PEYGAMBERİMİZE hakaret eden karikatürler "ifade özgürlüğü"ne girer mi? 1994 yılında Avusturya'da, Hıristiyanlığın "üç kutsal"ı, yani Tanrı, İsa ve Meryem'i sapık ilişkiler içinde gösteren bir film yapılıyor! Avusturya hükümeti filmi yasaklıyor, filmin yapımcıları AİHM'ye gidiyor...
AİHM, ifade özgürlüğünün "aynı zamanda inananların duygularına saygıyı da gerektirdiğini" belirterek davayı reddediyor, filmin yasaklanmasını haklı buluyor. (1)
İngiltere'de 1996 yılında Rahibe Azize Terasa ile Hz. İsa'yı uygunsuz şekilde gösteren bir video filmini hükümet yasaklıyor, AİHM yine bu yasağı haklı buluyor. (2)
Türkiye'de 1993 yılında bir yayınevi Hz. Muhammed'e hakaret eden bir kitap yayımlıyor. Yazar hakkında eski TCK 175. maddeye göre, "Allah'a veya dinlerden veya bu dinlerin peygamberlerinden veya kutsal kitaplarından veya mezheplerinden birine hakaret" sebebiyle dava açılıyor, iki yıl hapis cezası veriliyor, paraya çevriliyor, Yargıtay onaylıyor. Yayınevi AİHM'ye gidiyor, AİHM de onaylıyor!
AİMH ne diyor?
AİHM, kararında "ifade özgürlüğünün bazı görev ve sorumlulukları da beraberinde getirdiğini" belirterek, şu kararı veriyor:
"Din ve inanç özgürlüğü söz konusu olduğunda başkalarına zarar verecek nitelikteki söylemlerden ve saygısızlık oluşturacak davranışlardan kaçınılması gerekmektedir... İlke olarak, büyük hayranlık ve sevgi duyulan dini değerleri hedef alan aşağılayıcı eleştirilerin yaptırıma tabi tutulması gerekmektedir."
Hatta bu yasak "sosyal bir ihtiyaç"tır. (3)
Özetle, çağdaş hukuka göre, dince kutsal değerler aşağılanamaz! Birçok Batılı gazete de bu karikatürleri yayımlamama kararı aldı zaten.
Danimarka hükümeti ise "hakaret"i fikir özgürlüğü içinde saymakla bu çağdaş hukuk kuralını görmezlikten geliyor. Danimarka hükümeti Müslümanlardan özür dileyerek gerilimi düşürmelidir.
"Anti-Semitizm" gibi "İslam fobisi" de fikir özgürlüğü içinde görülemez. Aksini düşünmek yangına benzin dökmek olur!
Sağduyu ve itidal
Hz. Peygamber'e hakaret eden karikatürlerin büyük bir tepki doğuracağını öngörmek için kâhin olmaya gerek yoktu. Aynı gazete Hz. İsa'yı küçük düşüren bir karikatürü yayımlamayı reddetmişti. Demek ki yayının sebebi "İslam fobisi"dir.
Küreselleşme insanlarda bir tür deprem duygusu yaratıyor; insanlar köklerine, kimliklerine daha bir sarılıyor, hassasiyetler, tarihten gelen duygular da kabarıyor.
Batı'daki Haçlı bilinçaltı ve "İslam fobisi", Müslüman dünyasında karşıt duyguları tahrik ediyor. Buna Müslüman toplumlardaki sömürge geçmişinin ve mevcut mağduriyetlerin yarattığı derin tepki duygularını da eklemek lazım.
Sömürge kompleksi olmayan ve ciddi bir demokrasi tecrübesine sahip bulunan Türkiye'de protestolar çok şükür olgunluk sınırlarını aşmadı. Ama bireysel eylem olarak, bir 'delikanlı' Trabzon'da Rahip Santoro'yu katletti. İnşallah bu cinayet bir bulaşıcı hastalık işareti değildir.
"Soğuk Harp" devletler arasındaydı, kontrollüydü. "Medeniyetler çatışması" ise kontrolü zor duygular arasındadır!!!
Tek yol sağduyu ve itidaldir; sokak kalabalıklarına da Danimarka hükümetine de lazım...
1) Otto-Preminger v. Austria, 295-A (20.9.9)
2) Wingrove v. the UK-Rep. 1996-V, fas. 23 (25.11.96)
3) I.A. v. Turkey, 42527/98 (13.9.05)
.
Yayın Tarihi :
7 Şubat 2006 Salı 15:51:19