20
Mayıs
2024
Pazertesi
ANASAYFA

Fethullahçı polis dinlemenin başında

DİNLEME tartışmalarının doruğa çıktığı bir dönemde Deniz Baykal’ın önüne çok önemli bir rapor gidiyor.


Rapor şu:

- Başbakan’ın tayin ettiği Telekomünikasyon İletişim Başbakanlığı’nın 35 kişilik kadrosu dikkat çekmektedir.

- Bu kadronun en önemli yeri olan Teknik Daire’nin başına (bütün dinlemelerin yapıldığı bölüm) Basri Aktepe isimli kişi getirilmiştir.

- Aktepe, 1999 yılında Emniyet’in hazırladığı ve DGM’ye sunduğu "Fethullahçı polisler" raporunun, ilgili listesindeki 15’inci sırada yer alan polis şefidir.

Emniyetin raporuna göre şu anda bütün dinlemelerin yapıldığı teknik dairenin başına, "Fethullahçı olduğu ileri sürülen" bir kişi getirilmiş.

Daha birçok uzun detayın yer aldığı raporu dün Deniz Baykal’dan dinledim.

KONUYU TBMM’YE TAŞIYACAK

Deniz Bey şöyle özetliyor:

- Herkes Önder Sav’ın (yes), (no) tuşuyla uğraşıyor. Ama olayın vahameti ve derinliği gözden kaçıyor. Bakın işte rapor ortada. Üstelik bu rapor emniyetin raporudur. Dikkat edin, Jandarma, Polis, MİT değil, Başbakan’ın özel olarak tayin ettiği Telekomünikasyon İletişim Bakanlığı’nın (TİB) kadrosudur bu. Yani her yerin ve herkesin dinlenebildiği o dairenin başına getirilen kişiden söz ediyorum. Bu kişi emniyetin DGM’ye verdiği raporda Fethullahçı polislerin 15’inci sırasında yer alıyor.

Deniz Baykal, bu konuyu TBMM’ye taşıyacağını da söylüyor...

Ve ekliyor:

- Önder Sav olayı da o kadar basit değil. Ortada bir düzen var. Yakında her şey ortaya çıkar...

Evet, rapor ve iddia böyle..

Ben Basri Aktepe denilen kişiyi tanımam.

Ama bugün gelinen bu nokta Türkiye için hayırlı bir nokta değildir.

Baksanıza;

Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili "Takip ediliyorum. Dinliyorlar" diyor. Ve bir aracı yakalıyor.

Araç polise ait çıkıyor. Ankara Emniyet Müdürü "Bizde mobil dinleme aracı yoktur" diyor. Sonradan olduğu anlaşılıyor.

Emniyet aracın narkotik aracı olduğunu söylüyor. Bu da tam netleşmiyor.

Kuşkulanılan polis aracı oradan neden kaçıyor. Bu da belli değil.

Anamuhalefet Partisi lideri böyle bir raporu açıklıyor...

Emniyet kendi içinde bu tür raporlar yazıyor..

İşte bütün bunlar milletin devlete olan güvenini sıfıra indiriyor.

Yazık ki olan budur...

NOT: Bu arada tam bu konuları konuşurken Deniz Baykal’ın telefonu kesiliyor.

İki kez arıyorum yine kesiliyor. Sonunda telefon çalışmaz oluyor.

Deniz Bey, bu defa bir başka hattan arayıp "Görüyor musun bak" diye bir espri yapıyor... Baykal’la uzun bir konuşma yaptık. Hepsini hatırlayamazsam birilerinden tam metni isterim artık...

İKİNCİ YAZI

CUMHURİYET'İN MANEVİ MANİFESTOSU


10’uncu Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer önceki gün, Yaşar Nuri Öztürk’ü arıyor ve şöyle diyor:

- Sayın Öztürk, "Allah ile Aldatmak" isimli kitabınızı okudum. Bu kitap inanın ki, Cumhuriyet’in manevi manifestosudur.

Ben bu "manevi manifesto" kavramına takılıyorum... Çok önemli bir tespit.

Evet, şimdi "Allah ile Aldatmak" kitabı tartışılıyor.

