28
Mayıs
2024
Salı
ANASAYFA

İnanç özgürlüğü/Mehmet Y.Yılmaz/Hürriyet

Sahte peygamber ve inanç özgürlüğü...

KÜTAHYA’daki "sahte peygamber" davasını ilgiyle izliyorum.

Bu ilgimin nedeni kendisini peygamber ilan eden kadın değil. Ben daha çok "müritlerin" durumu ile ilgiliyim.

Kasetlerdeki görüntülerden anlaşılıyor ki "kadın peygamber", kendisine 2 yıl önce Hazreti Muhammed tarafından "şefaat hakkı" verildiğini iddia ediyor. Sonra daha da ileri gidiyor ve Allah tarafından seçildiğini, Allah’tan kendisine bir bildiri geldiğini ileri sürüyor.

Sahte peygamber bu bildiriyi okurken, müritler yerlere kapanıp, karşısında secdeye varıyorlar.

Ve bütün bunlar 2006 yılının ocak ayında oluyor!

Anlamakta zorlandığım şey bunun bu devirde gerçekleşebilmiş olması.

O insanlar nasıl bir boşluk içindeler ki bütün bunlara inanabiliyorlar.

Bu nasıl bir çaresizlik ki tuhaf kılıklı bir kadının her söylediği sözde bir keramet olduğuna inanıp, ona bağlanıyorlar.

Kimi suçlamak gerekiyor: Kendisinin peygamber olduğunu iddia edeni mi, bu devirde buna inananı mı? Yoksa bu devirde böyle şeylere inanmaya uygun bir toplumsal iklim yaratılmış olmasını mı?

Öte yandan işin hukuksal boyutlarını hiç tartışmıyor olmamız da ilginç.

Mesela bu durum "inanç özgürlüğü" sınırları içine giriyor mu?

İnsanların inançlarına göre yaşaması gerektiğini söyleyenler, neden bazı insanların saçma da olsa inançları yüzünden yargılanmasına itiraz etmiyorlar?

Biz "saçma ve şarlatanca" buluyor olabiliriz ama hani herkesin inancı kendisineydi?

Sahte peygamber, "Tekke ve Zaviyeler Kanunu"na muhalefet suçuyla yargılanıyor.

Bir düşünelim bakalım, Türkiye’deki tek "tekke" bu kadına mı ait?
Mehmet Y. Yılmaz/Hürriyet
Yayın Tarihi : 25 Aralık 2006 Pazartesi 11:32:36


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?