın annesi Janet, yani Mihrişah Sultan...

I. Abdülhamit’in annesi Fransız İda, yani Sermi Sultan...

III. Selim’in annesi Cenevizli Agnes, yani Mihrişah Sultan...

IV. Mustafa’nın annesi Bulgar Sonya, yani Sineperer Sultan...

II. Mahmut’un annesi Fransız Rivery, yani Nakşidil Sultan...

I. Abdülmecid’in annesi Rus Yahudisi Suzi, yani Bezmi Âlem Valide Sultan...

Abdülaziz’in annesi Roman Besie, yani Pertevniyal Sultan...

V. Murat’ın annesi Fransız Vilma, yani Şevkefza Sultan...

II. Abdülhamit’in annesi Ermeni Virjin, yani Tirimüjgân Sultan...

Mehmet Reşat’ın annesi Arnavut Sofi, yani Gülcemal Sultan...

Mehmet Vahdettin’in annesi Çerkez Henriet, yani Gülistan Sultan.."(Türker Alkan, Ne hanedanmış ama..,Radikal, 23 Mayıs 2004)

Soruna Osmanlı padişah annelerinin penceresinden bakıldığında, ben aslında Jaques Chirac ile Kürşat Tüzmen’in akraba olabileceklerini bile düşünüyorum. Önünüzde koskoca bir pazar günü var. Sobanızı yakın, çay demleyin, mısır patlatın. Her şeyi benden beklemeyin! Biraz da siz düşünün!