BEN aslında milliyetçiyim.
Yüreğimde ülkemin sevgisi var.
Bayrağımızı her gördüğümde bir koşu sarılıp öpesim gelir... Askerler marşlar söyleyerek yürüdüğünde gözlerim yanar.
Ama...
Milliyetçiler milliyetçilik adına bu güzel ülkeyi babalarının çiftliğine çevirdiler. Siyasi partiler kurup iktidarın nimetlerini üleşirken, çeteler kurup bizi soydular.
Milliyetçilik çıkar gruplarına dönüştü.
Kaba kuvvetleri ve hoşgörüsüzlükleri ile kendilerini kanun saydılar.
Ellerinde silah ve kan vardı.
Onlarla aynı kefede olmamak için milliyetçilikten söz edemez oldum.
Milliyetçiliğimizi elimizden aldılar.
*
Ben aslında Müslümanım.
Yüreğimde Allah sevgisi var.
Bir sabahın alacakaranlığında, ya da akşamın hüzünlü griliğinde ezan sesi duyduğumda içimde kıyametler kopar.
Sığınışım, yakarışım, dualarım vardır.
Ama...
Dinciler din adına uygarlığa ve çağdaşlığa karşı çıkıp ülkemizi her fırsatta karanlığa boğdular.
Dindarlık çıkar gruplarına dönüştü.
Şirketler kurup safları, tarikatlar kurup aptalları, siyasi partiler kurup toplumu kandırdılar.
Onlarla aynı kefede olmamak için dinimden söz edemez oldum.
Dinimizi elimizden aldılar.
*
Ben aslında insanım...
Kimliğimde sevgi ve barış var.
İnsan olmanın gururunu da, sorumluluğunu da unutmam.
Her insan gibi özlemlerim, tepkim, eleştirim, arayışım olmalı.
Ama...
İnsanlar bu ülkedeki insani değerleri silip, yerine ikiyüzlülüğü, yalakalığı, çıkarcılığı, avantacılığı koydular.
Hukuk dahi buralarda suçsuzdan-haklıdan yana değil.
Bu akşam televizyon haberlerine bir bakın; hukuksuzluk içinde yok olan, güçlünün ezdiği, mazlumun tükendiği bir toplum göreceksiniz.
Böyle mi olur insan?
İnsanlıktan söz edemez olduk.
İnsanlığımızı elimizden aldılar.
Bekir Coşkun-Hürriyet
Yayın Tarihi :
14 Nisan 2005 Perşembe 12:15:17