1
Mayıs
2025
Perşembe
ANASAYFA

İran'a komşu nasihati / Sami Kohen-Milliyet

İran krizinin tırmanmasından en çok rahatsız olan ülkelerden biri de Türkiye. Üst düzey bir Dışişleri yetkilisinin dün bize söylediği gibi, "bu sorun, ne tarafa dönsek başımızı ağrıtacak gibi görünüyor"...
Ankara'nın endişesi iki nedene dayanıyor:
Birincisi, İran'ın uluslararası camianın uyarılarına ve baskılarına rağmen, nükleer programını uygulamaya koymasının yarattığı tepkiler ve bunun dünya çapında yol açabileceği ciddi siyasal ve ekonomik sonuçlardır. İran'ın geçen cuma günü Natanz'daki nükleer tesiste mührü sökerek Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'na meydan okuması, bunun üzerine meselenin BM Güvenlik Konseyi'ne götürülüp bir şekilde Tahran'ın cezalandırılması yönünde girişimlerin başlaması gerginliği artırıyor ve bu durum Türkiye'yi de tedirgin ediyor.
***
İkinci neden ise, İran'ın başlattığı nükleer araştırmaların askeri amaçlar güdebileceği konusundaki kuşkularla ilgili. Pek çok yabancı uzman gibi, Türk yetkililer de, İran'ın bu çalışmalarla nükleer silah üretme yeteneğine sahip olabileceğini düşünüyor. "Bu konuda endişelerimiz var" diyen bir Türk diplomatı, bu kaygının esas nedenini de şöyle ifade ediyor: "İran'dan bize karşı bir saldırı tehdidi öngörmüyoruz. Ancak İran'ın atom bombasına sahip olmasının bölgede askeri alanda yaratacağı tehlikeleri düşünüyoruz... Böyle bir durum özellikle Mısır, Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerinde korku yaratacaktır. Bu ülkelerden bazısı da aynı yola girmek isteyecektir... Nükleer silah sahibi bir İran'ın, kendi nüfuzunu yayma, ideolojisini ihraç etme konusundaki hevesi güçlenecektir. Bu da bölgede huzursuzlukları daha da artırmaya yeter"...
***
İran krizinin tırmanması, Ankara'yı birkaç bakımdan zor duruma düşürüyor.

İran yönetiminin ne pahasına olursa olsun, nükleer politikasını hayata geçirme kararı, ABD başta olmak üzere, Batılıları buna karşılık vermeye itiyor. ABD, İngiltere ve Fransa (Almanya'nın da desteği ile) sorunu BM'ye götürmek niyetinde. Şimdi Batılılar Güvenlik Konseyi'nin diğer iki daimi üyesini de -Rusya ve Çin'i- bu konuda ikna etme çabasında.
Meselenin Güvenlik Konseyi'ne götürülmesi halinde, ne olacak? Eğer amaç İran'ı nükleer program konusunda uluslararası camia ile tekrar işbirliği yapma çağrısında bulunmaksa, böyle bir karar rahatlıkla çıkabilir. Ama bunun "kıymeti harbiyesi" ne olur? İran buna kulak asar mı?

Eğer İran'a karşı ekonomik yaptırım uygulamayı öngören bir karar almak istenirse, buna Rusya'nın ve hele Çin'in onay vermesi olasılığı çok zayıf... Kaldı ki, bir an için böyle bir kararın çıktığını farz etsek bile, bunun uygulanması, yeni bir petrol krizi yaratacaktır. (Bu takdirde petrol fiyatlarının 100 dolara ulaşacağı tahmin ediliyor)... Böyle bir ambargo, İran'la ticareti 4 milyar doları bulan, petrol ihtiyaçlarının bir kısmını İran'dan sağlayan Türkiye'yi de çok zora sokacaktır...
Bu aşamada İran'daki nükleer tesislere karşı askeri bir operasyon söz konusu değil. Ama ABD'de ve İsrail'de bundan bu olasılıktan söz edenler var. Uzak bir ihtimal de olsa, İran'a karşı askeri bir harekâtın bölgede yaratabileceği sonuçlar Ankara'yı da kaygılandırıyor.
Konu ile ilgili Türk yetkililer, İran'a "Bırakın istediklerini yapsınlar" demeyeceği, hatta denmemesi gerektiği görüşündeler. Ancak Ankara bu krizin durdurulması için diplomasiye dönülmesini şart görüyor ve bu konuda esas sorumluluğun İran yönetimine düştüğünü düşünüyor. Nitekim Dışişleri Bakanı Gül, İranlı meslektaşına daha birkaç gün önceki telefon konuşmasında, İran'ın diyalog için ipleri koparmamasını ve uzlaşmaya çalışmasını tavsiye etmiştir.
İran bu "komşu nasihati"ni ne kadar dinler? Göreceğiz...

Yayın Tarihi : 19 Ocak 2006 Perşembe 09:27:56
Güncelleme :19 Ocak 2006 Perşembe 12:59:45


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?