19
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

Hadi Uluengin-Hürriyet

İnternet sultası (I)

Sanal aleme daldığınızda, her tarafınız ibadullah ‘internet gazetesi’. Aman efendim aman, bunların her biri her gün; her gün ne kelime, her saat başı, bir ‘atlatma haber’ (!) yumurtlayıveriyor ki, şaşırıp kalıyorsunuz.

Haa, ‘Peki, bari güvenilir mi’ diyorsanız, orasına ben karışmam. Ama şunu söyleyeyim, o ‘internet gazeteleri’nden bazıları, Yaser Arafat henüz vefat etmeden bir hafta önce, adamcağızı ‘flaş, flaş, flaş’ diye, tam dört kere öteki tarafa gönderiverdi.

KÖROĞLU hani ‘delikli demir çıktı, mertlik bozuldu’ der ya, doğrusu internet çıktı bizim gazetecilik mesleği de ayağa düştü.

Ezelden beri ekmek parasını kazandığın uğraş alanı helá paspasına dönüştü.

Çünkü, meğer ülkemizde ne kadar çok ‘haberci’, ‘yorumcu’, ‘istihbaratçı’, ‘makaleci’ (!) varmış da, ruhumuz duymuyormuş.

İşte ‘bilişim çağı’ sayesinde o ‘cevherler’ (!) aniden ‘keşfediliverdiler’.

Dolayısıyla, artık kimse sakın Türkiye’deki okuma-yazma oranı konusunda láf söylemeye kalkışmasın.

Zira ,‘satırından kan damlayan’ (!) ve ‘cümlesinden bal akan’ (!) ‘kalem erbábı’ bab’ında İskandinavya diyarı bile bizim yanımızda solda sıfır kalır.

Ama tabii, cebini oluk oluk mangır doldurmaktan başka bir şey düşünmeyen o kör olası medya patronları şimdiye dek bunların ‘değer’ini görmezden geldiler.

Neyse, işte artık her biri birer meşale gibi pırıldayıveriyor.

*

EVET evet, eski Bab-ı Áli’de resmi reklam almak için ‘naylon’ olarak yayınlananları da dahil, taa ilk Osmanlı ‘Moniteur Ottoman’dan bu yana ülkemizde neşredilmiş bütün cerideleri alt alta toplasanız, fareyi tıkladığınız an ‘sanal álem’de bulabileceklerinizin sayısına erişemez.

İbadullah ‘internet gazeteleri’nin bini bir paraya ekrana geliveriyor.

Aman efendim aman, bunların her biri her gün; her gün ne kelime, her saat başı, bizim meslek dilinde ‘scoop’ denilen bir ‘atlatma haber’ (!) yumurtlayıveriyor ki, şaşırıp kalıyorsunuz.

Mübareklerin ‘istihbarat ağı’ (!) ve ‘duyum antenleri’ (!) inanılmaz güçlü!

Dolayısıyla, ben doğrusu, biz profesyonellere işveren olan o ‘para babası’ (!) medya sahiplerine şaşıyorum.

Yahu patroncuğum, hálá neden onca masrafa katlanıp, çalıştığımız gazetelerde, radyolarda, televizyonlarda ‘haber merkezi’ diye koskoca servisleri tutuyorsun?

Benden duymuş gibi olma ama, bunların hepsini kapı önüne koyuverip, alt tarafı asgari ücretten iki-üç tane stajyer al ve onları bilgisayarın önüne oturt.

‘İnternet gazeteleri’nin zaten bedavadan akıttığı ‘bilgilendirme’ sayesinde rotatifi de döndürür, mikrofunu da çalıştırır, kamerayı da işletirsin.

Tabii, bu aklı verdiğim için de her halde yıl sonu primiyle beni ‘görürsün’?

*

HAA, ‘Peki, bari güvenilir mi’ diyorsanız, orasına ben karışmam.

Ancak bazı örnekler verebilirim ki, artık gerisine siz karar verin?

Meselá, o ‘internet gazeteleri’nden bazıları Yaser Arafat henüz vefat etmeden bir hafta önce, adamcağızı ‘flaş, flaş, flaş’ anonslarıyla tam dört kere çoktaan öteki tarafa gönderiverdi.

Aynı şey rahmetli Sakıp Sabancı için de tekrarlanmıştı.

Yok yok, sanmayın ki bunların sırf ‘hızır cenaze levazımatı’ şirketlerinde çalışan personelden sızma ‘gaipten haber alma’ antenleri var!

Bir de, bırakın ‘sıradan faniler’i, bütün ömrünü ‘haber merkezi’nde harcamış meslektaşlarımı bile ‘kıskançlık’tan (!) çatlatan en gizli kaynaklara ulaşabiliyorlar ki, doğrusu orada şapkayı çıkartmamak mümkün değil!

*

NİTEKİM, ‘süper ulusalcı’ ve ‘ultra Kemalist’ bir ‘internet gazetesi’ daha geçen gün yine ‘muazzam haber’ anonslarıyla, bir bölüm askeri komutanın ‘kapalı’ bir toplantı yaparak ‘gidişata dur denilmesi’ kararı aldıklarını ve bunun için de, eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e danıştıklarını ‘müjdeledi’ (!).

Eh, bundan daha ‘scoop’, daha ‘atlatmaca’ bir haber olabilir mi?

Bendeniz de, belki okuyucuların evinde ‘sanal ağ’ yoktur; varsa bile kimse adı sanı duyulmamış böyle bir siteye bakmaz diye, hemen ertesi günü bu haberi kaynak göstererek sütunuma aktarıverdim.

Ancak tabii şu farkla ki, öyle ‘müjde’ (!) falan vermedim.

Demokratik sisteme yönelik bir komplo hareketi olduğunu belirterek, eğer doğruysa, adli kovuşturma açılmasını istedim.

*

AMA, ayol o ne, ertesi günü o haber siteden tümüyle silinmiş. Arşivde de yok.

İyi mi, şimdi yalancı çıkacağım!

Fakat Allah’tan bendeniz ne de olsa çekirdekten yetişme gazeteciyim ve öyle ‘ulusalcı’ymış (!), mulusalcıymış vız gelir tırıs geçer. Kolay kolay faka basmam.

Dolayısıyla, hemen o an söz konusu ‘müjde’yi hem bilgisayarımın hafızasına kaydetmiş, hem de yazıcıda kağıda basmıştım ki, elimde kapı gibi duruyor.

Düzenbazları bir gün yakalarsam münasip yerlerine asacağım.

*

FARKINDAYIM farkındayım, şimdi bana diyeceksiniz ki ‘Yahu sen bunların hepsini nereden biliyorsun? Yoksa bütün ömrünü ekran başında internet sitesi taramakla mı geçiriyorsun?’

Haşa! Ne münasebet!

Deli miyim ki elálemin kafadan uydurduklarını okuyacağım diye ha bire fare tıklayayım.

Efendim, bunların hepsi ve de başkaları, yüzlercesi hátta binlercesi benim gazetedeki elektronik posta adresime hiç durmaksızın yağıyor.

Ve daha neler neler geliyor ki, müsaade buyurun gelecek pazara da bu zırzır ve hınzır deliliğe ilişkin ağlamaklı halimi sizlere anlatmaya devam edeyim.

Hürriyet-Pazar
Yayın Tarihi : 28 Kasım 2004 Pazar 12:52:02
Güncelleme :28 Kasım 2004 Pazar 12:54:33


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?