28
Mayıs
2024
Salı
ANASAYFA

Kürt devleti!... Hasan Cemal / Milliyet

Kürt devleti!


Yıl 1975, yer Çankaya Köşkü. Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fuat Bayramoğlu'nu, Hukuk Başdanışmanı Fahri Çoker'i ve Basın Sözcüsü Ali Baransel'i yanına çağırır. 

Toplantı Güneydoğu'yla ilgilidir. 

Bölgede sıkıyönetim vardır. 

Korutürk, ileride bir Kürt devletinin Ortadoğu'da kurulabileceğinden söz eder. Irak'ın kuzeyinde, Kerkük'ü de içine alan coğrafyanın akla geldiğini belirtir. Bu topraklarda kurulacak bir Kürt devletinin başta Amerika olmak üzere İngiltere ve Fransa'nın da desteğini göreceğini söyler. 

Bu senaryonun gerçekleşmesinin Türkiye için büyük bir tehlike doğuracağını, bu çerçevede Türkiye'den de toprak istenebileceğini anlatır. 

Ve sözü siyasetçilere getirir: 

"Siyasi partilerin, oy avcılığı uğruna bu hayati tehlikeyi bir türlü görmek istememelerine doğrusu akıl erdiremiyorum." 

Korutürk, bu arada CHP lideri Ecevit'i eleştirir ve "Belki önümüzdeki yıllarda Güneydoğu'da yaşayan Kürt vatandaşlarımızı kandıracaklar, ayaklandıracaklar, ellerine silah verip çatışmalara itecekler" diyerek noktayı koyar... (*) 

1975'ten 2006'ya. 

Aradan geçen 31 yıl. 

Ve devleti âlinin değişmeyen kaygısı: 

Kürt devleti! 

Ve bir başka değişmeyen: 

Dış mihraklar! 

Son çeyrek yüzyılın gelişmeleri, bir yerde, Cumhurbaşkanı Korutürk'ün öngördüğü gibi gerçekleşti. Kuzey Irak'ta bir Kürt devletinin oluşumu 1990'ların başından beri yaşanıyor. Güneydoğu'da da 1980'lerden bu yana sönmeyen bir yangın var. 

Peki neden öyle? 

Sadece dış mihrakların mı? 

Siyasetçilerin oy avcılığı olmasa, dış mihraklar parmaklarını sokmasalar, hiçbir şey olmayacak mıydı? Dış mihraklar varsa, Türkiye'nin oyun plânı neydi? 

Bu soruların gerçek yanıtları uzun yıllar Ankara'nın ilgi alanı dışında kaldı. Soruna fazlasıyla tek boyutlu yaklaşıldı. Çözümün sopa politikası ile mümkün olduğu yanılgısı ağır bastı. 

Yıllar böyle geçti. 

Ankara düşünmedi, düşünemedi. 

Yıllar yılı Kürt yok dedi Ankara. Sonra Kürt var ama Kürt sorunu yok dedi. Sorunun adını bile koyamadı. Bir elde silah, bu sorunun çözüleceği yanılgısına kendini kaptırdı. 

Ama artık öyle değil. 

Olayların mantığı ve yaşanan acılar, soruna farklı pencerelerden bakılmasını da sağlamış durumda. Genç kuşaklar artık sorunu tarif edebiliyorlar, çok boyutlu olarak tartışabiliyorlar.
Bunlardan biri, Mustafa Akyol. 

Daha 34 yaşında. Bir siyaset bilimci olarak ilk kitabında şu satırlar var: 

"Bugün gelinen noktada artık Kürt sorununu, uzun süre söylendiği gibi 'dış mihraklar'ın kumpaslarına indirgemek pek mümkün değildir. Bu sorunu kışkırtan 'dış mihraklar' elbette vardır; ama onlar sorunun kaynağı değildir. Sorun, şu ya da bu 'dış mihrak' olduğu için değil, Kürtler var olduğu için vardır." 

Kürtleri, Kürt kimliğini yadsıyarak bugün artık bir yerlere gidilemeyeceğini, sorunun demokrasi ve hukuk devleti çatısı altında ve de üniter devlet çerçevesinde çözülebileceğini, bu açıdan Avrupa Birliği'nin önemini anlatan, genç bir aydının soruna olgun katkısı niteliğinde bir kitap yazmış Mustafa Akyol... 

Güneydoğu'nun kızıştığı, yıllar öncesinin 'sıcak takip'inin yeniden gündeme getirildiği bir dönemde Kürt sorununu tarihsel bir bakış açısı ve değişik boyutlarıyla anlamak isteyenlere tavsiye edilir. (**)
_______________________________
* Sevgili Ali Baransel'in keyifle okunan Bıçak Sırtında, Çankaya Köşkü Yılları isimli kitabından, Remzi Kitabevi, s. 72-73. 

** Mustafa Akyol, Kürt Sorununu Yeniden Düşünmek, Doğan Kitap.
.
Yayın Tarihi : 28 Nisan 2006 Cuma 11:21:37
Güncelleme :29 Nisan 2006 Cumartesi 11:35:55


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?