18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Hırsız, çeteci, namussuz, akılsız rektör! Emin Çölaşan / Hürriyet

CUMHURİYET tarihinde görülmemiş bir yöntemi, yargıyı da kullanıp uyguladılar. Van Üniversitesi Rektörü Yücel Aşkın ve Genel Sekreter Yardımcısı Enver Arpalı’yı ‘çete kurup soygun yaptıkları’ iddiasıyla tutukladılar.

Arpalı bu haksızlığa ve zulme dayanamadı, cezaevinde intihar etti.

Rektör Yücel Aşkın hastaneye, yoğun bakıma kaldırıldı. Odasının penceresine hiç utanıp sıkılmadan demir parmaklık yapıldı.

Van adliyesinin savcısı tutuklama istemişti. Mahkeme bu istemi kabul etti. Fakat gelin görün ki iddianame bir türlü hazırlanmıyordu. Onlar cezaevinde yatadursun, iddianameden ses seda yoktu.

Şeytanın azapta olması gerekirdi!

Ne zaman ki bu acı olaylar oldu ve kamuoyunda kıyamet koptu, savcılık iddianameyi acele hazırladı ve dava açıldı.

Yücel Aşkın Van’daki üniversiteyi gerici kadroların, tarikatların elinden kurtarmıştı. Bazı rektörlerle birlikte AKP iktidarının bir numaralı boy hedeflerinden biriydi ve ‘halledilmesi’ gerekiyordu. Mekanizma ‘başarıyla’ çalışmaya başladı.

* * *

Sevgili okuyucularım, şimdi size savcılık iddianamesinin giriş bölümünü veriyorum. Lütfen çok dikkatle okuyunuz!

‘İddianame. Sanıklar: Prof. Dr. Yücel Aşkın (Rektör)... Prof. Dr. Ayşe Yüksel (Rektör Yardımcısı.) Prof. Dr. Hasan Ceylan (Rektör Yardımcısı)... Prof. Dr. Fırat Cengiz (Ziraat Fakültesi Dekanı)...’

10 sanık var. Şimdi aynı iddianamenin başlangıcını okuyalım:

‘Suç 1: Suç işlemek için örgüt kurmak.

‘Suç 2: Örgüte üye olmamakla birlikte bu örgüt adına suç işlemek...’

En önemli ve ilk sırada yer alan ‘suçlar’ böyle!

Şimdi şu hukuk mantığına (!) bakınız!

Bu insanlar suç işlemek için örgüt kurmuşlar.

Fakat bu örgüte üye olmamışlar! Bununla birlikte örgüt adına suç işlemişler!

Valla helal olsun. Sen örgüt kuracaksın ama örgüte üye olmayacaksın!

Peki örgütün üyeleri kim? Üyesiz örgüt olur mu, üyeler nerede? Herhalde şeytan aldı götürdü!

Rektör Yücel Aşkın’ın kafası hiç çalışmıyormuş! Hırsızlık, hortum, çetecilik (!) yapmış ama örgüt kurmayı bile becerememiş. Akılsızmış bu Rektör, akılsız!

Van savcılığının ‘bilimsel’ iddianamesinden bu sonuç çıkıyor!

* * *

Şimdi size aynı iddianameden -özetle- bir bölüm daha iletmek istiyorum. Aynen şöyle:

‘Rektör Prof. Dr. Yücel Aşkın’ın Güzel Sanatlar Fakültesi çalışma odasında bulunan şifreli çelik kasa içerisinde:

İhbar, tehdit mektupları, Van Valiliği ve YÖK tarafından yapılan yazışmaların asılları, isimli isimsiz ihbar dilekçeleri, YÖK’e yazılmış yazılar, bazı sivil toplum kuruluşlarından gelen davetiyeler, öğrenci dilekçeleri, personelin askerlikle ilgili referans belgeleri, türbanlı personelle ilgili belgeler, muhtelif mahkeme kararları, PKK ve Hizbullah’la ilgileri tespit edilen personelle ilgili işlemler tablosu, Danıştay kararları, öğretim elemanları hakkında MİT’ten alınan bilgiler, Kürdistan İslami Devrim Hareketi dosyasında imzasız bilgi notu ve Van Emniyet Müdürlüğünün bu örgüt mensubu öğrencilerle ilgili tutuklama kararları...’

Gördünüz mü çelik kasadan ne gibi ‘suç unsurları’ çıktığını!

Ama dahası var. Yine savcılık iddianamesinden aynen alıyorum:

‘...Köşe yazarı Emin Çölaşan’ın yazılarını içeren alıntı kupürler... Kendisinden önceki rektöre gelmiş YÖK yazılarının asılları.’

Hukukçu değilim ama bu satırları okuyunca aklım durdu. Savcılık iddianamesinde ‘suçlar’ sıralanır ki, dava aşamasında belge olsun.

Peki bu belgelerin hangisi suç?

Tereciye tere satacak, Van savcılarına bu konuda ders verecek konumda değilim ama ne yazık ki böyle.

Bu tür belgeler ancak polis aramalarında tutanağa yazılır. Ne çıktıysa kayda girer. Savcılık iddianamesinde bunların ‘suç unsuru’ imiş gibi gösterilmesi hukuka, adalete sığmaz, yakışık almadığı gibi hem hukuk, hem de adalet kavramlarını küçük düşürür.

Kasadan Emin Çölaşan’ın yazıları çıkmış!

Vay be, demek ki suçmuş!

Cezaevinde bir kişi intihar etti. ‘Çetenin başı!’ bugün -aylar sonra- ilk duruşmaya çıkacak.

Adalet mülkün temeli imiş!

Öyledir de, eğer siyasi iktidarlar adalete karışmıyor, müdahale etmiyor, hakim ve savcılara ‘bizim istediğimiz kararı verirsen seni er geç Yargıtay’a üye seçtiririz’ demiyorsa!

* * *

(Emin Çölaşan’ın notu: Bazıları bugünkü duruşmaya AB gözlemcilerinin de gelmesini istiyordu. Burası sömürge değil. Biz kendi sorunumuzu yabancılara gerek kalmadan kendimiz çözeriz.)
Emin Çölaşan / Hürriyet
Yayın Tarihi : 14 Aralık 2005 Çarşamba 09:42:35


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?