Bir düşünce adamı olarak Yaşar Nuri Öztürk her kitabında bu milletin manevi coğrafyasına köklü bir ağaç dikmiştir...

Son kitabı "Allah ile Aldatmak" da üzerinde çok düşünülmesi gereken bir kitap...

Okyanusa dökülen bir nehir daha... Bu kitabı okuyunca insan daha iyi anlıyor...

Cumhuriyet bir milli mücadele olarak yapıldı ve başarıldı. Silahlı mücadele tamamlandı.

Ancak bugün görüyoruz ki, manevi eser henüz tamamlanamamış...

Bu kitap ve bundan sonra gelecek olanlar çok önemli kapıları açacak...

Bu yüzden "manevi manifesto" kavramı önemli.

3. YAZI

PKK SAFLARINDA 2 ŞOK


SAAT 03.30...Kandil Dağı’ndaki sığınak mağaralara, akıllı bombalar cehennem ateşi gibi düşüyor...

Müthiş bir bombardıman...

Telsiz sistemi tümüyle çöküyor. Bilgisayarlar, jeneratörler, tümüyle imha oluyor.

Ve güneş doğduktan bir süre sonra Kuzey Irak’tan Ankara’ya çok önemli bir haber geliyor:

- 80 civarında terörist ve bazı yaralılar Kuzey Irak’taki yerel güçlere sığındılar.

Hemen duruma el konuluyor. Bölgedeki yerel güçlerle irtibat sağlanıyor.

Türk yetkililer, Kuzey Irak yerel yönetimiyle birlikte sığınan teröristleri sorguluyorlar.

Bilgiler alınıyor, bağlantılar araştırılıyor. Kimlik tespiti yapılıyor.

İçlerinden Suriyeli ve İranlı teröristler çıkıyor.

TC kimliği olmayanlar, Erbil’e yerleştiriliyorlar.

Ve 20 civarında terörist Türkiye’ye getiriliyor.

Sıkı bir incelemeden sonra o teröristlerin de çok büyük bölümü serbest bırakılıyor.

Ve böylece Türkiye’nin yaptığı harekátın ilk ve en önemli sonucu alınmış oluyor.

Bu sonuç öldürülen terörist sayısından çok daha önemli.

Çünkü üç boyutu var.

Birincisi: Irak ve özellikle Kuzey Irak yönetimiyle yakınlaşma teröre karşı ortak harekete dönüşüyor. Bu da aradaki hattın açık kalmasının ve diyaloğun ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Bu ortak hareket, PKK’nın lojistik desteğini kesiyor. Umutları kurutuyor.

İkincisi: PKK artık ABD’den ve Kuzey Irak yerel yönetiminden destek bulamayacağını anlıyor.

Üçüncüsü: PKK’da gruplar halinde çözülme başlıyor. Teslim olan teröristlerin akıbetleri üzerine örgüt içinde yapılan propaganda çöküyor.

HEMEN SINIR DIŞI

Kandil’e yapılan bombalamadan bir süre önce PKK 6’ncı çalışma kurultayını Kandil’deki kampta yapma kararı almıştı. Başta Avrupa olmak üzere dünyanın her yerinden PKK temsilcileri Erbil’e gelmek üzere harekete geçtiler..

İşte bu aşamada Kandil’de şov yapmak isteyen PKK’ya karşı Kuzey Irak yerel yönetimiyle bağlantıya geçildi. Gelenlerin terörist olduğu ve sahte pasaport kullandıkları isim isim bildirildi.

Ve Erbil Havalimanı’ndaki polis denetimi sıklaştırıldı.

Pasaport kontrolünde sahte pasaportlarıyla yakalananlar hemen sınır dışı edildi.

Bu ilk kez olmuştu.

Sınır dışı edilen teröristler şaşkındı. Alman vatandaşı olan bazı teröristler ise Kandil’e gitmek için yola çıktılar.

İşte tam bu sırada müthiş bir hava harekátı yapıldı.

Ve PKK’nın şov yapacağı 6’ncı çalışma kurultayı başlamadan bitti.

