1
Mayıs
2025
Perşembe
ANASAYFA

Erdoğan tiran mı?

The Economist dergisine konuşan bir AKP’li, Erdoğan kimseyi dinlemiyor, tiran oldu diye dert yanmış..

Tiran sözcüğü tam oturmuyor.. Dünyanın geldiği noktadaki tek adam yönetimlerini anlatmak için eski kalıyor..

İsterseniz buna Putin’leşme diyelim..

Tarifi şöyle: İhale düzenini kontrol etmek, kendi zenginini yaratmak, ülke kaynaklarını bölüştürmek için siyasete, ekonomiye, yargıya hatta muhalefete bile hükmetme anlayışı..

Çıkış felsefesi de şu..

Halk beni seçti, ben ne dersem o olmalı! Seçim sandığında yenilen sesini bir daha çıkarmamalı, medya bu işlere burnunu sokmamalı..

Seçimle gelen iktidarı eleştiren, ülke menfaatlerine zarar verir.. Hem bu onların işi değil..

Bu bakış açısına Putin modeli deniyor!

Dikensiz gül bahçesi yaratmak.

1.5 yıldır Başbakan Erdoğan’ın Putin gibi olmaya çalıştığını iddia ediyorum.. Putin’leşmede Epey yol katetti ki artık AKP’liler bile şikâyet ediyor!

Tabii Erdoğan daha yolun ortasında.. Putin’leşme sürecini tamamlayamadı.. ‘Putin’ olabilmesi için muhalefeti sindirmesi, muhalif sesleri susturması, tam anlamıyla kendi medyasını oluşturması gerekir..


*


Peki Putin olma sevdası Erdoğan’ın kişiliğinden mi kaynaklanıyor yoksa yapısal bir sorun mu?

İkisi de..

Birincisinden başlayalım.. Erdoğan demokratik bir gelenekten gelmiyor.. Cemaat ilişkilerinin belirleyici olduğu bir yapıda büyüdü.. Siyasi yaşamı, olgunlaşma dönemi ‘Hocamız’ dediği Erbakan’ın mutlak otoritesi altında geçti..

‘Hoca’ ne söylerse, ne yaparsa doğrudur düsturu ile bugünlere geldi.. ‘Hoca’sı gitti ama kendisi ‘Hoca’ oldu..

Şimdi ‘Hoca’ya itaat edilir’ anlayışını partisinde de uyguluyor.. Bu nedenle, Erdoğan’dan atılımcı olduğu demokratik bir çalışma ve yönetme ortamı oluşturmasını beklemek pek doğru olmaz..

Çünkü genlerinde yok!

Sabah’tan Ergun Babahan, Gül, Şener, Arınç, Aksu gibi isimlerin artık çevresinde olmamasına, kendisine hayır diyecek partili kalmamasına bağlayarak durumu şöyle yorumluyor..

“Bu, Erdoğan’ın tiran olduğu anlamına gelmiyor. Ancak eleştirilerden, farklı görüşlerden faydalanmayan, eleştirilerden rahatsızlık duyan bir siyasetçiye dönüştüğü anlamına geliyor.”

Daha ne olsun!

Babahan, Erdoğan’ın kimseyi dinlemediğini, tiran olmasa bile tiranlaştığını kibar bir ifade ile anlatmış..


*


Meselenin bir de yapısal boyutu var.. Siyasal sistem tiranlar üretiyor.. Milletvekilleri sırtını seçmene değil parti liderine dayadığı için itaat kaçınılmaz oluyor.. Eleştiri, farklı düşünce, liste dışına sürüklenmenin gerekçesi haline geliyor..

Hal böyle olunca da siyasette tutunmak isteyen.. Listedeki yerini korumayı birinci hedef haline getiren, susuyor.. Küçük bir örnek.. İstanbul’dan seçilecek milletvekili sayısı 85’e yükseldi.. Birinci bölge 30 milletvekili çıkaracak.. O bölgede yaşayanlar vekillerini tanıyacak mı?

Yoo.. Bizim sistemimize göre tanımasına gerek yok.. Çünkü kimin vekil olacağına seçmen değil lider karar veriyor..

Halk seçtiği vekilden hesap soramadığı için de..

Tiran olma, Putin’leşme hevesi yaşam alanı buluyor, besleniyor, önüne geçilemiyor..

Mehmet Tezkan/VATAN
Yayın Tarihi : 21 Temmuz 2008 Pazartesi 10:32:29


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?