Brüksel’den ’aykırı’ notlara buyrun




Kayda geçiniz sevgili okur, okudukça nabız atışınız yükselecek. Benim hala yatıştığım söylenemez.


Perşembe-Cuma ve Cumartesi günlerini Brüksel’de geçirdim. Fethullah Gülen’in Onursal Başkanlığı’nı yaptığı Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı, Bahçeşehir Üniversitesi, Leuven Katolik Üniversitesi ve Avrupa Parlamentosu’nun ortaklaşa organize ettikleri, ’Türkiye’nin AB Üyeliği Sürecinde: Kültür, Kimlik ve Din’ konulu konferansı izlemek üzere gittim Brüksel’e. Abant Platformu adı altında Avrupa Parlamentosu binasında düzenlenen toplantı benim için müthiş bir laboratuvar deneyimi oldu, iyi ki gitmişim. Diğer yanda toplantıda ifade edilen bazı görüşleri ise hala hazmedemedim, asla hazmedemeyeceğim de. Bakalım siz okudukça neler hissedeceksiniz!


Ekümenik krizini biliyorsunuz. Önceki hafta ABD’nin Ankara Büyükelçiliği tarafından verilen resepsiyona Fener Rum Patriği Bartholomeos’un ’ekümenik’ sıfatıyla davet edilmesi Ankara’da büyük protestolara neden oldu. Bravo Başbakanlığımıza, ABD Büyükelçisi Edelman’ın davetini boykot etti, ’Ekümenik olayının din özgürlüğüyle alakası olmadığını bunun tamamen siyasi bir konu olduğunu’ açıkladı ve genelge yayınlatarak AKP’li vekillerin, Bartholomeos onuruna verilen yemeğe gitmelerini yasakladı. Peki buna karşın Brüksel’de ne oldu biliyor musunuz?


Abant Platformu’nun Bilimsel Koordinasyon Başkanı Prof. Niyazi Öktem toplantının ilk oturumunun da yöneticisiydi. Prof. Öktem mikrofona Fransa Metropoliti Adamakis’i davet ederken ’Ekümenik Fener Patrikhanesi’nin - Ekümenik Bartholomeos hazretlerinin Fransa Metropoliti’ni davet ediyorum’ dedi. Bendeniz bu takdimi duyunca dondum.


Fransa Metropoliti Adamakis mikrofunu aldı ve bingo; ’Sayın Öktem beni ’ekümenik Patrikhane’nin -ekümenik Bartholomeos hazretlerinin’ temsilcisi olarak çağırdınız. Teşekkür ederim. Oysa ekümenik kelimesi bugünlerde Türkiye’de birilerine alerji yapıyor, biz bu gerçeği söyleyince dayanamıyorlar. Bilinmelidir ki, Türkiye’de birileri kabul etse de etmese de Fener Patrikhanesi ekümeniktir.’ Nasılsınız ey okur?!.


Bitmedi, Bay Adamakis sözünü bitirdi, Prof. Öktem, bir defa daha yüksek sesle ’Ekümenik Fener Patrikhanesi’nin temsilcisine tekrar teşekkür ederim’’ vurgusunu yaptı. Ve ne oldu biliyor musunuz, hemen ardından Avrupa Parlamentosu adına kürsüye gelen P.Thomas dedi ki, ’Ekümenik konusunun din özgürlüğüyle hiçbir alakası yoktur, bu bir politik konudur, Türk Hükümeti’nin bileceği konudur, siyasi bir konudur bu.’ Daha ne desin ki!


Başka bir kareye geçelim. Konu Osmanlı mirası. Galatasaray Üniversitesi’nden Prof. Ahmet İnsel söz aldı; ’Türkiye’de hala İstanbul’un FETHİNİ-kurtuluşunu kutlayanlar var, böyle gariplik - tuhaf şey olur mu?! (Buna artık ne denebilir ki ey okur? G.K)


Hemen ardından bir başka diyaloğa bakalım, anlayana da anlamayana da selam olsun; Hayali, Türk-Yunan Konfederasyonu’nu kurmak olan, Kanada’da ders veren Yunanlı Profesör Kisikis konuşuyor; ’Türklere barbar diyen utansın. Türkler İstanbul’u fethettiğinde barbarlık yapmadı, aksine Romalıların zulmunden-barbarlığından Konstantinopolü kurtardı. Türkiye ve Yunanistan bir bedenin 2 koludur, Yunanistanı 1981’de Avrupa Kulübü’ne alıp, Türkiye’yi almaz iseniz, Avrupa’nın vücudunu kolsuz-sakat bırakırsınız. Türkiye’ye 17 Aralık’ta kapıyı açmak zorundayız-koşulsuz.


Prof Rouchuts,’Yahudi-Hristiyan kimlikli Avrupa İslam’dan çok korkuyor çünkü Avrupa’da Hristiyanlık çöküyor. Klisenin-Hristiyanlığın bu denli zayıflamasına karşın İSLAM hızla yayılıyor-güçleniyor. Müslüman nüfus hızla çoğalıyor. Avrupalılar, Hristiyanlığın yarattığı boşluğu Müslümanlar’ın doldurmasından çok korkuyorlar. İşte asıl neden bu. Avrupa kendi gerçeğinden korkuyor, terör bahane.’ (müthiş bir analiz-üzerine sayfalarca yazı yazılabilir- bu tespiti altı çizgili kayda geçiniz sevgili okur)


Prof Brogli, Floransa Üniversitesi’nden, yakında senatör olacak; ’Türkiye’de ordunun siyasetteki gücünü hafifletmek isteyenler unutmasın ki ordu aynı zamanda laikliği de koruyan-yerleştirendir.’


Mustafa Akyol, Referans’ta yazıyor, ’Evet, Türkiye, Kürtlere asimilasyon yaptığını kabul etmek zorundadır, mesela dil asimilasyonu. Bunun çözümlenmesi şart artık.’


Fatma Pehlivan, Belçika Senatosu üyesi, Cemal Çavdarlı ise Belçika Milletvekili, Meryem Kaçar da yakın zamana kadar ’Belçikalı Senatör’ sıfatını taşıyordular ve Belçikalı 3 Türk kökenli-her üçü de toplantıda gururla, ’Parlamento çatısı altında Türkçe-evet-Türkçe-bir konuşma’ yaptılar.


Son olarak Avrupalılara ’ecstasy’ önerisi, yok çıldırmadım, kelimenin mistik açılımını Brüksel’de öğrendim, müthiş; Türk Ermeni Ortodoks Patriği Sahak Maşalyan, din” bir referans ile Avrupa’da özlenen uzlaşmayı anlatıyor, ’Mistik felsefede, en yüksek ruh hali, aklın kendisinden çıkıp, başka bir ruhsal alana yükselmesidir. Mutluluğun doruk noktası ’öteki’ ile birleşmektir. Buna ’esctasy’ denir. Öteki, artık savaşılacak bir düşman değil, keşfedilmeyi bekleyen bir değerdir. Öteki tarafınızla birleşin. Ruhunuzu Allah’ın rehberliğinde yükseltin, ecstasy bu işte.’


Washington’dan kalkıp Brüksel’deki toplantıya gelip-hafta sonu tekrar dönen, ABD’nin etklili Güvenlik Uzmanı Zeyno Baran’la özel sohbetimizi-17 Aralık sonrasına -AKP-Washington ilişkilerine, erken seçim ihtimallerine dair önemli açıklamaları da Cuma yazımda aktaracağım.