23
Mayıs
2024
Perşembe
ANASAYFA

Küresel sivil toplum - Türker Alkan / Radikal

Her şey hızla küreselleşiyor. En başta sermaye.
İletişim. Üretim ve tüketim tarzları, alışkanlıkları. En kötüsü de şiddet küreselleşiyor.
ABD, 11 Eylül trajedisini yaşadı, bedelini Iraklılar ödedi. Nedendir, bilinmez. Irak’ın 11 Eylül’le ve kitle imha silahlarıyla bir ilişkisi kurulamadı ama olsun. ABD öyle ferman etti ve Irak’ın kellesi uçuruldu.
Geçenlerde İstanbul’da toplanan ’Irak Dünya Mahkemesi’ bunu protesto etti, ABD’nin ve diğer güçlerin bir an önce Irak’tan çekilmesini, sorumluların cezalandırılmasını ve halka tazminat ödenmesini istedi.
Ne Başkan Bush’un ne de Blair’in ’Aman çok korktuk, hemen Irak’tan çıkacağız’ demeyeceği ortada. O halde dünyanın farklı bölgelerinden gelen aydınlar neyin peşindeler dersiniz?
Birincisi, ’Sermaye küreselleştikçe, askeri güç kullanma eğilimi ve potansiyeli de ona koşut olarak küreselleşme eğiliminde’ diye düşünüyorlar. Devletlerin iç politikalarında demokratik olması, dış politikalarında da demokratik ve insan haklarına saygılı olmalarını gerektirmiyor. Uluslararası platformda güç kullanımının kısıtlanması için, barışçı ve demokrasiye inanan güçlerin de ulusal sınırların ötesine geçip varlığını göstermeleri şart.
Bu güçler başlangıçta sınırlı ve yetersiz olabilir. Fakat, sadece sermayeye ve askeri güce dayanan tek taraflı bir küreselleşme eğiliminin bütün dünya için taşıdığı tehlikeler o kadar ciddi ve büyüktür ki, bunu dengeleyecek barışçı ve demokratik alternatiflerin uzun dönemde insanlara cazip gelmesi mümkündür. Savaş, kendi antitezi olan barışçı eğilimi körükleyecektir.
Ve küreselleşmenin teknolojik boyutu olan iletişim devrimi, ’küresel sivil toplum’ diyebileceğimiz eğilimin oluşmasına ve yayılmasına katkıda bulunabilir. İnternet, uydudan televizyon yayınları, cep telefonları.. yepyeni bir çağa girdiğimizin habercisidir. Bu yeni dönem, sermayeye ve militarizme olduğu kadar, demokrasi ve barış isteyenlere de hizmet edecek potansiyelleri taşımaktadır.
Bu potansiyelin bugünden yarına gerçekleşmesi mümkün değil. Fakat, uzun dönemde başarı kazanması mümkün gözüküyor. En azından önümüzde duran seçenek bu.
Küreselleşmenin fazla yaygınlaşıp derinleşmediği geçmiş dönemlerde ’küresel sivil toplumdan’ söz etmek pek saçma gözükebilirdi. Fakat baskının ve şiddetin küresel bir boyut kazandığı günümüz dünyasında, dengeleri sağlamanın tek yolu, sivil toplumun küreselleşmesi talebinden geçmektedir.
O bakımdan İstanbul’da toplanan ’Irak Dünya Mahkemesi’ türünden girişimlerin çok ciddiye alınması gerektiğini düşünüyorum. Doğru, bu tür toplantılara katılan aydınların, bilim adamlarının, yazar ve düşünürlerin topu, tüfeği, uçağı, atom bombası yok. Ama dilleri ve kalemleri var. Uzun dönemde, kalemin tüfeği yenmesi çok muhtemeldir.
Unutmayın. ABD, Wietnam savaşını salt askeri nedenlerden yitirmedi. ’Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi’ni kuran Bertrand Russel gibi hayatında tek kurşun atmamış zayıf nahif ihtiyarların da bu işte payı vardı. ’Irak Dünya Mahkemesi’ne önayak olan Hintli yazar Arundhati Roy da öyle çelimsiz bir kadın. Barışçı mücadelenin mucidi olan, İngilizleri perişan eden Gandhi de üfürsen uçacak bir adamdı.
Silahların da bir sınırı var işte.

Türker Alkan - Radikal
Yayın Tarihi : 29 Haziran 2005 Çarşamba 10:10:21


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?