4. YAZI

SİLAH BIRAKMA MESAJI


KULİSLERDE giderek kuvvetlenmeye başlayan bir gelişme var...

Özeti şu:

- PKK artık silahla bir yere varılamayacağını anlamış durumda...

- ABD desteğini kaybetti. Kuzey Irak’ta lojistik destek ve göz yumma devri kapandı.

- Psikolojik ve maddi güç olarak dağılmış durumda.

- Bu durumdaki PKK silah bırakma noktasına geldi ve buna hazır..

Peki bunun için "mağlubu olmayan bir süreç" başlatılabilir mi?

PKK içinde buna karşı çıkanlar da olabilir. Silahları bırakmaya hazır olanlar da...

Türkiye ile Irak yönetimi arasında başlayan yakınlaşma, ABD’nin PKK’yı silahtan arındırma kararı etkili olacak gibi görünüyor.

Ve acaba PKK "silahları bırakma" konusunda bir mesaj gönderebilir mi?

İşte şimdi, kulislerde böyle bir beklenti var.

Türkiye bir karar verecek...

Çok zor bir karar.

5. YAZI

DIŞARIDAKİ İÇİŞLERİ BAKANI


ALİ Babacan’ın "Türkiye’de Müslümanlar baskı altında" sözü çok tecrübeli bir büyükelçinin şu tespitiyle anlam kazanıyor:

- Siz Ali Babacan’ı Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci olarak tanımlıyorsunuz. Bu yüzden de eleştiriyorsunuz.

- Peki aslı nedir?

- Aslı şu. O Türkiye’nin Dışişleri Bakanlığı görevini yapmıyor. O şu anda dışarıdaki İçişleri Bakanlığı görevini yapıyor. Sürdürdüğü müzakere ise Türkiye’nin AB süreciyle ilgili değil.

- Neyle ilgili?

- Türkiye’ye yerleştirmek istediği zihniyetin AB ile müzakeresini yürütüyor. O desteğin müzakeresini yapıyor. Örneğin türbanı müzakere ediyor. Yani siz buna destek verirseniz biz de size bunu veririz gibi.

Doğrusu hiç böyle düşünmemiştim. Böyle bakınca Babacan’ın kendisine yapılan eleştirileri neden ciddiye almadığı daha iyi anlaşılıyor.

6. YAZI

BAKAN'IN DUMANSIZ SOBASI


KENDİ coğrafyasına "gerilen" Türkiye’de, devletin üzerine doğru soğuk rüzgarların estiği bir günde Enerji Bakanı Hilmi Güler, her zamanki espri anlayışıyla "sıcak" bir haber veriyor...

- Biliyor musunuz, buraya Polatlı üzerinden geldim. Orada bir profesör arkadaşımla bir deney yapıyoruz...

- Ne deneyi?

- Dumansız soba...

- Anlamadım...

- Dumansız soba yaptık. Dahası o yaptı, ben destekledim. Şimdi denedik. Ve başardık. Önümüzdeki hafta basın toplantısıyla duyuracağız...

- Yani normal kömürü koyuyorsunuz. Yanıyor ama dışarı duman vermiyor öyle mi?

- Evet aynen öyle... Bütün bir Anadolu’yu düşünsenize. Kömür gazından zehirleneler, hava kirliliği, baca zorluğu. Hepsine son.

Siyasetin buram buram "tüttüğü" bir dönemde bakandan dumansız soba ilginç geldi.

Aslına bakarsanız, Hilmi Güler sessiz devrimler yapan bir isim...

Örneğin Türkiye’nin rotasını "dışa bağımlı doğalgaz"dan içerdeki rüzgára, güneşe ve suya çeviriyor. Bu önemli devrimin detaylarını daha sonra aktaracağım...

FATİH ÇEKİRGE/HÜRRİYET
Yayın Tarihi : 2 Haziran 2008 Pazartesi 14:06:15


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
oviraptor IP: 88.253.65.xxx Tarih : 3.06.2008 00:38:05

eğer fettullahçı polis dinliyosa dinlenenlerin bir kopyasıda CIA gidiyordur zira feto ile abd beraber çalışıyor