2
Mayıs
2025
Cuma
ANASAYFA

Eril Tuşalp - Birgün Gazetesi

Dilerse yağmur isterse kar

Affeder mi bilmem ama sevgili İlhan(Selçuk) ağabey yanılıyor. Yanılıyor çünkü "mizahın her şeyden önce zekadan türediğini.." söylüyor. Üstüne üstlük "ne Saidi Nursi’de mizah vardır, ne de Fethullah Gülen de.." diyor.(Cumhuriyet,9 Temmuz 2004)

İyi de "yemeden içmeden yaşadığını savlamak , cezaevinde yatarken camide namaz kıldığını söylemek.." sivri de olsa bir zeka ürünü değil mi?



Bir insanın "kırk dakikada kitap yazmasına , kapalı kapılardan geçmesine .." gülünmez mi? Varlığını duyumsayan bir yaşında bebeklerin koşup elini öpmesine kahkaha atılmaz mı?



Adam dilerse yağmur , isterse kar yağdıracak.



İnsan bunlara gülmeyecekte neye gülecek?



Bir insanın "elektrik ve meteor gibi fizik ve astronomik olayların bilimsel açıklamasının kitabın kudretine, hikmetine aykırı düşeceğini.." söylemesine elbette kahkaha atılır. Bilime böyle yaklaşan bir insanın Mısır’ın "El Ezher’ine" karşı Türkiye’de "Medreset’üz Zehra’yı" kurma amacına elbette gülünür.



"Risalelerini bir program olarak neşir ve tatbik etmek" isteyecek, sonra da "bunları ben yazmıyorum yazdırılıyor" diyerek kendini "mehdi.." ilan edecek. Yazdıklarını " kutsi tefsir.." sayacak.

İnsan bunlara gülmeyecekte neye gülecek?



Ulusal Kurtuluşu "garplılaşmak bahanesi altında şeairi İslamiye aleyhinde bir cereyan.." sayacak, " Şark mıntıkasında komünistliği atmış bin talebesiyle önlediğini" söyleyecek.



Önce "Ankara’ya gittim .Müslüman vekillerle görüştüm.Bilhassa Adnan Menderes,Tevfik İleri ve Namık Gedik’ten neticeyi tayin ettim" diyecek.Sonra da "devletin resmi dini olmasını, devlet yönetiminin Müslüman din bilginlerine teslim edilmesini, hükümetin Şeriatı korumasını, Kuran’ın anayasa kabul edilmesini isteyecek.."

İnsan bunlara gülmeyecekte neye gülecek?



(Metin Toker,Prof.Neda Armaner,Prof. Çetin Özek’in belgelerinden)



***



O da izleyicisi olduğu "pir-i fani.." gibi kurnaz ve biraz da oyunbaz.Önüne diz çöktürdüğü gazetecilere nefesinin kudretini, üfürüğünün gücünü anlatıyor.



Gözyaşlarının selinde konuşuyor olsa da o da güldürüyor.

Bir insanın "dört yaşında Kuran’ı hatmetmesine yedi yaşına geldiğinde düşlerinde Rusça sayıklamasına.." gülünmez mi?



Bir insanın "meyhaneye şöyle bir girip çıksa, insanların alkole olan teveccühlerini yıkacağını.." söylemesine kahkaha atılmaz mı?

Örneğin "bir arkadaşının düşüne peygamber girecek. Ona selam söyle sakın evlenmesin diyecek. Eğer evlenirse cenazesine gelmem diye haber yollayacak.."



O da mutluluğunu bir arkadaş düşüne kurban edip yaşam boyu hiç evlenmeyecek. Elinde bir lokma ekmek, sırtında bir hırka, çile çekecek.



İnsan bunlara gülmeyecekte neye gülecek?



"Gençliğinde minarelerin şerefelerinde akrobatik gösteriler yapacak, halkı heyecanlandıracak…" Hatta bir "Hac ziyaretinde namaz kılarken ikinci kat mahfilinde uğursuz şeytanı görecek. Ama ’kendini aşağı at ..’diyen şeytanın buyruğunu dinlemeyecek.."



Bir başka Hac ziyaretinde tavuk yemek için lokantaya gidecek. Burnuna hiç kimsenin duymadığı pis kokular gelecek. Lokmalar ağzında büyüyecek, yutamayacak. "Tavuğun Hollandalı olduğunu ve kesiminin İslami kurallara göre yapılmadığını sonradan öğrenecek. Şeytanın kendisiyle uğraştığına inanacak.."



İnsan bunlara gülmeyecekte neye gülecek?



"Nefis kırma meselelerinde.." de üstün başarılar elde edecek. "Tasavvuf büyüklerinin tesiriyle zaman zaman nefsini goril gibi, ayı gibi gördüğünü söyleyecek.."



Önce "en büyük düşlerinden birinin Cumhurbaşkanlarının, Başbakanlarının, Genelkurmay Başkanlarının ’hacca gitmeleri ve açık namaz kılmaları’ olduğunu söyleyecek. Sonra da Ortadoğu ve Orta ve Uzak Asya’daki Amerikan çıkar bölgelerinde açtığı okullarda Türk milli eğitimine hizmet ettiğini söyleyecek.



İnsan bunlara gülmeyecekte neye gülecek?



(Hocaefendi Anlatıyor,23-28 Ocak 1995, Hürriyet ;Fethullah Hoca Anlatıyor,23-31 Ocak 1995, Sabah)



***



Görüldüğü gibi hem Saidi Nursi’de mizah var, hem de Fethullah Gülen de.Ama nasıl bir mizah bu. Sanırım sorun burada. Her biri ince hesaplı ,kıvrak zekalı, dış kaynaklı bu gülmece denizine yelken açılamamasında .Bu saçmalıklara gülmenin günah sayılmasında.

Bu sorunu aşmak için gülen , gülerken düşünen, güldürürken düşündüren bir toplum olmak için "dini camiye , inancı vicdana geri döndürmek" gerekiyor.



Gerekiyor çünkü gerçek mizahtan yoksun bu insanların günümüzdeki izleyicileri onlardan daha ince hesaplı, daha kıvrak zekalı oluyor.

Karşıtlarına dönüp tesettüre "başörtüsü.." diyor, yandaşlarına dönüp tokalaşmayı " el zinası.."sayıyor. Dön babam dönüyor. Taş atıp kolu yorulmuyor. Bal tutuyor, parmağını yalıyor. Bisküviyle, gazozla yetinmiyor düğünden, dernekten topluyor.



***



(Küçük bir not: Sevgili ölülerimize "ceset .."diyen , her kimse o "solcu yazarı.." ve savlarını unutmuş değilim. Hem kendi açımdan hem de "aidiyet-i ciheti.." ile gazete açısından bu konuyla yakından ilgileniyorum.)

ERBİL TUŞALP - BİRGÜN GAZETESİ
Yayın Tarihi : 15 Temmuz 2004 Perşembe 18:19:24


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?